SON TV

Başkan Erdoğan’dan Adli Yıl açılışında önemli açıklamalar!

2018 yılında inşaatına başlanan Yargıtay Yeni Hizmet Binası, 2021-2022 Adli Yıl Açılış Töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla hizmete girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yeni Anayasa çalışmaları ile ilgili önemli mesajlar verdi. Başkan Erdoğan, Cumhur ittifakı ortağı MHP ile kendi Anayasa hazırlıklarını şekillendirdiklerini, diğer partilerin de Anayasa metinlerini önümüzdeki aylarda açıklamalarını beklediklerini belirterek, “her ne şekilde olursa olsun önümüzdeki yılın ilk aylarında kendi hazırlıklarımızı milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız” dedi. 15 Temmuz demokrasi tarihinde pek çok açıdan olduğu gibi, yargı kültürü bakımından da bir dönüm niteliğinde olduğu mesajını veren Başkan Erdoğan önce darbecilerin, sonra vesayetçilerin ve nihayet FETÖ’nün milletin adalet duygusuna vurduğu darbelerin izlerini tamamen silene kadar çalışmaları sürdüreceklerini vurguladı.

Başkan Erdoğan’dan Adli Yıl açılışında önemli açıklamalar!

2021-2022 yeni adli yılın açılışı, Yargıtay’a 10 bloktan oluşan yeni hizmet binasının hizmete girmesiyle taçlandırıldı. Yapımı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından üstlenilen Yargıtay Hizmet Binası’nın açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu’nun konuşmasının ardından törende Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Yargıtay binasının inşa süreci ile ilgili bilgi verdi. Açılış programında Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Erdoğan, adalet teşkilatının yeni adli yılının, tüm yargı camiası için hayırlara vesile olmasını diledi.

YENİ ANAYASA MÜJDESİ
Yeni yargı paketi için kolları sıvadıklarını kaydeden Erdoğan, “Arkadaşlarımız en kısa zamanda bu yeni paketi Meclis’in gündemine getirecekler. Yeni Anayasa konusundaki süreci de yakından takip ediyoruz. Cumhur İttifakı’ndaki ortağımızla birlikte kendi hazırladığımızı yavaş yavaş şekillendiriyoruz. Milletimizin kahir ekseriyeti tarafından benimsenecek, iç tutarlılığı olan, ülkemizin orta ve uzun vadedeki ihtiyaçlarını karşılayacak, makul bir metin ortaya çıkartacağımıza inanıyoruz. Diğer partilerin de Anayasa metinlerini önümüzdeki aylarda açıklamalarını bekliyoruz. Şayet hazırlanan bu taslakları müzakere etme ve ortak bir metin çıkarma imkanı ortaya çıkarsa, Türkiye için büyük bir kazanç olacaktır. Ancak geçmişteki tecrübelerimiz ve halihazırda sergilenen üslup bize, bu konuda çok da ümit vermiyor. Her ne şekilde olursa olsun, önümüzdeki yılın ilk aylarında kendi hazırlığımızı milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız. Neticeten, ülkemizde demokrasinin, hukuk devletinin, yasamanın, yürütmenin, yargının daha iyi işlemesini sağlayacak tüm reformların takipçisiyiz” dedi.

“6 AYRI BİNAYA BÖLÜNMÜŞ YARGITAY’I TEK ÇATI ALTINDA TOPLADIK”
Yargıtay yeni hizmet binasının, son 20 yılda adalet çehresini değiştiren yapısal ve fiziksel dönüşümlerin yeni bir örneği olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu fiziki dönüşümün Yargıtay’ın verdiği hizmetlere değer ve fark katacağına inanıyorum. Temeli 2018 Mart’ında atılan ve 191 dönümlük bir alan üzerinde kurulan bu bina, 422 bin metrekareyi aşkın kapalı alana sahiptir. Toplam 10 bloktan oluşan Yargıtay binamız, dairelerin, üyelerin, tetkik hakimlerinin, çalışanların ve ilgili tüm kesimlerin ihtiyaçlarını karşılayacak kapasiteye, donanıma, teknolojiye sahiptir. Gerçekten merdiven altında yargı, adalet ne hallerde olduğunu bildiğimiz için buralardan adalet camiasının kurtulması için bu adımı atmamız gerekir dedik. Sadece Yargıtay değil, önce Danıştay’ı arkadan Anayasa Mahkemesi’ni de bitirdik. AYM’den sonra da şimdi de komşu olarak Yargıtay’ı bitirmenin mutluluğu içerisindeyiz. Türkiye inşallah bu eserleriyle dünyaya ayrı bir mesaj verecek. Şimdi Ankara’da 6 ayrı binaya bölünmüş olan Yargıtay’ı tek çatı altında toplayarak, halen önünde 516 bin civarında derdest dosya bulunan bu kurumun işleyişindeki vakit ve kalite kaybının önüne geçtik. Yargıtay’ımızın yeni binasının ülkemize, milletimize ve yargı camiamıza hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

