SON TV

Fethullah Gülen’in Emniyet İstihbarat aşkı!

Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstihbarat Daire Başkanlığı’nı ele geçirmeye çalıştıkları gerekçesiyle çoğu dairenin eski çalışanı 36 kişi hakkında iddianame hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in istibaratla ilgili değerlendirmelerine yer verildi.

Fethullah Gülen’in Emniyet İstihbarat aşkı!

SON.TV GÜNDEM – Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstihbarat Daire Başkanlığı’nı ele geçirmeye çalıştıkları gerekçesiyle çoğu dairenin eski çalışanı 36 kişi hakkında iddianame hazırlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in istibaratla ilgili değerlendirmelerine yer verildi. Değerlendirmede, Fethullah Gülen’in haber alma ve istihbarat talimatları gözler önüne serilirken tarihte olmayan hikayeleri anlatarak mensuplarını bilgi toplamaya sevk ettiği görüldü.

İşte iddianamedeki o detay;

“Hizmet eri görevli değilse örgüt içinde kusurları araştırmamalı ama örgüt dışında her şeyi merak edip bilgi toplamalıdır.

“TECESSÜS İLE İNCELEMEK ZORUNDA”

“İnsan yaşadığı hayatı ve çevresinde meydana gelen hâdiseleri doymak bilmeyen bir tecessüsle (Tecessüs: Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma, merakını gidermeye çalışma. Örgütün özel iletişim dilinde istihbarat toplama anlamına gelmektedir) incelemek zorundadır. Bilhassa tahkik mesleğine mensup olanlar için bu kaçınılmazdır. Onlar rüyalarla değil, bizzat eşyanın kendisini kurcalamakla, tanımakla ve onların arasındaki münasebetleri kavramakla, hâdiseler hakkında neticeler elde etme peşindedirler. Hâdiselerin diliyle onların kulaklarına fısıldanan yorumlar, rüyalardan çok daha net ve çok daha fazladır. Böyle bir yorumu dinleyebilmek için de canlı-cansız çevreden haberli yaşamak şarttır.”  (M.Fethullah GÜLEN, Fasıldan Fasıla 2, 2. Baskı, Nil Yayınları, (b.t), s.75)

“Kişi daima ruhun kat ettiği dereceleri araştırmalı, kurcalamalı ve bu mevzuda tecessüs içinde bulunmalıdır ki, konumunu ve vardığı merhaleleri bilebilsin. Evet nefsin emmare (Emmare: Zorlayan, emreden) mi, levvame (Levvam: Çekiştiren, dedikodu yapan) mi, mülheme (Mülhem: İçe doğmuş, birinin içine doğmuş, esinlenmiş) mi vs. olduğu ancak tecessüsle bilinir. Tecessüsü olmayanlara bu bilgi bahşedilmez ve onlar hep kapalı yaşarlar.” (M.Fethullah GÜLEN, Fasıldan Fasıla 2, 2. Baskı, Nil Yayınları, (b.t), s.327)

“Bir insanın mahrem yanlarını ifşa etmek, hatalarını faş etmek asla doğru değildir. Böyle bir şey insan haklarına da, mevcut hukuka da, İslâm fıkhına da aykırıdır. Hata ve günahları faş etmek değil, örtmek esastır.” (M.Fethullah GÜLEN Fasıldan Fasıla 3, 2. Baskı, Nil Yayınları, İzmir 1997, s.47)

“İnsanları ele alırken zaaflarıyla birlikte ele alma lazımdır. Bu zaafları gözardı edilerek, muvakkat his ve heyecanlarla onları istihdam etmek, beklenmedik bir ânda, ümid edilmedik bir şeyle karşılaşmak demektir. Hizmetin selameti için insanlar iyi tanınmalı sonra istihdam edilmelidir.” (Kevser (Fasıldan Fasıla I), 1993, s.31-32)

HABER ALMA VE İSTİHBARAT TALİMATLARI

Örgüt lideri ayrıca günün teknolojilerini kullanarak haber alma ve istihbarat toplama konusunda da örgüt üyelerine şu talimatları iletmektedir:

