SON TV

Danıştay eski Başkanı Nuri Alan HSK’yı topa tuttu!

Danıştay eski Başkanı Nuri Alan, bir gazeteye verdiği makalede Hakimler ve Savcılar Kurulu'nu ve Genelkurmay Başkanlığı'nı adeta topa tuttu. Alan'ın "20. Ceza Dairesi Başkanı hakkında da askeri hâkim olarak görev yaptığı dönemde Genelkurmay Başkanlığı’na, adli yargıya kabul edildikten sonra Hâkimler ve Savcılar Kuruluna FETÖ ile irtibatlı olduğu yolunda ihbarlar yapılmış; bunlarla ilgili herhangi bir işlem yapılmamıştır" demesi dikkat çekti.

Danıştay eski Başkanı Nuri Alan HSK’yı topa tuttu!

Danıştay eski Başkanı Nuri Alan, bugün bir gazeteye Metin İyidil’in yargılanması ve yargı camiasına yönelik bir makale verdi. Alan, makalesinin bir kısmında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu adeta topa tuttu. SON.TV, makalenin en önemli kısımlarını sizler için alıntıladı.

Alan yazısında, geçtiğimiz günlerde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nce hakkında beraat kararı verilen eski Korgeneral Metin İyidil ile ilgili çarpıcı bir analiz yaptı. Nuri Alan’ın “Sanığın FETÖ ile irtibatlı olduğu yolunda 2015 yılında MİT tarafından Genelkurmay’a bilgi verilmiş; eski korgeneralin emekliliğini istemesine karşın dilekçesi işleme konulmamış, son görev yerine atanmıştır. Keza 20. Ceza Dairesi Başkanı hakkında da askeri hâkim olarak görev yaptığı dönemde Genelkurmay Başkanlığı’na, adli yargıya kabul edildikten sonra Hâkimler ve Savcılar Kuruluna FETÖ ile irtibatlı olduğu yolunda ihbarlar yapılmış; bunlarla ilgili herhangi bir işlem yapılmamıştır” demesi dikkat çekti.

İŞTE MAKALENİN EN ÇARPICI KISIMLARI

“Eski bir korgeneral hakkında, yargının değişik kademelerinde ve kurumlarında verilen kararlar, yargının güncel durumu ve nasıl düzeltilmesi gerektiği konusunda yeterli ipuçlarını vermiştir.

Önce, olayın gelişimini gazete haberlerine dayanarak kısaca özetlemek gerekiyor: FETÖ’den sanık eski korgeneral hakkında ilgili ağır ceza mahkemesi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmediyor; istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi, uzunca bir süre sonra sanığın beraatına ve tahliyesine karar veriyor. Bu karara Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı itiraz ederek kararın düzeltilmesini istiyor, Daire kararında direnince dosya, yasa gereği bir üst numaralı 21 Ceza Dairesi’ne gönderiliyor. Bu daire eski korgeneralin tahliye kararını kaldırıyor ve sanığın tutuklanmasına karar veriyor; sanık yeniden tutuklanıyor. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı 20’nci Ceza Dairesinin beraat kararına karşı Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunuyor.

Son söz Yargıtay’da

Yargısal süreç dışında, yargıyla ilgili başka kurum ve kişiler de konuya dahil oluyor, olayla ilgili kararlar alıyor, görüş ve düşüncelerini açıklıyorlar: Hâkimler ve Savcılar Kurulu beraat ve tahliye kararını veren 20. Ceza Dairesi Başkanı ve üyeleri hakkında soruşturma açıyor; daire başkanını Çorum’a, üyeleri Eskişehir’e ve Konya’ya atıyor. Yargıtay Başkanı farklı kararlar verilmesini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun atama kararını eleştiriyor. Cumhurbaşkanı beraat ve tahliye kararını veren hâkimleri FETÖ’cü olmakla suçluyor, konuya olan yakın ilgisini açıklıyor. Olayın gelişimi kısaca böyle. Ancak süreç henüz tamamlanmış değil. Son sözü Yargıtay söyleyecek.

Bölge mahkemeleri ile ilgili uygulamalar yeni olduğu ve bu nedenle yargı içtihatları da henüz tam yerleşmediği için hukukçular arasında usul yönünden bazı tereddütlerin ve farklı yorumların olması doğaldır. Yargılama süreci henüz tamamlanmamış olduğundan, işin esası hakkında bir görüş ileri sürmek mümkün ve uygun değildir. Ancak istinaf mahkemesindeki uygulamalar nedeniyle hukuki yönden ortaya çıkan bir çelişkiyi açıklamak gerekiyor. 21. Ceza Dairesi tahliye kararını kaldırmış, sanığın tutuklanmasına karar vermiştir. 20. Ceza Dairesi’nin vermiş olduğu beraat kararı, bu konuda bir bozma kararı bulunmadıkça hukuken varlığını korumaktadır. Yani hakkında beraat kararı bulunan sanık tutuklu kalmıştır. Sanık hakkında hem beraat kararı hem de tutuklama kararı!..