ANKARA’YA YAKIŞIR ADLİYE BİNASI
Ankara’ya şanına ve tarihine yakışır bir Adliye binası kazandırmakta kararlı olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet Bakanlığımız ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız proje çalışmalarını bitirmek üzere. İnşallah yıl bitmeden yeni adliye binamızın temeli de atılacak. Yaklaşık 700 bin metrekare kapalı alana sahip olacak yeni adliye binası, mevcudun 4 katı büyüklüğüyle Ankara’nın ihtiyacını uzunca bir süre karşılayacak” dedi.

“SÖZDE YARGI MENSUPLARININ SERGİLEDİKLERİ REZİLLİK DAHA DÜN GİBİ GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDEDİR”
“Yakın tarihimizde, bu mukaddes sorumluluğu ‘millet için ve millet adına’ taşımaktan bihaber sözümona yargı mensuplarına rastladık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Asıl görevlerini bir kenara bırakıp vesayet güçlerine, darbecilere, cuntacılara selam duran adalet temsilcilerinin elinde, yargının nasıl bir zulüm makinesine dönüşebileceğini hep birlikte gördük. Milletimiz, 27 Mayıs’ın Yaslıada mahkemelerinde, darbecilerin kurdukları sözde mahkeme kürsülerini ve orada oturanları unutmadı. Yine, ‘bir sağdan bir soldan’ diyerek gençleri emirle darağacına gönderen 12 Eylül faşizminin pervasızlığı hala hafızalarımızda tazedir. Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat zulmüne ortak olan ve siyasetçilerden brifing alan sözde yargı mensuplarının sergiledikleri rezillik daha dün gibi gözlerimizin önündedir.”

“HANGİ OYUNLARI DENERLERSE DENESİNLER BAŞARAMADILAR”
Hukukun zulme alet edildiği bu kötü alışkanlığın son halkasını FETÖ’cü hainlerin sergilediğini söyleyen Erdoğan, “Bu alçak örgütün hakim-savcı görünümlü mensupları, milletimizin adalet duygusunu en kirli, en rezil şekilde suiistimal etmeye kalktılar. Kumpas davalarıyla, 7 Şubat operasyonuyla, 17-25 Aralık yargı darbesiyle adaleti kendi kirli ve gizli ajanlarının aracı haline getirmeye çalışanlar karşılarında milletimizi buldu. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi oyunları denerlerse denesinler başaramadılar. Çünkü zulm ile abad olunmaz, nitekim onlar da olamadılar” dedi.

“YARGI MENSUPLARI CUMHURİYET TARİHİMİZDE İLK DEFA DARBE GİRİŞİMİNE KARŞI CESARETLE VE KARARLILIKLA HUKUKU İŞLETTİ”
15 Temmuz’un, yargı kültürü bakımından da bir dönüm noktası niteliğinde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbecilere karşı verilen mücadeleyi anıtlaştıran demokrasi ve adalet nöbeti, adliye koridorlarında hemen o gece başlatılan soruşturma ve gözaltılar ile perçinlendi. Hakkın, milletin, devletin ve en başta adaletin yanında saf tutan yargı mensuplarımız, Cumhuriyet tarihimizde ilk defa darbe girişimine karşı cesaretle ve kararlılıkla hukuku işletti. Bu onurlu duruş, Türk yargısının önünde tertemiz bir sayfa açmış, geleceğin hakimlerine savcılarına rehberlik edecek büyük bir emsal olmuştur” ifadelerini kullandı.

