SON TV

Ağlamak rahatlatır!

Peygamberimiz oğlu İbrahim’in ve bir torununun ölümünde ağlamış, “Şefkatimde ağlıyorum. Allah ancak merhametli olana merhamet eder” buyurmuştur.

* * *
Birkaç yıl önce Minnesota eyaletinden Dr.William Frey, insan gözyaşlarının gerginliğe yol açan bazı kimyevi maddeleri uzaklaştırarak sıkıntı duygusunun hafiflemesini sağladığını gösterdi. Daha sonra da Rusya’daki Sağlık Bilimleri Akademisi’nden bir araştırma grubu, ağlamanın bedeni hastalıkları da iyileştirebileceğini belirledi.

Frey, ağlamamak için kendisini tutanların, stresle ilgili hastalıklara yakalanmaya daha elverişli olduklarını söylüyor. Mide ülseri, dolaşım sistemi hastalıkları ve stresle doğrudan veya dolaylı ilgili psikosomatik hastalıklara, ağlamayanlarda daha fazla rastlanıyor.

Ağlamak niçin?

Gözyaşı salgılanmasının çok arttığı fizyolojik bir olgu olan ağlama, hoşa giden ve gitmeyen durumlarda veya şiddetli bir bedensel ağrıdan sonra ortaya çıkabilir. Üzüntülü durumlarda veya şiddetli gerginliklerden sonra ağlama bir “emniyet supabı” fonksiyonu görür.

Güçlü duyguların boşalmasına imkân verir; genellikle daha önce kaybedilmiş olan huzuru ve ruhi dengeyi yeniden sağlar. Sigmund Freud’a göre dış engellemelere bağlı olarak ağlamama ya da ağlamaktan vazgeçme astım nöbetlerinin temel sebebidir.

Gözyaşı vücudu temizler

Gözyaşı damlası analiz edildiğinde, heyecanların sebep olduğu bazı toksinlerin (zehirli maddeler) gözyaşıyla vücuttan atıldığını görüyoruz. Dahası var: gözyaşı, gözlerimizin gözkapaklarımıza devamlı sürtünme sebebiyle tahriş olmalarını önlemektedir.

Kadınlar aha çok yaşar
Yine Frey’in araştırmalarına göre, kadınların erkeklerden fazla yaşamaları, daha çok ve rahat ağlamalarına bağlıdır. İstatistiğe göre kadınların gözyaşlarını toplamak mümkün olsaymış, on yıl içinde, yirmi metrekare genişliğinde ve dört metre derinliğinde bir göl oluşurmuş.

Kaliforniyalı psikiyatrist Taz W. Kinney erkeklerin içlerinden geldikleri gibi ağlayamadıkları için, alkolikler arasında erkeklerin kadınlardan üç kat daha fazla olduğunu iddia etmektedir. Kinney’e göre, onlara çocukken gözyaşlarını silip küçük birer erkek olmaları söylenmiştir. Sonuçta çare olarak, erkekler ağlayıp boşalma yerine alkole sığınmaktadırlar.

“Rahatlamak” için aldıkları birkaç kadeh içki onlara öfke ve üzüntüleri olduğunu gösterir. Aslında gözyaşları Allah’ın büyük bir nimetidir. Sistemimize yerleştirilmiş bir emniyet vanasıdır. Serbestçe yüzümüzden aşağı yuvarlandıklarında utanmak için hiçbir sebep yoktur.

Sessizlik içinde acı çekmek çok değerli midir ki? İngiliz yazar J. H. Leigh Hunt “Gözyaşları acını ümitsizliğe dönüşmesini engeller” derken isabet etmiştir. Hz. İsa, rahatlıkla hıçkırıklar içinde ağlamışsa, Abraham Lincoln birçok kereler yüzünden aşağı süzülen gözyaşlarıyla görülmüşse, Peygamberimiz sevgili oğlu İbrahim’in ölümü karşısında gözyaşlarına engel olamamışsa, duygularımızı kendimize saklamamın pek fazla bir erdemi yok demektir. Ağlamayı bastıranlar acılardan kendilerini uzak tutmuş olmazlar. Charles Dickens’in Oliver Twist adlı kitabında Mr. Bumble’a söylettiği gibi, ağlamak “Ciğerleri açar, yüzünüzü yıkar, gözleri çalıştırır ve sert mizacı yumuşatır. Bu yüzden ağlayın gitsin.”