Hasım cepheyi tanımak adlı parçada “(…) en önemli hususlardan biri, hiç şüphesiz karşı cephenin çok iyi bilinmesidir. Bu da, sistematik bir şekilde işleyen bir haber alma teşkilâtı ile ancak mümkün olabilir. (…) Bir yandan, hasım cepheyi, mükemmel işleyen haber alma teşkilatıyla içinden tanırken, öte, yandan da hasım cephenin aynı faaliyetleri kendi içimizde sürdürmesine müsaade edilmemeli ve imkân tanınmamalı!” (M.Fethullah GÜLEN, Fasıldan Fasıla 1, 5. Baskı,  Nil Yayınları, İzmir 1996, s.113)

Örgüt liderinin söylemine bakıldığında şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır:

Örgüt içi görevli değilse kusurlar araştırılmamalı,

Örgüt içi görevli olanlar, diğerleri hakkında fişleme yapmalı, bilgi toplamalı,

Örgüt dışı her örgüt mensubu bir istihbarat görevlisi olmalıdır.

GÜLEN’İN İSTİHBARAT TOPLAMA VE FİŞLEME MERAKI

Örgüt lideri kitaplarında seçtiği tarihsel örnekleri çoğunlukla istihbarat elde etmek için yorumlamaktadır. Bu da Gülen’in hem istihbarat toplama hem de fişleme konusundaki merakını açıklamaktadır. Gülen bazen de tarihte aslında olmamış bazı olayları kurgulayarak istihbarat almanın ne kadar önemli olduğunu kitlesine ispat etmeye çalışmaktadır.

TARİHTE BÖYLE BİR ŞEY YOK AMA…

Sözgelimi ona göre Osmanlı’nın önemli Sultanlarından Yıldırım Beyazıd iki Bizanslı kadınla evlenmiş ve bu sayede Bizans’ta olup biteni öğrenmiştir. Oysa tarihte böyle bir olay kaydedilmemektedir. Örgüt lideri toplumda çok önemli yere sahip olan Yıldırım Beyazıd’ın otoritesine dayanarak kitlesine yabancı kadınlarla evlenerek istihbarat toplamayı kabul ettirmek için olmamış bir olayı kurgulamaktadır. Şöyle der:

“İstanbul’u alarak, Efendimiz’in müjdesine nail olmak isteyen Yıldırım Beyazid, Bizans’tan aldığı Olivera ve Despota adlı iki kadın vasıtasıyla Bizans’ın içini avucunun içi gibi biliyordu.” (M.Fethullah GÜLEN, Fasıldan Fasıla 1, 5. Baskı,  Nil Yayınları, İzmir 1996, s.113)

GERÇEK KİMLİĞİNİ GİZLEME TAVSİYESİ

Örgüt lideri yine tarihsel bir olayı kurgulayarak kitlesine gerektiğinde bir başkası gibi görünerek, gerçek kimliğini gizleyerek yani takiye yaparak istihbarat toplamanın önemini şöyle anlatır:

“Bir dönemde, bir kilisede papazlık yapan Osmanlı haber alma servisi mensubu bir zatın padişaha yazdığı mektupta ‘KİLİSEDE İSTAVROZ ÇIKARTA ÇIKARTA iflahım kesildi. Müsaade etseniz de artık dönsem’ dediğini okuyoruz. Fransa’da bulunan bu zata verilen cevap, devletin devam ve bekası adına orada kalmanız uygun görülmüştür, şeklindedir.”   (M.Fethullah GÜLEN, Fasıldan Fasıla 1, 5. Baskı,  Nil Yayınları, İzmir 1996, s.113)

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Lideri GÜLEN’in ağdalı ve dolaylı anlatım tarzı ile ilgili bir örnek vererek açıklamak yerinde olacaktır:

