SON TV

PKK’nın çekilme süreci ve hukuki zemin

Bu hafta Hukuki Gündem’de hükümet ve muhalefet tarafından farklı metotlarda uygulanması gerektiğine yönelik “çekilme sürecine” ilişkin görüşlerinin değerlendirilmesi ve bunun başta Anayasa ve yönetim yönünden hukuki zeminine değinilecek. Muhalefet kanadı ağırlıklı olarak bu sürece ilişkin yasal zeminin Meclis çatısı altında oluşturulması ve değerlendirilmesi gerektiğini savunur iken, Başbakan liderliğindeki Bakanlar Kurulu kanadının ise bu sürecin Hükümet tarafından idame ettirilmesi gerektiği yönündeki bakış açısı ve nedenleri araştırılacaktır.

BAŞBAKAN BAŞKANLIĞINDA BAKANLAR KURULU VE HÜKÜMET KANADI;

Bildiğiniz üzere Syn. Başbakan Recep T. ERDOĞAN, bu sürecin meclis çatısı altında yürütülmesi ve değerlendirilmesinin mümkün olmadığını ve Hükümet tarafından yürütüleceğini defalarca belirtmişti. Bu sürecin Hükümet tarafından yürütülmesi ve başarıya ulaşması halinde ortaya çıkması muhtemel bazı siyasi ve devamında hukuki sonuçları da olacaktır kanaatindeyim.

Bu hususların başlıkları ve neden sonuç ilişkileri;

Başbakanımız ve Bakanlar Kurulu söz birliği ile PKK’nın silahlı kanadının ülke dışına çekilmesi halinde güvenliklerine ilişkin itibari söz vererek, bu durumda güvenlik zafiyetinin oluşmayacağı ve müdahalenin olmayacağını belirtmişlerdir. Burada açık bir başlık kalmış olsa da, çekilmenin gerekliliği ve izin açıktır. Ancak sürecin devamındaki silahlı-silahsız çekilme konusunda belirsizlik devam etmektedir. Lakin bu hususun yasal bir zemin ile bağlantılı olmadığı, ve düzenlemeye ihtiyaç olmadığı tespiti de Hükümet kanadı tarafından sabit bir tutum olmuştur.

PKK’nın ülke dışına çekilme süreci, devamında silahlı eylemlerin son bulması ve terör’ün bitirilmesine yönelik bir sonuç olarak tarif edilebilir. Burada Hükümet, süreci kendi eli ile neticelendirme çabasında dır ki, başarılı bir sonuç halinde bunu paylaşmak istememesi anlamında gelebilir.

Lakin bu sonuç tek başına bir başarı veyahut sonuç değildir. Temelinde Anayasal nedenler de vardır. Bilindiği üzerine Hükümet uzunca bir süredir “Başkanlık Sisteminin” Türkiye üzerindeki olumlu etkilerine değinmektedir. Ülke yönetiminde başarılı sonuçların da Başkanlık Sistemi ile daha etkin hale getirilebileceğini savunmaktadır. İşte Hükümet için bu sürecin kendi başına yürütülerek neticeye ulaşması bu anlamda bir sınav ve tanıtım şansı oluşturmaktadır. Hükümet bu süreci kendi ile nihayete erdirebilmesi halinde ilk sınavı atlatmış olacaktır. Bu durumda da hükümet eli ile yönetimin tanıtımını yapmış olacaktır ki, buda ciddi anlamda bir kitleye olumlu imaj sağlaması anlamına gelecektir.

Kaldı ki birde bu konunun Meclis çatısı altına alınmasına gerek duyulmaması nedenleri ve hukuki temeli vardır. Bilindiği üzere Meclis, Anayasamızda “Yasama Organı” olarak tanımlanmıştır. Yani vazifesi yasa çıkarmak, yasal düzenleme yapmak ve bu konularda görüş bildirmek ve araştırmalar yapmaktır. Yani muhalefet ve sair parti guruplarının görüş bildirmesi konusu sadece Meclisin vazifesini icra ederken ortaya çıkan bir halidir. Vazifesi uzlaşı alanı sayılmayacaktır. Bu hususta da Hükümet, kurulacak bir Komisyon ile Muhalefet Partilerinin de sürece müdahil olmasını sağlama gayretine girmiştir. Bu suretle hedeflenen amaçlar ve ilkeleri zarar görmeyecek, planlarına riayet edebileceklerdir.