Yıllarca Nazi toplama kamplarında büyük acı çeken psikiyatrist Dr. Victor Frankl, “sıkıntılarımızı görmezden gelemez veya sahte yanılsamalar besleyip, iyimserliğe sığınamazdık” diyor ve ekliyordu: “Ama gözyaşlarından utanmamız gerekmiyordu, çünkü gözyaşları, bir insanın cesaretlerinin en büyüğüne, acı çekme cesaretine sahip olduğuna tanıklık ediyordu.”

Gözyaşları yakınlaşmanın bir yoludur

Ağlamanın bir zayıflık işareti veya onunla beraber olan kişiye bir yük olması gerekmez. Aksine, birlikte ağladığımız insanı onurlandırırız. Gözyaşları büyük mutluluk anlarında, bir güzellik karşısında veya aniden rahatladığımızda görülebilir. Dahası onlar sayesinde ilişkilerimiz derinleşebilir. Ünlü futbolculardan biri şöyle demişti: “Galibiyetimizi getiren golü attığımda, karımın yanaklarından aşağı gözyaşları süzülüyordu. Benim başarım eşime o kadar çok şey ifade ediyordu ki, benim için ağladı.”

Duygularını bu şekilde açıkça ifade edişi onlar için tüm kelimelerin taşıyabileceğinden daha anlamlıydı.

Ağlamayanlar daha çok hastalanıyor

Frey, araştırmalarının sonucunda şunları da söylüyor: “Ağlamaktan çekinen veya ağlamayıp bütün üzüntüsünü ve sevincini içine atan kişiler, belli hastalıklara daha çabuk yakalanıyor. Gözyaşı analizlerinde de keşfettiğim gibi, bu hastalıklar mide ülseri ve kalp rahatsızlıklarına yol açıyor. Ayrıca zor ağlayan kişiler, soğuk algınlığına karşı daha hassas oluyorlar.”

Aynı anlamı Henry Moudsley, şu sözleriyle ifade etmiştir:
“Gözyaşları ile dağıtılmayan keder, diğer organları ağlatabilir.”

Ağlamak acıyı hafifletir

Frey, gözyaşları içinde morfin etkisi gösteren maddeler olduğunu da tespit etti. Uzun yıllar ağlamayan ve duygularını bastıran Frey’in kendisi de artık çok rahat ağladığını ve bunun yararlarını gördüğünü söylüyor. Ağlamak kasları gevşetiyor ve sinirleri rahatlatıyor.

Gözyaşının diğer faydaları

İnsanın gözlerinin kuru olması, yalnızca rahatsızlık ve acı vermekle kalmaz, bazı hastalıklara da yol açabilir. Gözümüzün ön bölümündeki tabaka olan “kornea” da (saydam tabaka) zedelenmeler olabilir.

Küçücük bir toz parçacığı göze kaçtığı zaman, gözyaşı bezleri daha fazla sıvı imal ederek bundan kurtulmaya çalışır. Göz, fazla ışık veya soğuk bir rüzgarla rahatsız olduğu zaman, gözyaşları gözü teskin eder. Gözyaşının diğer önemli vazifesi, göz zarını besleyici maddeler bulundurması ve göz yüzeyini istila eden bakterileri yok etmesidir.

Rus bilim adamlarının bir grup fare üzerinde yaptıkları deneylerin, gözyaşının yararların iyileşmesini hızlandırıcı bir etkisi olduğunu ortaya koyması da ilginçtir. Araştırmaya göre, gözyaşı vücuttaki yaraların iyileşmesinde önemli rol oynayan bir madde taşıyor.

Büyükler de ağlar

İmam Şa’rani’in anlattığına göre İslam büyüklerinin kalbi yufka, gözleri yaşlı idi. Allah’ın haklarına riayette kusur ettikleri zaman, esirgenmeleri için çok yalvarıp ağlarlardı. Büyüklerden biri: “Haşyet-i İlahiye’den ağlayıp da gözümden bir damla yaş çıkması, katı bir kalp ile dağ kadar altını sadaka olarak dağıtmaktan benim için daha sevimlidir” demektedir.

YAZARIN SON YAZILARI
Yaşlılıkta cinsellik - 17 Şubat 2017
Anne ile sohbet - 10 Mayıs 2016
Yürüyüş - 2 Ocak 2016
İyilik terapisi - 6 Ekim 2015