SON TV

Aşkınız hastalık derecesinde mi?

Beyinde sevgi, aşk gibi duyguları ve cinsel isteği etkileyen birçok merkez ve hormonal faaliyet vardır. Aşkın kuralı ve kanunu yoktur. Aşk bulduğumuzda inanılmaz haz, enerji veren, ulaşamadığımızda da tarifsiz elemler içinde bırakan bir duygudur. Bilincinde olduğumuz hormonlar kadar, hiç farkına varmadığımız bilinçaltı etkenler de aşık olmamızda etkili olur.

Aşkınız hastalık derecesinde mi?

Reem Nöropsikiyatri Merkezi kurucusu, Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, Dr. Beyin isimli kitabında sevgi ve aşk duygularının tümüyle beyinde gerçekleştiğini belirtiyor…
Dr. Mehmet Yavuz, aşık olan kişilerin yemeden içmeden kesildiğini belirterek, “Uyku düzenleri bozulabilir, psikolojik bozukluklar kaçınılmaz olabilir” diye ekliyor…

Aşk bir hastalık mı?
“Aşık olan kişi, yemeden içmeden kesilebilir, uyku düzeni bozulabilir hatta psikolojik bozukluklar yaşayabilir. Çünkü aşk bir saplantıdır, melankoli halidir. Kişi başka kimseyi düşünemez, gözü kimseyi görmez olur” diyen Dr. Mehmet Yavuz, “Aşk mutluluğu yaşayan ya da aşk acısı çeken binlerce insan üzerinde yapılan araştırmalar; ya mutluluktan havalara uçmak ya da ölümüne keder tablosu arz etmektedir. Bazı araştırmacılar, beyinde depresyonla büyük ilişkisi olan serotonin hormonunun aşk acısı ve duygusu üzerinde de etkili olduğunu iddia etmektedirler. Bunlara göre serotonin hormonunun az salgılanması aşk acısını körüklemekte hatta dayanılmaz hale getirmektedir” diye belirtiyor.
Depresyonlu ya da depresyona eğilimli kişilerde aşk duyguları daha yoğun yaşanmakta ve ortada aşkın neden olduğu bir acı varsa, bu daha derin ve yoğun hissedilmektedir. Dolayısıyla aşık olanlarda, serotonin hormununun kan düzeyi, normal insanlara göre yüzde 40 daha düşüktür. Bu durum aşık olanların depresyona çok yatkın olduklarını göstermektedir. Hatta ‘aşk eşittir depresyon’ diyebiliriz. Bu nedenle aşktan dolayı üzüntü ve elem yaşayanlara antidepresan ilaçlar fayda verebilir. Ya da diğer bir ifade ile aşk acısı, beyinde serotonin salgısını arttıran ‘’manyetik stimülasyonla’’ (TMS) da tedavi edilebilir.

“Aşkın gözü kördür”
Dr. Yavuz, “Tıp dilinde prefrontal korteks denen ve psikoloji dünyamızı kontrol eden bölge sol alın bölgesinin hemen arkasında yer alan bir bilardo topu büyüklüğünde bir alandır. Depresif hastalarda bu bölgenin çalışması bozulur. Bu bölgede kafatasına yapılan güçlü manyetik uyarımlar ile kontrolden çıkan bu bölgenin dengesi yeniden sağlanır. Aşk hali, prefrontal korteksin dengesini bozabilir. Sadece prefrontal korteksi mi? Hayır aşk esnasında “amigdala”nın da düzeni bozulur. Beynin içinde derinlerde badem büyüklüğünde olan ve biri sağ diğeri sol beyin yarımküresinde olan amigdala korkuyu kontrol eder. Aşk esnasında çekinceye ve korkuya neden olan amigdalanın devreden çıkması kişinin her zamankinden daha fazla risk almasına neden olur. Belki de bu yüzden “Aşkın gözü kördür”.

Önceliği kendinize vermelisiniz…
Dr. Mehmet Yavuz “Aşk nedeniyle günlük yaşamı bozulan, işine evine konsantre olamayan kişiler için çözüm arama zamanı gelmiştir. Bağımlılık merkezlerinde bu tarz kişilere uygun terapiler mevcuttur. Genellikle aşırı yoğun ya da tekrarlanan aşk acılarının ardından geçmişe dair korkular çıkar. Kişinin korkularını keşfetmek, o anı ve geleceği sağlıklı yaşaması için bir zorunluluk haline gelmiş olabilir. Bunun dışında aşk hastalığına tutulanlara yapılan terapinin en önemli kısmını, kişiye kendisi ile ilgilenme görevi verilmesi oluşturur” diyor.

Kişinin takıntılı bir şekilde başka birini düşünmesinin önüne geçebilmek amacıyla dikkat dağıtılır ve bireyin hayatın merkezine tekrar kendini oturtması sağlanmaya çalışılır. Serotonin eksikliğinin daha çok üzüntüye yol açtığı da bilindiğine göre, ev ödevi olarak hobiler edinmesi, kendisine gün içinde vakit ayırması istenen kişi, önceliği spora vermelidir. Çünkü sağlık durumuna uygun olarak seçilen spor aktivitelerinin serotinini arttırdığı bilinmektedir. Bunun dışında, aşkı bir hastalık olarak ele almak istersek bugün modern bir yaklaşımla, kafatasına yapılan güçlü manyuetik uyarımlar (TMS) sayesinde, kontrolden çıkan bölgenin dengesini yeniden sağlayabiliriz.