Araştırma Görevlileri
Araştırma Görevlisi, üniversitelerde akademisyenlikte en alt basamakta olan kişidir. Yökçüler bunlara kısaca ‘argör’ derler. Argör kısaltmasını eski reis Yusuf Ziya Özcan’dan ilk duyduğumda şaşırmıştım.
Yök öncesi tarihte bunların adı “asistan” idi. Doğramacı ne akla hizmetse ‘argör’ yaptı. Bu kesim akademisyen adayları oldum olası gündemdedirler. Son otuz yıldır daha çok tartışiılırlar. Zira, bu basamak her zaman yakınan yanda olmuştur. Üstelik hocaların tamamı bu basamaktan geçmiştir.
Argörler en çok bezdiri, moda deyişle mobing uygulanan üniversite çalışanıdırlar. Hele bir de hocaları doyumsuz ve kompleksli birileri ise yandılar demektir. Affedersiniz eşek gibi çalıştırılırlar. Çok ezilirler, mağdur edilirler. Hocanın morali bozuksa her sabah toplanıp animasyon yapmak bu genç insanların işidir. Argörler işte böyle bir ‘sınıf-ı mahsus’ tur.
Ben asistanlığımda yazdıklarımı yaşadım ve çok mağdur edildim. Hocam olan kişi genç yaşında öldü. Yıllar geçti arkasından bir kez olsun “Allah rahmet olsun” gibi, herkes için sıradan söylenen sözü söylemedim. Sonra hoca olduk, benzer cinsten hoca davranışlarına tanık oldum. Hepsine elimden geldiğince yardımcı oldum, oluyorum.
Yeni deyişle argörlük böyle bir şey. Kuşkusuz her hoca böyle değil; içledrinde çok nitelikli olanlar vardır.
Şu aylarda İTÜ’de argör eylemleri var. Basında da epey yer tutuyor. Kendi hocaları Celal Şengör’le aralarındaki tartışmayı da izliyorum. Dr. Şengör Hoca tuzu kuru bir insan. Yaşamında dert görmemiş ve bol para görmüş. Eminim asistanlığı da iyi geçmiştir. Gözü generalden başkasını görmeyen, paşalarla telefonda konuşurken ayağa kalktığını söyleyen ve sivil paşa olarak tanınan bu zatın argörleri anlaması gerçekten zor. Bu zat-ı muhterem kendinden başka herkesi aşağılar; O’na göre şair, edebiyatçı, sosyal bilimci aydın olamaz vs. Bu muhteremi çok görmemek gerekir.
Bu konuda ben de bir şeyler söylemek ve öneriler yapmak istiyorum.
Yök yasasına göre argörler mevsimlik tarım işçileri gibidirler. Görev süreleri her yıl yenilenir. Bunun anlamı şu, “Ne kadar kulluk, o kadar süre”. Sakatlık buradan başlıyor. Zamanında bu yaklaşıma çok karşı çıktık. Esas sorun buradadır.
İkinci olgu, argörlerin, doktoralarını bitirdikten sonra işilerine son verilmesidir. Bütün bezdirilere her türden göğüs gererek muzaffer kahraman gibi bilim doktoru olmuş kişilerin işine son veriliyor. Bunların çoğu çoluk çocuk sahibi orta yaş kişiler. Türkiye gelişmiş Batı ülkeleri değil ki, işine son verilen, gitsin kolayca iş bulsun. Açıkçası bunların çoğu işisiz kalır. Her üniversite gerçeği bildiği halde, “iyi olsa üniversitesi alır” der ve almaz. En ücra üniversiteye başvursa bile almazlar. İçlerinde kullukta sınav geçmiş olanlar eski yerlerine alınabilirler.
Türkiye gerçeği böyledir. Aksini söyleyen varsa beri gelsin. Şimdi durum böyle olduğu için, argör tezini hazırlasa bile, işime son verilecek diye, sınava girmiyor ve süresini uzattıkça uzatıyor. Bundan hoca da memnun. Zira, alışılmış kul her zaman yenisinden iyidir. Yök diyor ki, sekiz yıl içinde doktorasını vermeyenlerin işlerine son verilsin. Bu süre bence de doğrudur. Yüksek lisans sonrası doktora süresi 4-6 yıldır. Bu da doğru. Bu sürede yapamayanların kadrodan ayrılmaları gerekir.
Yapılması gereken nedir? Kadrolu argörlerin doktora sonrası işlerine son verilmemelidir. Yök tarafından, doktora yaptıkları üniversite dışında üç üniversite gösterilmeli ve üç ay içinde orada göreve başlamaları istenmelidir. Böyle olursa, o argör erkenden doktora verecek, işsiz kalmayacak ve ayrıca, yeni üniversiteler genç öğr. görevlisi ya da yardımcı doçent kazanmış olacaktır. O üniversiteye yeni zihniyet aşiılanacaktır.
İTÜ argörleri için, hocaları Şengör’ün dediği gibi, “çekip gitsinler yerlerine başkaları gelsin” demek kolaydır. YÖK bu durumda olanlar için önerimi yapmalıdır. Kadrosuz, öğrenci statüsüyle doktora yapanlar, sonucu daha baştan bildikleri için iş aramayı kendilerinin yapması doğaldır.
İTÜ’lü argörlere sözüm, İTÜ diye ısrarcı olmamaları ve ülkenin her tarafı bizim demeleridir. İTÜ hocalarına (doğrusu bütün hocalara) düşen görev de, iki yıl gelişmekte olan bir üniversitede gönüllü hizmet etmektir.
Yeni yök taslağına buradaki önerime benzer bir madde konmalı ve argör unvanının “asistan” olarak değişitirilmelidir.