Komisyonun oluşması ile “çekilme süreci” Yasama zemininden çıkarılarak yasal düzenleme taleplerinden ve kanun tekliflerine muhatap olunmayacak, Muhalefet Partilerinin görüşü alınabilecek ve katkıları sağlanabilecektir.

Bu konuda başarılı olunması halinde Hükümet kanadı için 2 sonuç oluşacaktır; bu hususların ilki, başarı ve tebrikler Adalet ve Kalkınma Partisinin olacaktır. Tabi sürecin içerisinde bulunamayan Meclis bu konuda istediği başarı payından yararlanamayacak haliyle Muhalefet Partileri pastadan hedefledikleri paya uzak kalacaktır. İkinci sonuç ise dediğim gibi “Başkanlık Sistemi” mantığı ile tek elden yürütülmüş icraat olarak bu sistem denenmiş ve başarılı olmuş olacaktır.

MECLİS VE MUHALEFET PARTİLERİ KANADI;

Bu başlığı partisel bakış açıları doğrultusunda değerlendirmek gereklidir,

Cumhuriyet Halk Partisi, bu konudaki görüşünü belirtmiş ve Meclis çatısı altında değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Konunun hükümeti tek başına ilgili kılmadığını, egemenlik hakkı altında değerlendirilmesi ve Meclis de ele alınmasını talep etmiştir. Haliyle Komisyon fikrine karşı olmaktadırlar ki belirttikleri üzere Komisyona üye göndermeyeceklerdir.

Milliyetçi Hareket Partisi, PKK ile görüşmeleri dahi kabul etmemiştir, konunun özellikle Ceza ve Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde açık olduğunu ve yasa altında suçlu olan kişilerin, göz yumma ve örtülü af gibi anlamlara gelebilecek bir muameleye muhatap tutulmaması gerektiğini düşünerek bir uzlaşı yolu olamayacağını dile getirmiştir.

Barış ve Demokrasi Partisi ise yasal düzenleme ve Meclis tarafından konunun değerlendirilmesi gerekliliğini en çok savunan taraftır. Haliyle yasa ve siyasi birkaç sonuca bağlı bu başlıklara değinilecektir.

BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİSİ KANADI;

PKK’nın Meclis çatısı altında irdelenmesi ve yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunun katı bir şekilde savunulmasının en temel nedenlerini anlamak için, bu hususun BDP bakış açısı ve yasal nedenlerini irdelemek gerekmektedir. Bu konunun başlıklar altında nedenleri ve hukuki sürecin getirilmesi istenilen hedeflerine değinmek doğru olacaktır;

Yasal Düzenleme Niçin İsteniliyor?

Birkaç nedenle sıralamak mümkün olacak. Bunlardan ilki, PKK-KCK’nın Meclis altında değerlendirilmeye alınması ve yasal mevzuata oturtturulması, PKK’nın terör örgütü yapısının formalize edilmesi amacıdır. Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde, eylemleri, terör çerçevesinde olan örgütün, Meclis tarafından değerlendirilmesi, terör vasfının değiştirilmesi ve siyasi bir benlik kazanması anlamına gelebilecektir. Bu sürecin PKK’nın tanınması ve taraf olarak masanın diğer tarafında olması amacının da yasal bir zemine oturtturulması konusudur. Özellikle Kandil tarafının da sürecin bu şekilde devam etmesi gerektiğini vurgulayarak, şart görmesi aslında güvenli çekilme konusu ile alakalı olmadığını düşünmekteyim. Yasal zeminde değinilmesi gereken konuların daha önceki yazılarımda da belirtildiği gibi sadece ilgili kanunlarda düzenleme yapılarak giderilebileceği ancak güvenli çekilme konusunda bir düzenlemenin olamayacağı, olursa PKK’nın konum değişikliğine neden olabileceğine değinmiştim. Yani siyasi hedeflerin hukuki formalize temelli olduğu, amacın sadece BDP kanadı yönünden güvenli çekilme olmadığına dikkat etmek gerekir. Taraflar bu süreci olabildiğince elini güçlendirerek neticelendirmek istiyor.

Lakin tarafların çekilme sürecine gösterdiği hassasiyet ve hukuki zemin arayışlarının da aslında bu sürecin sonuca varma gücünün de ne kadar kuvvetli olduğunu göstermeye yetiyor. Sonuç yakın lakin, zemini ve hukuki temeli tartışmalı, sonuca varılacak yollar içerisinde siyasi hesaplar, başta Anayasa, ve Ceza Kanunları ile ortaya çıkacak sonuçları merak uyandırıyor. Bekleyip görmek gerekecek. Saygılar…