“DARBELERİN İZLERİNİ TAMAMEN SİLENE KADAR ÇALIŞMALAR SÜRECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce darbecilerin, sonra vesayetçilerin ve nihayet FETÖ’nün milletin adalet duygusuna vurduğu darbelerin izlerini tamamen silene kadar çalışmaları sürdüreceklerini belirterek, şunları söyledi: “Haktan, hukuktan asla vazgeçmeyeceğiz. Amaca giden her yolu mubah gören anlayışı reddediyoruz. Doğru ve düzgün amaçlarımıza, doğru ve düzgün araçlarla ulaşmaya devam edeceğiz. Adaleti sadece adliye binalarına, duruşma salonlarına tahsisli bir kavram olarak görmeyeceğiz. Adalet, hayatın her alanında, toplumun her kesiminde, devletin tüm görevlerinde aranmalı ve titizlikle yerine getirilmelidir. Bu açıdan adil davranma yükümlülüğü her kurum, her fert için, hepimiz için geçerli bir yükümlülüktür. Bununla birlikte, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı, kararlarının hiçbir koşulda eleştirilmeyeceği anlamına da gelmez. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Sistemin bu şekilde işlemesi hukuk devletinin en başta gelen şartıdır. Ancak, bir kararın bağlayıcılığı başkadır, eleştirilmesi başkadır. Demokrasilerde, hukukun ve hakkaniyetin sınırları içinde yargı kararları da eleştirilebilir, tartışılabilir, üzerinde farklı görüşler ifade edilebilir. Hayatın ve yapılan işin tabiatı gereği, yargının verdiği kararı beğenen kadar beğenmeyen de çıkabilir. Hatta yargı kararlarına getirilecek ilmi, hukuki, makul, mantıklı, yapıcı eleştiriler, yargıya engel değil, tam tersine yargının gelişmesine destek olur. Bunun için yargının, kamusal tartışmaya katkı sunan her türlü eleştiriye açık olması gerektiğine inanıyorum. Bunu yaparken, hakimin ve savcının yasaları uygulamakla vazifeli olduğunu asla hatırdan çıkarmamalıyız. Bazen hakim kararı diye eleştirilen husus, aslında o kararın dayandığı mevzuatla ilgili olabilir. Bu bakımdan, kamuoyu hassasiyetinden devletin diğer ilgili kurumları da payına düşeni almalı, kendi sorumluluk alanındaki adımları süratle akmalıdır. Yürütme olarak bize düşen, yargının performansını artırıcı her türlü kolaylığı sağlamak, yeniliği getirmek, altyapıyı kurmaktır. Bu konuda son dönemde çok önemli ilerlemeler sağladık” dedi.

İŞ YÜKÜNDE YÜZDE 38’LİK DÜŞÜŞ
Bugün bir hakime düşen yıllık dosya sayısının adli yargıda 709, idari yargıda 408 olduğu bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu rakamlar son 10 yılda iş yükünde yüzde 38’lik bir düşüş sağlandığına işaret ediyor. Bu oranı daha da aşağılara çekecek alternatifler geliştirmeyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

LEKELENMEME HAKKI DÜZENLEMESİNDEN 400 BİNİN ÜZERİNDE VATANDAŞ YARARLANDI
Lekelenmeme hakkına ilişkin düzenlemeyi 2017 yılında hayata geçirdiklerini hatırlatan Erdoğan, “Mesnetsiz iddialara ‘çamur at izi kalsın’ ihbarlarına karşı kimsenin şüpheli olarak ifadesi alınmasın, soruşturma dahi açılmasın istedik. Bu düzenlemeden bugüne kadar 400 binin üzerinde vatandaşımızın yararlandığını görüyoruz. Bunlar önemli kazanımlar. İnşallah bu kazanımları daha da ileri götürme konusunda kararlıyız. Yeni adli yılda, hem adalet teşkilatımızı, hem milletimizi rahatlatacak yargı reformu çalışmalarımızı hızlandıracağız. İnsanlığın adalet arayışının menzilinin kıyamete kadar süreceğinin bilinciyle, bu çalışmalarımıza kesintisiz şekilde devam edeceğiz” diye konuştu.

“GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ”
Her alanda olduğu gibi adalet alanında da reform iradesini sürekli canlı tuttuklarını kaydeden Erdoğan, “ Adalette reform irademizin son halkaları, 2019’da açıkladığımız Yargı Reformu Strateji Belgesi ile geçtiğimiz Mart ayında milletimizle paylaştığımız İnsan Hakları Eylem Planı olmuştur. Reform stratejimizin temelinde ‘özgür birey, güçlü toplum; daha demokratik bir Türkiye’ idealimiz bulunmaktadır. Türkiye’nin gücüne güç katacak yolun hukuktan, demokrasiden, kalkınmadan geçtiğini biliyoruz. Bu doğrultuda gece gündüz çalışıyoruz. Hak, hukuk ve insan hakları gibi kavramları, bugüne kadar hiçbir gündelik ajandaya ya da ucuz politikaya teslim etmedik, etmeyeceğiz. Dünyanın dört bir yanında bu kavramların hangi hukuksuzluklara ambalaj yapıldığını, hangi insanlık dramlarının yaşandığını hep birlikte izliyoruz. Biz, toplumların ve devletlerin ancak vicdanın ve adaletin hakimiyetiyle ayakta kalabileceğine tüm samimiyetimizle inanıyoruz” dedi.

4’ÜNCÜ YARGI PAKETİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuyla hazırlanan İnsan Hakları Eylem Planıyla, insan haklarına dayalı bir devlet anlayışının, hem idarenin iş ve işlemlerinde, hem de yargı pratiğinde esas olmasını hedeflediklerine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Belgenin uygulama takvimini, her bir faaliyet için belirlediğimiz sürelere uygun şekilde takip ediyoruz. Adli tatilden hemen önce çıkan 4’üncü Yargı Paketimizle, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi, Ceza Kanunu seviyesinde yaptığımız değişiklikle güçlendirdik. Yine bu paketle, tutuklamanın istisnailiğini ve tedbir olma özelliğini güçlendiren değişiklikler yaparak, Sulh Ceza Hakiminin tutuklama kararına karşı yapılan itirazların, Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi tarafından incelenmesi imkanını getirdik. Adli kontrol tedbirini de süre sınırı ve gözden geçirme şartı ilave ederek yeniden düzenledik. Kişilere yönelik adli çağrı ve bildirimlerin teknolojik araçlar vasıtasıyla yapılması imkanını genişlettik. Yeni düzenlemeyle sırf ifade almak üzere gece yarısı gözaltına alma, otelde, havalimanında yakalama gibi işlemlere son verdik. İstanbul Havalimanında kurulan adliyenin, bu konuda önemli bir boşluğu doldurduğunu görüyoruz. Son yargı paketiyle, vatandaşlarımızın idari makamlara yaptıkları başvurulara, idarenin cevap verme süresini 60 günden 30 güne indirirken, gerekçeli kararın da en geç 30 gün içinde yazılması hükmünü getirdik.”

2019 YILINDA ABD’DE BİRİNCİ SEÇİLDİ
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da, Yargıtay’ın yeni hizmet binasının açılış töreninde konuştu. Yeni yerleşkenin yapımında emeği geçen çalışanlara teşekkür eden Bakan Kurum, “Tüm Mimarlık, Mühendislik hizmetleri ve inşa işleri bakanlığımız tarafından yapılan Yargıtay Başkanlığı Hizmet Binası Projesi, Temmuz 2019’da ABD’de düzenlenen 4. Uluslararası Sürdürülebilir Yapılar Sempozyumu’nda düzenlenen yarışmada ‘En iyi Sürdürülebilir Ofis’ kategorisinde birinci seçilmiştir” dedi.

“BİNAMIZ YENİLİKÇİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR, ÇEVRE VE İKLİM DOSTUDUR”
Bakanlık olarak binaların sıfır atık uyumlu ve çevre karnesi yüksek binalar olmasını sağladıklarına dikkat çeken Bakan Kurum, “Kendi merkez binamızda uyguladığımız gibi; yeni yaptığımız tüm kamu binalarımızda akıllı otomasyon sistemlerini kullanıyor, doğal malzemeleri seçiyor, güneş enerjisi ve kendi elektriğini üreten sistemleri uyguluyoruz. Yeni Yargıtay Binamızı da medeniyetimizin mimari ve estetik değerlerine, anlayışına uygun bir şekilde tamamlandı. Enerji verimli ve sıfır atığa uyumlu bir bina olarak inşası tamamlanmıştır. Binamız yenilikçi, sürdürülebilir, çevre ve iklim dostudur. 130 bin metrekarelik peyzaj alanına sahiptir. Toplamda 3 bini ağaç olmak üzere 180 bin bitki dikilmiştir” ifadelerini kullandı.

AYDINLIK YARINLAR İÇİN HUKUK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRECEĞİZ
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay’ın yeni hizmet binasının ve 2021 -2022 adli yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri üzerinde yükselen Yargıtay vizyonunun, en ileri adalet standartlarını uygulayarak yüce Türk Milletine nesiller boyunca hizmet ettiğini belirterek, “Geçmişten ve başarılarımızdan aldığımız kuvvet ve kendine güven duygusu ile daha aydınlık yarınlar için hukuk sistemimizi güçlendirmeye devam edeceğiz” dedi.

