SON TV

Suriyeli sığınmacılara bu öfke neden!

Suriyeli sığınmacıların sayılarının 1 milyonu aşmasıyla birlikte özellikle Anadolu’da başgösteren negatif eylemler çok üzücü boyutlara doğru gidiyor.

Kahramanmaraş, Adana, İskenderun ve Gaziantep’te Suriyelilerin işyerleri, evleri ve araçlarına yapılan saldırılar Şanlıurfa ile İstanbul’a da sıçradı.

Suriyeli sığınmacılara yapılan saldırılar çok basit nedenlerin bahane edilmesiyle, toplumsal siyasi bir mecraya doğru, tehlikeli bir kıvılcıma dönüştürülme çabasına işaret ediyor.

Bugün Lübnan, Ürdün, Irak, Mısır ve Körfez ülkelerinde yüzbinlerce hatta milyonlarca Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır.

Buralarda neden, “Suriyelileri şehrimizde istemiyoruz, defolun” denilerek, ev, işyeri ve araçlarına saldırılmıyor.

İstanbul gibi kozmopolit bir kentte, Suriyeli 2 kişinin bir Türk çocuğunu dövdüğü iddiasıyla İkitelli’de toplanan mahalle sakinlerinin, Suriyelilere ait ev ve iş yerlerine saldırıp, Suriye plakalı araçları ters çevirecek kadar öfkelenmesinin altında çok tehlikeli ve derin bir yönlendirme var.

Suriyelilerin ev ve işyerlerine yapılan saldırı, Almanya’da evleri kundaklanan Türkleri akıllara getiriyor.

Nazi ve Irkçı grupların gece gizlice ev ve işyeri kundaklaması oluyordu fakat asla Almanlar gece ya da gündüz ellerinde soplarla Türklerin evleri, işyerleri ve araçlarına saldırıp, “Türkleri Münih’te, Hamburg’da, Berlin’de istemiyoruz” demediler.

Suriyelilere karşı her geçen gün yayılan bu öfkenin makul bir sebebi olmalı, temelinde yatan daha organize daha derin siyasi bir yönlendirme var sanki.

Suriyeli misafirlerin sayılarının her geçen gün artması sonucunda muhakkak ki Anadolu şehirlerinde sosyal, siyasal ve ekonomik problemlerin varlığını inkar etmeden çok acil, ciddi tedbirlerin alınması kaçınılmaz bir hal olmuştur.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nda gerçekleşen toplantıda Suriyeli sığınmacılar için acil eylem planı açıklandı.

Türkiye’ye gelen Suriyelilere yönelik çalışma kapsamında, dilencilik yapanların kamplara yerleştirilmesi ve iş yaşamında eşit koşulların sağlanması gibi en çok eleştirilen konular masaya yatırıldı.

Suriyeli sığınmacıların barınma, işsizlik, sağlık, çocukların eğitim sorunu gibi ciddi sorunları var fakat bu sorunları devletin çözebilecek kurumları ve STK’larımız var.

Türkiye’nin son 10 yılda sivil toplum, vakıf ve dernek çalışmaları açısından bir hayli zenginleşen bir potansiyele sahip olduğunu unutmayalım.

Resmi kurumlar açısından Kızılay ve Belediyelerin çok güçlü kaynakları olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Özellikle Belediyelerimizin son yıllarda kontrolsüz ve popüler bir sosyal kültürel yaşam koçluğuna doğru evrilen bir yapıya büründüklerini görmemezlikten gelmeyelim.

Belediyeler, sahip olduğu kaynakları, yaşam koçluğu tarzı çok faydalı olmayan projelerden ziyade biraz daha sosyal insani ihtiyaç projelerine yöneltmelidir.

Son olarak Türkiye’ye sığınan Iraklı, Suriyeli, Yezidi, Süryani, Arabi, Kürdü, Nusayri ve Türkmen de Allah’ın misafiridir.