Değerlendirme sorular

İlk derece mahkemesince verilen bir kararın, istinaf ve temyiz mercileri tarafından esastan bozulması mümkün ve sistemin içinde var olan olağan bir durumdur. Ancak incelediğimiz olayın aktörlerinde ve suçun türünde özellikler bulunmaktadır. Suç, toplum olarak son derece duyarlı olduğumuz 15 Temmuz darbe girişimine katılmak ve FETÖ ile ilgilidir. Sanığın FETÖ ile irtibatlı olduğu yolunda 2015 yılında MİT tarafından Genelkurmay’a bilgi verilmiş; eski korgeneralin emekliliğini istemesine karşın dilekçesi işleme konulmamış, son görev yerine atanmıştır. Keza 20. Ceza Dairesi Başkanı hakkında da askeri hâkim olarak görev yaptığı dönemde Genelkurmay Başkanlığı’na, adli yargıya kabul edildikten sonra Hâkimler ve Savcılar Kuruluna FETÖ ile irtibatlı olduğu yolunda ihbarlar yapılmış; bunlarla ilgili herhangi bir işlem yapılmamıştır.

Neden işlem yapılmadı?

Hakkındaki ihbara karşın, eski korgeneral hakkında niçin hiçbir işlem yapılmamış? Emeklilik dilekçesi işleme konulmamış? Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı tarafından imzalanan üçlü kararname ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı EDOK’taki görevine atanmıştır? 

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi Başkanı hakkında aynı sorular geçerlidir. İhbarlara karşın niçin Genel Kurmay Başkanlığı’nca herhangi bir işlem yapılmamış? Dosyası yeterince incelenmeden HSK tarafından önce adli yargıya kabul edilmiş; daha sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne, üstelik FETÖ ile ilgili istinaf başvurularını incelemekle görevli 20. Ceza Dairesi Başkanlığı’na atanmıştır. Kanımca bu noktada, üzerinde önemle durulması gereken bir başka husus daha vardır. Haberlerden, 20. Ceza Dairesi’nin tahliye kararının oy birliği ile verildiği anlaşılmaktadır. Karara katılan üye yargıçlar da FETÖ ile ilgili midir? Eğer öyleyse ve daire başkanı hakkındaki ihbarlar da gerçeği ifade ediyorsa nasıl oluyor da bir dairenin tüm yargıç mensupları aynı dairede birleşebilmişlerdir? FETÖ ile ilgileri yoksa tamamı karara niçin katılmış? Hiçbiri muhalif kalmamıştır? Kazanımlarının bölge adliye mahkemesi üyeliği için yeterli olup olmadığı konusunda ayrıntılı bir inceleme yapılmış mıdır?

Yargıcın kararında açıkça hukukun dışına çıktığının; kararını yanlı, ideolojik, siyasi, dini görüşlerle veya kendisine ya da başkalarına çıkar sağlama veya üçüncü kişilere zarar verme amacı ile verdiğinin soruşturma ile saptanması gibi durumlarda hukukun öngördüğü yaptırımlar tereddütsüzce uygulanacaktır. 20. Ceza Dairesi’nin dosyanın kendisine geldikten yaklaşık on dört ay sonra tahliye kararı vermesinin ve bu kararın oy birliği ile alınmasının üzerinde bir değerlendirme yapmış mıdır? Dairenin daha önce FETÖ ile ilgili verdiği kararlar incelenmiş, içeriği tartışılmış mıdır?

Yeni düzenlemeler gerek

Bugün yargı, ciddi bir eğitimden sonra usulüne uygun sınavlarla mesleğe kabul edilmiş, meslekte kazandığı deneyimlerle kendisini geliştirmiş, yansızlığı ve bağımsızlığı içine sindirmiş olan ve hukuka bağlılığını koruyan yargıçlar sayesinde ayakta durmaya çalışmaktadır. Ara sıra bizleri sevindiren, ileriye umutla bakmamıza neden olan kararlar onların eseridir. Siyasi görüşleri nedeniyle açıktan atanan, kayrılarak mesleğe kabul edilen yargıçlar yargıda varlığını sürdürdüğü sürece yargının beklediğimiz düzeye ulaşması mümkün olamaz.

Hukuk fakültelerinde de yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Hukuk fakültelerinde öğrenim süresi en az beş yıl olmalı, öğrencilere aktarılan bilgilerin nasıl değerlendirileceği uygulamalı derslerle öğretilmelidir.

Sınavda başarılı olan yargıç adayları ciddi ve etkili bir staj döneminden sonra mesleğe kabul edilmeli, görev başındaki yargıçlar için belli aralıklarla yoğun hizmet içi eğitim programları düzenlenmelidir.

NURİ ALAN KİMDİR?

Nuri Alan, 9 Nisan 1939 tarihinde Kahramanmaraş’da doğmuştur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1960 yılında mezun olmuş, TODAİE’yi ve Paris Uluslararası Kamu Yönetimi Enstitüsü’nü bitirmiştir. 20 Haziran 1963 tarihinde Danıştay Yardımcısı unvanıyla mesleğe başlamış, Danıştay Kanun Sözcülüğü, Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü görevlerinde bulunmuş, 30 Mayıs 1978 tarihinde Danıştay Üyeliği’ne seçilmiştir. Yüksek Seçim Kurulu Üyeliği ve Başkanvekilliği görevini yürütmüş, 1 Ekim 1986 tarihinde Danıştay Beşinci Daire Başkanlığına seçilmiştir. 26 Eylül 2000 tarihinde Danıştay Başkanlığına seçilmiş, 09 Nisan 2004 tarihinde yaş haddinden emekliye ayrılmıştır.

Danıştay eski Başkanı Nuri Alan

ETİKETLER: