SON TV

FETÖ, Hablemitoğlu suikastının kararını Enver Atlaylı’nın ofisinde verdi

Türkiye’yi karanlığı boğmak isteyenlerin kirli elleriyle gerçekleştirdiği sır suikastlardan birinin daha üzerindeki sır perdesi aralandı. 2002 yılında başkentte evinin önünde başına iki al ateş edilerek öldürülen Necip Hablemitoğlu suikastı, MİT operasyonuyla eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır’ın Ukrayna’dan getirilmesiyle zaman aşımına uğramadan açığa çıktı.

FETÖ, Hablemitoğlu suikastının kararını Enver Atlaylı’nın ofisinde verdi

FETÖ hakkında çalışma yapan Hablemitoğlu’nu durduramayan FETÖ, Türkiye imamı Mustafa Özcan üzerinden Enver Altaylı’ya Hablemitoğlu’nun ölüm talimatını iletti. O görüşmeyi, Altaylı’nın şoförü bütün detaylarıyla anlatırken, Altaylı da suikast talimatını o dönem Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yuvalanan, iddianamede ise “Mustafa Levent Göktaş suç örgütü” olarak tanımlanan ekibe verdi. Savcılığın, “Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz” vurgulaması yaptığı suç örgütü, Hablemitoğlu’nu öldürdü. Örgüt bununla da kalmadı. Savcının tuzak sorusuna sorguda düşen tetikçi emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, birlikte görev yaptığı komutanıyla İhsan Güven ve eşi Sibel Güven’in evine gittiklerini de belirterek “neden gittiğimizi hatırlamıyorum, oturup çay içip muhabbet ettik” demekle yetindi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı faili meçhul olan emekli binbaşı İhsan ve eşi Sibel Güven suikastı dosyasına da İstanbul’dan isteyerek resen soruşturma başlattı.

Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002’de Ankara’nın Çankaya İlçesi Portakal Çiçeği Sokak’taki evinin açık otoparkında başına iki el ateş edilerek öldürüldü. Hablemitoğlu suikasti dosyası 20 yılını tamamlayarak faili meçhul kalmak üzereyken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosya yeniden raftan indirildi. Suikast soruşturmasında yapılan incelemeler okları FETÖ’ye yöneltti. Dosyanın şüphelilerinden Nuri Gökhan Bozkır’ın Türkiye’ye getirilerek ifadesinin alınması ve ardından gerçekleşen operasyonlarla zaman aşımı kesildi. Suikastın şüphelilerinden Nuri Gökhan Bozkır’ın 27 Ocak’ta MİT tarafından Ukrayna’da yakalanıp Türkiye’ye getirilmesinin ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu çok gizli soruşturma yürüttü. Yapılan peş peşe operasyonlarda dönemin Özel Kuvvetler Komutanlığı MAK Alay Komutanı emekli Albay Levent Göktaş kaçarken, emekli binbaşı Fikret Emek, suikastın tetikçisi olduğu iddia edilen emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’nun da aralarında bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı.

AZMETTİRİCİ FETULLAH GÜLEN
Suikast düğümüyle ilgili soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün yürüttü. Hazırlanan 324 sayfalık iddianamede suikasttaki FETÖ organizasyonu ortaya koyuldu. SABAH’ın ulaştığı iddianamede FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Mustafa Özcan ve Enver Altaylı hakkında ‘Cinayeti azmettirme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, firari Levent Göktaş için ise ‘Kasten öldürme’ ve ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 8 yıla kadar hapis istendi. Hablemitoğlu’nun ölümünde tetiği çektiği iddia edilen Tarkan Mumcuoğlu’nun ise ‘Tasarlayarak kasten öldürme’ ve ‘Suç işlemek amacıyla örgüte üye olmak’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 4 yıla kadar hapsi istendi. MİT operasyonuyla Ukrayna’dan Türkiye’ye getirilen Nuri Gökhan Bozkır, cinayete yardım ve örgüt üyeliği suçlarından 24 yıla kadar hapsi istenirken, iddianamede Serhat Ilıcak, Aydın Köstem, Fikret Emek ve Mehmet Narin de diğer sanıklar arasında yer aldı.

SUİKASTE KARŞI TEDBİR ALMIŞ
İddianamede, Hablemitoğlu’nun hayatını ve öldürülmeden önce yaşadığı sürece yer verildi. Hablemitoğlu’nun Fettullahçı Terör Örgütünü konu aldığı, bu örgütün Türkiye’de, başta kamu kurumlarında yönetimi ele geçirmeye yönelik gizli yapılanmasını anlattığı ve ölümünden sonra ilk basımı yapılan “Köstebek” isimli kitabın örgütün hedefi haline gelmesindeki en büyük etkenlerden olduğu belirtildi. Necip Hablemitoğlu’nun içinde bulunduğu durumlardan ötürü, can güvenliği endişesi taşıyarak, kendisine yönelik bombalı bir saldırı eylemi olmaması amacıyla kullandığı aracına uzaktan çalıştırma sistemi kurdurduğu belirtildi. Hablemitoğlu’nun Alman vakıflarıyla ilgili yaptığı çalışmaların da ön planda olması nedeniyle de suikastın dış güçler kaynaklı olarak değerlendirilmesi için öldürüldüğünde ayaklarına 330 cm mesafede, Türk menşeli MKE marka kovan, bu kovana 250 santim mesafede ise Alman Menşeli Luger Frontıer marka kovan bırakıldığı belirtildi.

FETÖ TEMAS KURMAK İSTEDİ
Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu, süreç hakkında bilgi sahibi olan eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’ın eşi ile Mustafa Özcan’ın görüşmek istediğini kendisine ilettiğini belirterek “ben bunun sağlıklı bir görüşme olmayacağını, ilgili kişinin kendisinin ses kaydını alıp fotoğraflatabileceğini ve bunun ileride önüne çok kötü bir şekilde çıkabileceğini söyledim. Eşim bana hak verdi. Bu konuşmamız 2002 yılının ilk 6 ayındaydı. Bu arada FETÖ ve diğer cemaatlerle ilgili eşimin kullanmış olduğu. [email protected] olan elektronik posta adresine de bilgi içerikli mailler geliyordu. Hatta bu mailler aracılığıyla o tarihlerde emekli albay olan ve daha sonra eşiyle birlikte evinde öldürüldüğünü basından okuduğum İhsan Güven ile görüşmeler yaptığını biliyorum. Eşim, İhsan Güven’in Yalova’da bulunan yazlığına 2002 yılında, yaz aylarında davet edilmişti” dedi.

Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’ın ifadesinde ise Mustafa Özcan ile İstanbul’da Samanyolu Televizyonumda katıldığı bir program sonrasında tanıştığını, Enver Altaylı ile Mustafa Özcan’ın dışarıda beklediklerini, Enver Altaylı kendisine Mustafa Özcan’ı özellikle tanıştırmak için beklediğini söyledi. Şıvgın “Enver Altaylı, Mustafa Özcan’a Necip Hablemitoğlu’nun Fetullah Gülen ile ilgili yaptığı çalışmayı söylemiş olacak ki bana “Bir doçent bununla ilgili bir çalışma yapıyor, biz bu kişi ile nasıl görüşürüz” şeklinde soru sordu. Ben de “Bu konuya karışmam, beni ilgilendirmez, konuşmak istiyorsa konuşur’ dedim. Görüşme sonrasında Necip Hablemitoğlu’nu bu konuda bilgilendirdim. Enver Altaylı benim büroda Necip Hablemitoğlu’nun yaptığı işlerle ilgili ıvır zıvır demesine rağmen Mustafa Özcan’a farklı aksettirmiş ki benden yardımcı olmamı istedi. Ben Mustafa Özcan’ı daha önce tanımadım, görmedim” ifadeleri de yer aldı.

BOZKIR KURGU İFADE VERDİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı iddianame hazırlanırken, olaya karışan şüphelilerin tespitine yönelik HTS kayıtlarının değerlendirilmesi, irtibat ağlarının çıkartılması, konum bilgilerine bakılabilmesi amacıyla olay tarihi olan 18 Aralık 2002 tarihinden 6 ay önce ve 6 ay sonrasına yönelik tüm Türkiye’nin GSM ve sabit hatlarının arama detay kayıt verilerini inceledi. İddianamede Ukrayna’dan MİT operasyonuyla getirilen eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır’ın verdiği bilgiler yer aldı. Ancak Cumhuriyet Savcısının iddianamede yaptığı değerlendirmede Bozkır’ı ifadesinde, ilgisi olmayan bazı kişileri suikaste karışmış gibi ifade etmesinin sebebinin, geçmişte kendisinin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihracında etkisi olduğunu düşündüğü, bazı silah arkadaşlarını Hablemitoğlu’nun öldürülmesi eylemine ilişkilendirmek olduğunu vurguladı. Bozkır’ın yaptığı kurgusal anlatımlar ise iddianamede çürütülerek dikkate alınmadı. Suikastın Tarkan Mumcuoğlu ve Fikret Emek birlikteliğiyle olay yerine gidilerek gerçekleştirildiğiyle tespitlere yer verildi.

SUİKAST EMRİ ENVER ALTAYLI’NIN EVİNDE VERİLDİ
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski MİT mensubu Enver Altaylı’nın şoförü Nizamettin Afşar ise suikastle ilgili en önemli bilgileri veren isim oldu. Nizamettin Afşar ifadesinde “Enver Altaylı ve Mustafa Özcan 2002 yılı içerisinde Enver Altaylı’nın evinindeki bir buluşmasında mutfakta konuşmalarına şahit oldum. Mustafa Özcan Enver Altaylı’ya ‘Necip ile ilgili konuyu Halil Şıvgın ile halledemedik, bu adam Hizmet Hareketine zarar veriyor, bu işi halletmemiz lazım’ dedi. Enver Altaylı da ‘evet hocam nasıl yardımcı olabilirim’ dedi. Enver Altaylı ‘cezaevinde bir arkadaşımız var yaklaşık onunda çıkmasına bir, bir buçuk yılı var, bana kalırsa onu bekleyelim ‘ dedi. Bunun üzerine Mustafa Özcan, ‘bir, bir buçuk yıl bekleyemeyiz bunun için çok geç olur’ dedi. Bu konuşmadan yaklaşık üç veya beş gün sonra Enver Altaylı Almanya’ya gidip döndü. Eve geldikten sonra Mustafa Özcan’ı telefonla aradı ve görüşme içeriğinde benim duyduğum kadarıyla hocam bu konuda Serhat bize yardımcı olamayacak, bilginiz olsun” dedi ve görüşmeyi sonlardı. Bu görüşmeden yaklaşık on gün sonra Enver Altaylı ikametinde kullandığı güvenli telefondan Serhat Ilıcak’ı aradı ve “Serhatcığım ben Levent Göktaş ile görüştüm, biz mutabık kaldık, siz çalışmalarınıza başlayın, bundan sonraki süreçte bir sıkıntı olursa beni ararsın’ dedi. 2002 yılı Sonbahar ya da kış başı gibi bir gün akşam Enver Altaylı beni ev telefonundan aradı, yarın sabah gel, Özel Kuvvetler Komutanlığına gideceğiz dedi. Bende yarın sabah için daha önceden dişimle yaşadığım bir sıkıntıdan dolayı, dişçiden randevu aldığımı kendisine söyledim. O da bana iyi sen git ben başımın çaresine bakarım dedi. Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndaki görüşmeye ben gitmedim” dedi. Nizamettin Afşar’ın ifadesinde belirttiği diş doktoruna gidip gitmediği ise Ankara Emniyetinin yaptığı araştırmayla doğrulandı. Nizamettin Afşar, Enver Altaylı ve Mustafa Özcan’ın birlikteliğini gösteren HTS kayıtları ve baz bilgileri de iddianameye eklendi.

TETİĞİ EMEKLİ YÜZBAŞI AHMET TARKAN MUMCUOĞLU ÇEKTİ
İddianamede tetiği olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Muhabere Arama Kurtarma Alay Komutanlığı karargahında İstihbarat Kısım Amiri olan Fikret Emek’in yardımcısı olarak yüzbaşı rütbesi ile görev yapan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’nun çektiği değerlendirildi. Suç tarihinde Kazakistan’a görevli olarak gittiğini 6 ay burada kaldığını belirten Mumcuoğlu’nun ailesiyle irtibatını messenger üzerinden ya da SMS ile sağladığını savundu. Ancak yapılan soruşturmada, Mumcuoğlu’nun savunması eşi ve diğer aile üyeleriyle irtibatları incelenerek çürütüldü. Şengül Hablemitoğlu’da Mumcuoğlu’nun tutuklanıp, fotoğraflarının medyada yer almasının ardından bu kişinin eşi ölmeden onunla görüşen kişilerden olabileceğini belirtti.

TETİKÇİ’DEN İHSAN GÜVEN İTİRAFI : EVİNE GİTTİK, ÇAY İÇTİK
Hablemitoğlu soruşturması bir karanlık suikaste daha uzandı. Kamuoyunda “Dost Tarikatı” diye bilinen oluşumun kurucusu olan, 3 Mayıs 2004’te İstanbul Tuzla’da evinde karısı Sibel Güven ile birlikte öldürülen emekli Binbaşı İhsan Güven’in cinayetine ilişkin soruşturma savcısı Zafer Ergün, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’na ifade sırasında tuzak bir soru yöneltti. Savcı Zafer Ergün Mumcuoğlu’na Hablemitoğlu ile olan yakın ilişkisi ile bilinen Güven’in öldürüldüğü İstanbul’un Tuzla İlçesine hiç gidip gitmediğini sordu. İfade sırasında sadece, İstanbul ili Tuzla ilçesine daha önceden gidip gitmediği hususu soru olarak yöneltilen Mumcuoğlu, soruya önce, İstanbul ili Tuzla İlçesine gidip gitmediğini hatırlamadığı söyledi. İfadeye devam edildiği sırada kendiliğinden araya giren Mumcuoğlu, “Fikret Emek komutanım ile İstihbarat Kısım Amiri olduğu dönemde ona ait hatırladığım kadarıyla BMW 5.20 ya da beyaz Megane marka aracı ile İstanbul Anadolu Yakasında girişte bir ilçeye gittik. Tuzla ilçesi olabilir. Burada bir evin içinde tekerlekli sandalyede gezen yaşlı bir adam ile görüştük. Yolda giderken bana nereye gittiğimizi, kimle görüşeceğimizi söylemedi, buraya uğradık. Müstakil bir eve gündüz bir vakitte ikimiz birlikte gittik. Seyahat sırasında iki kişi olduğumuzu hatırlıyorum. Ben ve Fikret Emek idik. Bu evde hatırladığım kadarıyla bu yaşlı adamın yardımında bulunan bir erkek şahıs vardı.

Ancak çok eski bir zaman olduğu için erkek olup olmadığından tam emin değilim. Anladığım kadarıyla Fikret Emek bu tekerlekli sandalyedeki kişiyi tanıyordu. Eve gitmemizden tanıdığını düşünüyorum. Evin içerisine geçip bir müddet oturduk. Ne konuşulduğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla bir çay içip kalktık. Bu kişinin ismini hatırlamıyorum. Sonrasında geri Ankara’ya döndük. Neden gittiğimizi şuanda hatırlayamıyorum. Bu kişinin tekerlekli sandalyeyle gezmesinin sebebi daha evvelden ateşli silahla belinden vurulmuş olduğunu orada yapılan konuşmalardan anladım” dedi. Bu ifade sonrası Tuzla ilçesinde meydana gelen İhsan Güven ve Sibel Güven cinayetine ilişkin soruşturma ve kovuşturma dosyaları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinden istendi. Olay yerine ilişkin yapılan tüm tespitler ise İstanbul Emniyet Müdürlüğünden soruşturma dosyasına getirildi. Yapılan incelemede Güven çiftinin öldürülmesine ilişkin olarak bir kısım İBDA/C mensubu olduğu belirtilen kişilerin yakalandığı ancak, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülen yargılamada tüm sanıkların beraat ettiği belirtildi. Bu konuda yapılacak araştırma ve incelemeler sonucunda şüphelilerce oluşturulan suç örgütünün, İhsan ve Sibel Güven’in öldürülmesi eylemini işleyip işlemedikleri yönünde ayrıca karar verileceği belirtildi.

SUİKASTI MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ SUÇ ÖRGÜTÜ İŞLEDİ
Suikast ile ilgili iddianamede yapılan değerlendirmede, Hablemitoğlu’nun öldürülmesi eyleminde Mustafa Levent Göktaş’ı, Enver Altaylı ve Aydın Köstem üzerinden olaya azmettiren kişinin Mustafa Özcan olduğu, Fetullah Gülen’in ise FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kurucusu olarak Mustafa Özcan’ın tüm eylemlerinden sorumlu olduğu belirtildi. Olay tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olmak isteyen Mustafa Levent Göktaş’ın bu görev için kendisine engel olarak gördüğü Necip Hablemitoğlu’nu aynı zamanda FETÖ/PDY ile ilgili çalışmalarından rahatsız olan Özcan ve Altaylı’nın azmettirmesi neticesinde öldürme kararı aldığı, bu kararı Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde kendisi ile birlikte hareket eden legal alandan çıkan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır ile birlikte eyleme döktüğü kaydedildi. Tetikçi Mumcuoğlu’nu Levent Göktaş’ın 17 Kasım 2002’de Kazakistan görevine gönderdiği, eylemi gerçekleştirmek için verilen talimat üzere olay tarihinden önce ülkeye geldiği ve Hablemitoğlu’nu ele geçirilemeyen 9 mm çaplı mermi atan tabanca ile başına iki el atış yaparak öldürdüğü belirtildi.

BU ÖRGÜTÜ TSK İLE İLİŞKİLİNDİRİLMESİ SÖZ KONUSU OLAMAZ
Yapılan soruşturma sonucunda, eylemi gerçekleştiren kişilerin, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde özel bir birlikte görev yapıyor olma durumunu kötüye kullanarak, elde ettikleri kamu gücü ile hukuksuz, konusu suç teşkil eden eylemler içerisinde yer alan “silahlı bir suç örgütü” halini aldıkları kaydedildi. Mustafa Levent Göktaş liderliğindeki örgütün amacının adam öldürme şeklinde eylemler icra etmek olduğunun belirtildiği iddianamede “Mustafa Levent Göktaş Silahlı Suç Örgütü” Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan şekliyle silahlı bir suç örgütüdür. Mustafa Levent Göktaş tarafından kurulan bu örgütün, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şüpheliler TSK içerisinde bulundukları görevleri kötüye kullanarak konusu suç teşkil eden eylemler içerisine girmişlerdir” denildi.

İHSAN GÜVEN VE EŞİNİN SUİKASTI
Necip Hablemitoğlu öldürüldükten sonra, onunla yakın ilişki içerisinde olan emekli Binbaşı İhsan Güven ve eşinin de benzer şekilde 2004 yılında İstanbul ili Tuzla ilçesinde öldürülmesiyle ilgili de iddianamede önemli bir tespit yapıldı. İhsan Güven suikastını da soruşturma dosyasına konu olan Mustafa Levent Göktaş örgütü tarafından işlenmiş olduğu hususunda şüphe bulunduğu belirtilerek bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatıldığı belirtildi.

KAYNAK-SABAH