“İnsan yaşadığı hayatı ve çevresinde meydana gelen hâdiseleri doymak bilmeyen bir tecessüsle (Tecessüs: Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma, merakını gidermeye çalışma. Örgütün özel iletişim dilinde istihbarat toplama anlamına gelmektedir) incelemek zorundadır. Bilhassa tahkik mesleğine mensup olanlar için bu kaçınılmazdır. Onlar rüyalarla değil, bizzat eşyanın kendisini kurcalamakla, tanımakla ve onların arasındaki münasebetleri kavramakla, hâdiseler hakkında neticeler elde etme peşindedirler. Hâdiselerin diliyle onların kulaklarına fısıldanan yorumlar, rüyalardan çok daha net ve çok daha fazladır. Böyle bir yorumu dinleyebilmek için de canlı-cansız çevreden haberli yaşamak şarttır.” (M.Fethullah GÜLEN, Fasıldan Fasıla 2, 2. Baskı, Nil Yayınları, (b.t), s.75)

Söz konusu anlatımda ‘tecessüs’, gerçek anlamında değil istihbarat toplama anlamında kullanılmaktadır. ‘Tahkik mesleği’ ile kastedilen, polis ve jandarma gibi soruşturmacı birimlerde yer alan FETÖ mensuplarıdır. ‘Kulağa fısıldanan yorum’ ile kastedilen, teknik dinleme yapan soruşturmacı birimlerin, taktıkları kulaklıktan hedef şahsı dinlemeleri ve onların konuşmalarından haberdar olmalarıdır. Bu metinde örgüt lideri, polis, jandarma vb. birimlerin içerisindeki örgüt mensuplarına yasadışı dinleme talimatı vermektedir. GÜLEN’in doğrudan “devlete sızdırdığımız hizmet erleri, dinleme yaparak bilgi toplayın” demek yerine bir metnin içerisinde dolaylı anlatım tarzını kullanarak aynı anlamı veren cümleleri ne kadar ustaca yerleştirdiği görülmektedir. Açıklık ya da açık görüşlülük yerine ezoterizm ve gizlilik; onun anlatım tarzının temel özelliğidir.

“Müminler için de Rasul-i Ekrem (sav)’den kalma bir va¬siyet vardır. Evet, O da ümmetine büyük bir dâva ve bir yüce gayeyi emanet ölçüsünde vasiyet etmiştir. Bu emanet, dünya ve ukba saadetinin teminatı olan İslâmî hayatın hayata hâkim olmasıdır. Bu mukaddes emaneti afâk-ı âlemde temsil vazifesi, bugün bir borç olarak bize düşmektedir. Mümin, hayatı boyunca hep bu idealle yaşayacak ve yine bu ideal uğruna sıcak denize de, soğuk denize de açılacak… Sibirya buzullarında, Güney ve Kuzey Amerika’ya kadar her yerde, güç ve hâkimiyetin ağırlığını hissettirecektir. Zira Allah (c.c), müminin, kâfirlerin hâkimiyeti altında yaşamasına razı değildir. Bir mümin, kâfirin emri altında yaşamaya razı olmuş¬sa, o İslâm’a ve imana ait herşeyi kaybetmiş demektir ve böyle birinin yaşamaya hakkı da yoktur. Zaten yaşaması da bir mezellettir, ahireti de mezellet olacaktır. Bu itibarla bir müminin, bin bir ihtimamla yaşatacağı en mukaddes duygu ve düşünce, cihana hâkim olma duygu ye düşüncesi olmalıdır.” (M.Fethullah GÜLEN, İlayı Kelimetullah veya Cihad,6. Baskı, Nil Yayınları, İzmir 1998, s.90)

“Fırsatları değerlendirip ilahiyattan bakkala varıncaya kadar dava düşüncemizi yerleştirmek gayemiz olmalıdır.” (Kevser (Fasıldan Fasıla I), 1993, s.182-83)

HER YERE YAYILMAZ, HER YERDE OLMAK KODLANMIŞ

Her yere yayılmak, her yerde olmak / İlayı Kelimetullah ile kodlanmıştır. FETÖ’nün İlayı Kelimetullah anlayışı örgüt öğretilerinin her yere ulaştırılması, her yerde temsil edilmesidir. Bu anlayış nihai hedeflere ulaşmak açısından gerekli ve güçlü olmanın ön şartı olarak görülmektedir.”