“TÜRKİYE HAİN DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN İZLERİNİ SİLMEK İÇİN HALEN ÇABA HARCIYOR”
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay’ın yeni hizmet binasının ve 2021 -2022 adli yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2016 yılındaki hain darbe teşebbüsünün izlerini silmek için halen yoğun çaba harcadığını aktararak, “Darbecileri ve yandaşlarını çeşitli şekillerde himaye eden bazı devletlerin demokrasi ve hukuk anlayışı, savundukları temel değerlere tamamen ters düşmektedir. Sözde insan hakları raporları ile dünyanın gözünü boyamaya çalışan sivil toplum örgütlerinin, Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışan sözde insan hakları kuruluşları ile basın özgürlükçülerinin, belli odakların aparatı olduğu gün yüzüne çıkmıştır. Türkiye bu tür operasyonlara karşı gün geçtikçe daha uyanık, dirençli ve güçlüdür” ifadelerini kullandı.

“HİÇ KİMSE HUKUKUN DIŞINA ÇIKAMAZ”
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğuna dikkat çeken Akarca, “Hiç kimse hukukun dışına çıkamaz. Hiçbir makam, organ veya kişi Anayasa ve kanunlarla kendisine tanınan yetkinin haricinde bir kamu yetkisi kullanamaz. Her türlü hukuk dışılığa karşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin mücadele etmeye gücü ve kararlığı vardır. Anayasa ile sınırları çizilen devlet düzeninin korunması, başta anayasal kurumlar olmak üzere tüm kamu görevlilerinin kolektif sorumluluğu ve görevidir” şeklinde konuştu.

“YENİ BİR ANAYASA HAZIRLANMASINI DESTEKLİYORUZ”
Yeni bir anayasa hazırlanmasının, iktidar ve muhalefet partilerinin gündemine yeniden girdiğini, bu girişimi desteklediklerini kaydeden Akarca, “Türkiye’nin daha iyi bir Anayasa yapabilecek köklü bir demokrasi kültürüne sahip olduğuna yürekten inanıyoruz. Böyle bir girişimde bulunurken, insanlığın iki yüzyılı aşan anayasacılık deneyimi de göz önünde bulundurulmalıdır. Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı gibi konularda yüksek standartlar hedeflenmelidir” dedi.

Yargıtay’daki dosya durumuyla ilgili olarak da bilgiler paylaşan Akarca, şunları kaydetti: “2020 yılı sonu itibarıyla Yargıtay hukuk dairelerindeki dosya işlem süresi 191 gün olup, Avrupa Konseyine üye ülkelerin yüksek mahkemelerinde bu süre ortalama 207 gündür. Dolayısıyla hukuk daireleri, genel ortalama itibarıyla Avrupa standartlarından daha iyi bir durumdadır. Ceza dairelerindeki 353 gün olan dosya işlem süremiz ise Avrupa Konseyine üye ülkelerin ortalaması olan 114 günden oldukça fazladır. Birikmiş dosyaların azalması neticesinde 2022 yılının sonunda 114 gün hedefine yaklaşmış olacağız.”Sosyal medya kullanımının yargı açısından cephesinin kamuoyunun devam etmekte olan yargılama süreçlerine müdahalesine ilişkin olduğuna dikkat çeken Akarca, şöyle konuştu: “Anayasa’nın 138’inci maddesine göre ‘Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.’ Çoğunlukla sahte hesapların arkasına sığınan kullanıcıların yargısal süreçler hakkında sosyal medyada yorumlar yapması, bu anayasal ve evrensel hukuki ilkenin ihlalini kronikleştirmiştir. Bilinmelidir ki günlük hayatta suç teşkil eden her söz ve davranış sosyal medyada da suçtur. Kamuoyu gündemine taşınan hemen her soruşturmada, kovuşturmada ve bir bütün olarak yargılamalarda mahkemelere tavsiyede ve telkinde bulunulmaktadır. Bu davranışın suç olması bir yana, yargının işleyişine ciddi zararlar verdiği de ortadadır.” Herhangi bir davada, dava dosyasına vakıf olan az sayıdaki yargı mensubu dışında hiç kimsenin yeterli bilgiye sahip olmadığını belirten Akarca, “Kamuoyunun demokratik hak arayışlarına, duyarlılıklarına sonuna kadar saygı duyuyoruz. Ancak, hukuk atmosferini zehirleyen bu yaygın ve güncel problem ciddiye alınmalı, yapılacak yasal düzenlemelerle çözüme kavuşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.