SON TV

Ürün ne söylediğiniz, marka ise nasıl söylediğinizdir

Bir yazar ve reklam profesyoneli olan Dave Trott’ün sözüdür: “Ürün ne söylediğiniz, marka ise nasıl söylediğinizdir.”

Bu söz, birkaç gün önce Kültür Bakanlığı tarafından hazırlanan ve sinema sektörünün desteklenmesinde yeni imkanlar sağlayan yasa taslağı hakkında haberleri incelerken zihnimde canlandı. Öyle ki elimizde anlatacak birçok ürün ve bunları nasıl anlatabileceğimize dair binlerce hikaye var. İşte efsanelere önem vermek için bir neden daha…

Siyasi yaklaşımlardan uzak kalarak, geçtiğimiz yıllarda yaşanan Mısır olaylarının turizm yansımaları üzerine başka değerlendirmelerim oldu hep. Yaşanan onca karmaşaya, iptal edilen rezervasyonlara hatta sektör liderlerinin riskli ilan edip bölgeyi geçici olarak kapatmasına rağmen kısa süre sonra Mısır, yine tercih edilebilir bir tatil noktası oldu. Elbette bu durum çok farklı açılardan tekrar değerlendirilebilir; ülkenin turizm gelirleri ciddi yara almıştır, önemli kayıplar yaşanmıştır ki bunların hepsi doğrudur. Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerinde de bu açıktır ama bana göre kurşun kalbe değil, ayağa denk gelmiştir. Belki bir-iki sezon sahalardan uzak kalsa da ciddi bir oyuncudur, dikkat edilmelidir. Zaman zaman buna karşı çıkan çok arkadaşım olsa da bu benim görüşümdür. Neden derseniz? Bu ülkenin önünde yıllardır kullandığı ‘Hollywood’ kalkanı vardır. Yıllardır hakkında yapılmış sayısız film sayesinde elindeki ‘ürünü’ milyonlarca farklı şekilde anlatarak, milyarlarca kitleye ulaşmış ve sağlam bir marka değeri oluşturmuştur.

VİTRİN, YALNIZCA TABELAYI TAMAMLAYAN BİR YAN ELEMAN MI?
Birçok marka müşterileri çekebilmek adına muhteşem görsellikte vitrinler hazırlarken, kimi marka mümkün olduğunca sade bir yaklaşım ile merak uyandıran vitrinler hazırlıyor.

Sonuç olarak ana hedef; satış garantisi olmasa da müşteriyi içeriye çekebilmek…

Dış dünyayla ilgili iletişim ve her türlü algımız beş temel duyu organımıza bağlı. Görme, işitme, tatma, koku alma ve dokunma duyuları… Tüm hayatımıza, hareketlerimize, kararlarımıza sadece ve sadece bu duyular ile yön veriyoruz. Satın alma davranışlarımızın temelinde ana ihtiyaçlarımız olsa da, hangi ürünün tercih edileceği sorusu fiyatların ötesinde tamamen bu duyu organlarımız ile ilgili.

Elimizde muhteşem bir tabela ve her yanı açık geniş vitrinlerimiz var. Süslemek, cezbetmek elimizde. Önemli olan ‘vitrinin önü kapandığında’ sektör bu strese dayanabilir mi? Bu karamsarlık değil, strateji belirlemede önemli bir veri olmalı.
Arkadaşım dükkanın önünü kapatma!

BİR SEKTÖR ANCAK BU KADAR STRATEJİK OLUR
Turizm, ‘bacasız fabrika’ diye tanımlanan bir sektör. Araştırmalara göre; girdi alımları ile 54 sektörü doğrudan etkilerken, yıl içinde 26 milyar dolarlık satın alma yapılıyor. Balıkçılık sektörünün sattığı ürünlerin yüzde 51’i, gıda ve içecek sektörü ara mal satışlarının yüzde 20’si, mobilya sektörü ara mallarının yüzde 14’ü turizm sektörüne satılıyor. Türkiye’de sigortalı çalışanların yüzde 6-7’si turizm sektöründe istihdam ediliyor. Turizmde üretilen cironun yüzde 75’i Antalya, İstanbul ve Muğla’dan elde ediliyor. Konaklama sektörünün bugünkü yatırım değeri 71 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Türkiye’de 2015 ‘e kadar yapılacak yatırımlarla, sektörün ekonomiye 10 milyar dolarlık katkı sağlayacağı tahmin ediliyor.

FETHİ ZOR, FATİHİ YOK
Ayakta kalmak, var olanı korumak olmamalı. Ayakta kalmak, yara aldığın yerden yeniden canlanmak olmalı. Bu yüzden tüm turizm ve kültür bağlantılı değerlerimize sahip çıkarak, onları koruyarak ve onları anlatarak yol almalıyız. Konfüçyüs’ün dediği gibi; “Duyarsam, bilirim. Görürsem, hatırlarım. Yaparsam, anlarım.”

Anlamak için gezip değerlendirmeniz gerekiyor. Bu nedenle Termessos’u bir ziyaret edin derim. Bazı kaynaklara göre İskender ’in Termessos ’u işgal edebilmek için günlerce savaştığını, ünlü komutanlarını bu uğurda kaybettiğini, sonunda da ‘Burası bir kartal yuvasıdır’ diyerek, savaşmaktan vazgeçtiğini yazar.

Termessos tabelasına Antalya-Burdur istikametinden Korkuteli yönüne dönüldükten kısa bir süre sonra ulaşabilirsiniz. Antik kent, Termessos Ulusal Parkı’nın içinde bulunuyor. Hayvan ve bitki çeşitliliği yönünden çok zengin. Çam ağaçları, sağda solda sur kalıntıları ve kıvrılarak giden yol sizi otoparka ulaştırıyor. Termessos ’u gezmek için zamana ve biraz da yürümeyi sevmeye ihtiyacınız var. Zira şehir engebeli bir alana kurulmuş.

KIRILMA NOKTAMIZ…
Sektör elinden geldiğince reklam ve tanıtıma önem veriyor. Her yaklaşımı da pozitif olarak değerlendirmek gerekiyor. Fakat zamanla göz ardı ettiğimiz başka bir konu var: Duyuların zorluklar karşısında satın almayı negatif yönde etkilemesi. Türkiye her şartta tercih edilebilir bir tatil noktası mı? Kırılma noktalarımız zorlanırsa ne olur? Baskı ve kriz durumlarında sektörün strese dayanaklılığı ne kadar, bunu bilmiyoruz.

Her ne kadar ‘bacasız fabrika’ olsak da, kitlesel bir sektörüz ve bazı dalgalanmalardan yara alabiliyoruz. Bu yaraları hızla tedavi edebilmek ya da hiç etkilenmemek için tüm duyulara etki eden, sürekli baskı uygulayan ve her kesime ulaşan mecraları kullanmak bence şart. Yalnızca kısıtlı medya ile yetinmeden bu topraklarla ilgili filmler, belgeseller çekmeliyiz… Bu nedenle Kültür Bakanlığı’nın yeni yasa hamlesi beni heyecanlandırmadı dersem yalan olur.

Kısacası hikayelerimizi daha sık ve yoğun olarak kullanmalıyız.

YAZARIN SON YAZILARI
Ne kadar açık? - 22 Ocak 2015
Deneyim tasarımı - 22 Aralık 2014
Para peşin - 18 Aralık 2014
Ahit Sandığı - 15 Aralık 2014
Diyemiyom Diyemiyom - 1 Aralık 2014