SON TV

Sanal bağımlılık

Özellikle çocukları ve gençleri esir alarak hayatlarıının kararmasına yol açan çok çeşitli bağımlılık yapıcı maddeler vardır.

Sigara, alkol, uyuşturucular, ucucu maddeler, haplar, kumar… Bağımlılık yapıcı maddeler adeta bir ailenin fertleri gibidirler ve birbirleriyle kolayca ilişki içinde olmaya adaydırlar.

Türkiye tütün kontrolü konusunda tüm dünyaya örnek gösterilen başarı sağlamıştır. Bu detayıyla anlatılması gereken bir başarı öyküsüdür.

Uçucu maddelerin okullarda kırtasiye malzemesi olarak kullanımının yasaklanması sonrasında, bu maddelere bağımlı olanların karıştığı suç oranları oldukça azalmıştır. Geriye doğru batığınızda medyaya yansıyan tinerci vakalarının son bir iki yılda azaldığını farkedersiniz.

Alkol ile mücadele konusu ülkemizde maalesef halk sağlığı alanından daha çok siyaset alanında tartışıldığı ve hatta rejim sorunu olarak algılandığı için başarılı olunamayan bir konudur.

Pek çok geri kalmış ülke bu konuda bizdsen fersah fersah İleridedir. Modern dünyada istediğiniz saatte ve zamanda alkol alamadığınız gibi, bizde olduğu tarzda pervasızca reklam yapılması da mümkün değildir. Bunu görünce aklıma bizim çocuklarımız ve gençlerimiz başkalarınınkinden daha mı az değerlidir diye sormadan edemiyorum.

Ancak bütün bu bağımlılık yapıcılardan belki daha tehlikeli olan E-bağımlılık, cyber bağımlılık, ekran bağımlılığı veya elektronik bağımlılık diye çeşitli adlarla tanımlanan bir yeni bir bağımlılık çeşidi gençleri ve cocukları, hatta büyükleri esir almakta ve çok ciddi bir sekilde gerek bedenen ve gerekse ruhsal olarak tehdit etmektedir.

Televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve onlarla alakalandirilan internet sayesinde bilgiye ulaşmak son derece hızlı olmakta, adeta her ulaşılmak istenen bilgi bir tık mesafesindeki yakınlıkta olmaktadır.

Ancak unutulmamalıdır ki bu teknolojiler ile bulaşan zararlar da bir o kadar yakın olabilmektedir.

Sanal kumar, sanal müstehcenlik ve pornografi, sanal şiddet, çocuk istismarı gibi toplumu tehdit eden pek çok kötülük akıl almaz kolaylıkta bulasabilmekte, pek çok aile birliği sarsılmakta, boşanmalar neticesinde parcalanmaktadır. Bu cihazlarin ve internetin başında saatlerce kalmak suretiyle insanların omurgalarında postur değisiklikleri , omurga bozuklukları görülmektedir. Bunların yanında çeşitli ruhsal bozukluklar ve neticesinde intiharlar olmakta, cinayetler islenmektedir. Ayrıca fast food alışkanlığı ve bunun tetiklediği obezite kalp ve damar hastalıkları ve diyabete yatkinlik gibi pek çok organik hastalığa kapı aralanmaktadir.

Bütün olumlu ve olumsuzluklarına rağmen çağın gereği olan bu cihazları ve elbetteki interneti kullanmamak mümkün değildir. Bunu düşünmek adeta bu yüzyıldan geriye ortaçağa dönmek gibi bir şeydir.

Kaldı ki 25 yaş altı nüfusumuzun 35 milyona vardığı ülkemizde neredeyse her köyde hızlı internet bağlantısının mümkün olduğunu düşünürsek ve yakın zamanda uygulamaya başlanan Fatih projesiyle her çocuğumuza ileri bilişim teknoloji ürünü olan tablet bilgisayar verecek oldugumuzu düşünürsek bilgiye ulasmanin kolayligi anlayabiliriz. Bunu anlamakla birlikte ayni zamanda tehlikenin boyutunu da hayal edebiliriz.

O halde ne yapmalıyız?

Biraz evvel sayılan cihazlar ve beraberinde internet mutfakta gerekli olan çok keskin bir bıçağa benzetilebilir.

Bu çok keskin bıçağı büyük bir titizlikle nasıl kullanacağimizi ogrenip ve de özellikle başta kendi çocuklarımız olmak üzere sorumlu olduklarımıza ogreterek hem kendimize ve hem de çevremize faydali olmasını sağlamalıyız. Bunu yaparken ne kendimize, ne de baskasına zarar vermemesini öğretmemiz ve de sağlamamız gerekmektedir
Bu tıpkı ekmek keserken elimizi kesmememizi öğrenmemiz gibi bir şeydir.

Bunun yolu ise sadece ve sadece eğitimden geçmektedir. Eğitimi yalnızca kendimiz değil tüm eğiticiler, aileler, cocuklar ve gençler hasılı herkes almalı dir. Aksi halde sadece yasaklamakla ne bilgiye ulaşabiliriz ne de cocuklarımızı koruyabiliriz.

Ancak şunu hatırlatmakta fayda vardır ki uygulama konulan tercihe bağlı filtreleme metotları çok önemli ve aynı faydalıdır. bu uygulamanın aynı zamanda cocuklarımız ve gençlerimiz acısından bakıldığında olumlu bir uygulama olduğunu belirtmek İsterim. Çünkü bu uygulama herşeyden önce zorlama olmayıp tercihe bağlı bir durum olmakla birliktefaydalı bilgiye ulaşımda hiçbir engel de olusturmamaktadir.

Bilgi ye ulasimdaki hiz yaninda bu çağdas teknolojilerin ve elbetteki internetin faydalarinin azami seviyeye cikarilmasi ve zararlı etkilerini en aza indirilmesinde tek basına bir ülkenin alacağı kararlar asla yeterli olamaz. Bu nedenle tüm ülkelerin aynı anda ve hep birlikta uygulayacakları ortak kararlara İhtiyac vardır.

Buna sadece ülkemizin değil tüm dünya çocuklarının ve genclerinin ihtiyacı vardır. Bu nedenle bundan birkaç ay önce hem who hem de unicef e benzer mahiyette ayrı ayrı mektuplar yazarak (tıpkı tütün kontrolü çerçeve sözleşmesinde olduğu gibi) uluslararası bir sözleşme hazırlayarak tüm dünya çocuklarını korumamız için adım atmamız gerektiğine inanmaktayım.

Tez elden aileler belki şu basit tedbirleri alarak tehlikeyi Büyümeden kontrol altına alabilirler: Güvenli internet programlarına geçmek (aile veya çocuk paketi) televizyonu evde ortak mekanda bulundurmak ve orada seyretmek.

Bilgisayarları da televizyon gibi herkesin ortak olarakKullandıkları mekanlarda kullanmak. Herşeyden önce bu cihazlar için ayıraılacak zamanı mümkün olduğunca kısaltmak. Verilecek kararları çocuklarla birlikte almak. İnternet kafeler konusunda daha dikkatli dvranmak.
Unutmamak gerekir ki en tehlikeli bağımlılık yapıcı madde en kolay ulaşılabilenidir. Bağımlılığın en kolay tedavisi ise hiç başlamamaktır.

YAZARIN SON YAZILARI
Sanal bağımlılık - 1 Şubat 2013