Terörist Ecevit Korsakoff olamaz

1889’da Rus fizikçi Sergei Korsakoff, beyin hasarının sebep olduğu ciddi hafıza bozukluğunu ilk defa tanımladı ve bu hastalığa da onun adı verildi. Korsakoff sendromunun en önemli belirtisi, ciddi anterograd amnezidir. Yani hastalar eski olayları hatırlayabilirken, yeni hatıralar oluşturmada problemler yaşamaktadırlar. Beyin hasarı oluşmadan önceki tüm olayları hatırlamakta, hasar sonrası hatırlayamamaktadırlar.

Korsakoff sendromunun diğer belirtisi, sürekli hayali şekilde sohbet etmedir (konfabulasyon). Bu hastalığı olan kişilere son zamanlarda oluşan bir olay sorulduğunda, basitçe “hatırlamıyorum” demek yerine hayali şeyler anlatırlar. Bunu kasıtlı olarak kandırma veya çarpıtma amacı olmadan, gerçek zannederek yaparlar.

Korsakoff sendromunun sebebi tiyamin (B1 vitamini) eksikliğidir. Tiyamin eksikliği ise kronik alkol kullanımı başta olmak üzere beslenme bozukluğu, mide-barsak sistemi tıkanması, uzun süre damar içi beslenme, açlık grevleri gibi sebeplerle ortaya çıkar.

Son ABD Büyükelçiliğine yapılan intihar eylemini gerçekleştiren Ecevit Şanlı Korsakoff sendromu teşhisiyle Ahmet Necdet Sezer tarafından affedilmiş terörist olarak biliniyor. Bu dönemde 180 kadar kişi Korsakoff tanısıyla serbest bırakılmış.

Bir mahkuma Korsakoff tanısı konduğu zaman geriye dönüşü olmayan, demansa (bunama) götüren ve devamlı bakıma muhtaç olan biri haline geldiği düşünüldüğü için bu tip suçlular hep serbest bırakılıyordu. Daha sonra Korsakoff’lu zannedilen bazı terör suçlularının dışarı çıktıklarında tekrar eski suçlara bulaştıkları görüldü. Evet, birçok vakada önemli hata yapılmıştı:

Korsakoff’un geriye dönüşümsüz, yani düzelmeyen bir rahatsızlık olduğu artık kabul edilmiyor. Vakaların yaklaşık ¼’ü önemli ölçüde düzeldiği görüldü. Mesela internete girdiğimde bir derneğin başkanı olduğunu ifade eden bir bayan Korsakoff’lu geçmişini ayrıntılarıyla anlatıyor, üstelik şimdiki durumuyla kıyaslayabiliyordu.

Cezaevindeki yandaşlarına destek olan yazılarını düzgün ifadelerle kaleme alabilmişti. Belli ki düzelmişti.
Sonra en tehlikelisi Korsakoff manipüle edilebilen bir hastalıktı. İdeolojik saplantısı olan birtakım uzmanların verdiği ön raporlarla önce ortam hazırlanıyor, daha sonra yine o görüşteki doktorların mahkumlara verdiği taktiklerle birçok sağlıklı terörist maalesef bilirkişi kurumlarınca atlanarak Korsakoff raporu alabiliyordu. Bu teröristler ise cezaevinden çıktıklarında yine teröre devam ediyorlardı.

Böyle manipüle edilebildiği için pekçok terörist Korsakoff taklidi ile bilirkişi kurumlarını doldurdu. Bazıları da yanlış değerlendirildi. Geçtiğimiz yıllarda çalıştığım müesseseye rapor almak için getirilen bir tutukluyu unutamıyorum. Daha önce terör suçlarından yargılanmış cezaevindeyken açlık grevinden dolayı Korsakoff’a yakalandığı düşünülerek serbest bırakılmıştı. Şimdi yeni bir suçtan geliyordu. Kocaeli’nde gösterici grubuyla polise saldırmış, bu şekilde derdest edilmişti. Sorduğumda tesadüfen oradan geçtiğini, yoksa o bölgede olan terör olayı ile ilgisi olmadığını kendini savunarak anlatıyordu. Görünen o ki Korsakoff’la bugünkü durumunun bir ilgisi yoktu.

Korsakoff dolayısıyla serbest bırakılan bir başka vaka ise sedyede getirilmişti. Sorulara cevap vermiyor, bilinci kapalı izlenimi veriyordu. Altına büyük ve küçük çişini kaçırdığı kötü kokudan belli oluyordu. Sanki ağır hasta görünümündeydi. Dosyayı incelediğimde banka soygunundan yakalandığı anlaşılıyordu. Bu karmaşık ve organize suçu işleyebilen hastamız hastalık yani taklidi yapıyordu.
Terörist Ecevit Şanlı kilolarca patlayıcıyı üzerine monte etmiş, usta bir şekilde büyükelçiliğin kapısına gelmiş, kargocu süsü vererek içeri girmek istemişti. Kısacası kompleks bir suçtu sözkonusu olan. Bu da teröristin Korsakkoff’unun olmadığını gösteriyordu.

Artık bilirkişi kurumları Korsakoff sendromu teşhisi koyarken çok daha dikkatli olmak zorundalar. Yoksa potansiyel suçlular aramızda dolaşacaklar ve çok canları yakmaya devam edecekler.