SON TV

Doğu Perinçek, Aydınlıkçılar ve Casuslar

Doğu Perinçek ve örgütü 1970’li yıllarda “Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi” adında illegal bir terörist örgüt kurmuşlardı. Gizlice Şafak isimli kışkırtıcı yayını basıyor ve dağıtıyorlardı. Bu Maocu Terör Örgütü’nün bir İngiliz istihbaratçının evinde yakalandığı bilgisini “Tanık” olarak ifade verdiğim, Ergenekon davasına bakan 13 Ağır Ceza Mahkemesinde belirtmiş, bu konuda yazılı bilgiler de sunmuştum. Mahkemenin bu konuyu araştırması AYDINLIKÇILAR arasında panik yaratmış. Beni yalancılıkla suçlayan yayınlar yapıyorlar. Maocu geçinen grup, laf kalabalığı ve yalanlarla konuyu saptırıp kapatmaya çalışıyor.

YALANLAMALARA CEVAP
Okuyucularımıza “son.tv” ile bu konuyu teferruatlı bir şekilde anlatan bir dizi film hazırladık. Beğeneceğinizi umuyoruz.

Daha önce eski MİT Mensubu Necdet Küçüktaşkıner’in TBMM Susurluk Komisyonunda anlattıklarını yayınlamıştık. Filmi seyretmeye başlamadan önce bir kez daha onun anlatımıyla bu konuya göz atalım.
.

.
Tarih 17.03.1997, yer TBMM Susurluk Komisyonu. Eski MİT görevlisi Necdet Küçüktaşkıner, ülkemizde yürütülen gizli faaliyetler ve milli güvenliğimiz konusunda çok önemli bilgiler vermeye çalışıyor. Ancak sözü sık sık bazı komisyon üyelerince ve özellikle de Yaşar Topçu tarafından kesiliyor.

İZİN VERİN ANLATAYIM
“Sayın Başkanım, ikinci plan diye buyurduğunuz hususlar, benim komisyonun dinlemesini istediğim hususlardır. Türkiye’de oynanan bir oyunu açıklamak için esas itibariyle ben buradayım. Ben, bu Komisyonu çok değerli, Meclisten çıkmış bir komisyon olarak kabul ettiğim için başımdan geçen canlı bir provokasyonu anlatmak istiyorum; bunu ben yaşadım, benimle beraber devlet yaşadı…

Aydınlık gazetesinde koca bir manşet attılar. Benim yazıhanemin, evimin resimleri, şahsımın, yandan önden çekilmiş filan hedef olarak bizi ortaya attılar. Hakkımızdaki bibliyografik bilgiler doğru, hepsi doğru; ana adı, baba adı, MİT’e hangi tarihte girmiş çıkmış, hangi görevde bulunmuş, tayini nereye olmuş, hangi devrede terfi etmiş bunların hepsi doğru. Ancak, altına, işte her şeye bir çamur atıyorlar. O tarihlerde, bu örgütü bir sol örgüt olarak biliyorduk, kafamızda bir İngiliz istifamı belirdi. Biz, o tarihlerde, bir İngiliz’i yakaladık, sorgulayamadık…
.

.
ÖRGÜTÜN BAŞI ÇOBAN MI?
Ben İstanbul’da Ferit İlsever’in şifreli defterini çözünce, zaten, bütün İstanbul örgütü çıktı. İstanbul örgütünün şeması vardı şifreli defterde. Ondan sonra, operasyon, Ankara’ya atladı, Doğu Perinçek, burada, bir çiftlik evinde çoban kıyafetinde yakalandı. 120 sayfa kendi el yazısıyla ifadesi vardır. Ferit İlsever’in 60 sayfa kendi el yazısıyla ifadesi var.
Şimdi, (MİT’tekilerle) konuştuk, kendilerini aydınlattım. “Benim kanaatimi sorarsanız, bu işin içerisinde çapanoğlu var, bunlar, yabancı bir istihbarat servisiyle temas halindeler; ancak, ben, bunu tespit edemedim; siz buyurun tespit edin” dedim. Ondan sonra bu kontrgerilla yayını üzerine, MİT birtakım ciddî çalışmalar yürüttü. Bu arada, bu çalışmalar yürürken, bunların istihbarat ağına, Turan Çağlar adında bir emekli albay takıldı.

DARBECİ – AYDINLIKÇI CASUS
Turan Çağlar, emekli bir albay ve Ankara’dan İstanbul’a gelmiş, burada, Odalar Birliğinde “Özel Sektör Enformasyon Bürosu” adında bir kuruluş kuruluyor. Bu büroyu yönetiyor. Büronun ne iş yaptığı belli değil, paranın nereden geldiği belli değil, paranın nereye gittiği de belli değil.
.

.
Bu “Özel Sektör Enformasyon Bürosu, Uğur Mumcu’nun da tetkikatına uğruyor. Özellikle bunun üzerinde uğraşıyor Uğur Mumcu; araştırıyor ediyor, birtakım paralar sarf edilmiş, bu paraların nereye gittiğini ne yapıldığını tespit edemeden Uğur Mumcu çalışmalarını yarıda bırakıyor.

Bu arada Turan Çağlar, Nuri Beyle ilgili bilgileri Aydınlık’a verirken suçüstü oluyor İstanbul Fındıklı’da Set üstünde. Yanında MİT’çi Bülent Şekerkaya var, ikisini birden suçüstü yapıyorlar. Turan Çağlar alınıyor, birtakım sorgulara tabi tutuluyor ve ondan sonra her ne hikmetse serbest bırakılıyor, hakkında hiçbir tahkikat yapılmıyor. MİT’çi Bülent Şekerkaya öldü, intihar etti.

Birtakım oyunlar oluyor, burada bunun nereden geldiği bilinmiyor serbest bırakılıyor. Nuri Bey “Bu, espiyonaj yönünden kontrol edilmesi veya askeri mahkemeye verilmesi gereken bir kişidir” diyor. Talebi kabul edilmiyor. Meğer, Turan Çağlar denilen adam, bizim biyografik malumatımızı, demin arz ettiğim biyografik malumatı adamları vasıtasıyla alıyor personelden ve Aydınlık Gazetesine aktarıyor.

Aydınlık Gazetesine aktarıyor; ama, kendiliğinden aktarmıyor, CIA, Aydınlık Gazetesini destekle diye Çağlar’a emir vermiş. Aydınlık Gazetesi bunları alıyor, kullanıyor, yazıyor, çiziyor, herkese bir yakıştırma yapıyor. Hatta Turan Çağlar, Aydınlık Gazetesinin merkezinde merkez komitesinden iki üç kişiyle beraber toplantılar yapıyor. Artık, işi bu derece ihtilal öncesi yozlaştırmışlar yani.

Neticede Turan Çağlar Amerikalı bir CIA ajanıyla suçüstü yapıyorlar. Onlardan para alıyormuş 1000 dolar filan. İşte içimizdeki bir iki kişiye de para veriyormuş. Orada bilgileri çalıyor, bunları Aydınlık gazetesine aktarıyor. CIA’dan aldığı talimat muvacehesinde Aydınlık Gazetesini desteklemesi bence ilgi çekici bir olaydır, Komisyonun dikkatini çekiyorum. Netice itibariyle, adam askerî mahkemede yargılanıyor, yargılanırken de ölüyor.

Evet bu çok önemli açıklama ertesi gün gazetede şöyle veriliyordu: “18.02.1997 – Komisyon dün ayrıca Hüseyin Baybaşin’in avukatı sıfatıyla çağırdığı Necdet Küçüktaşkıner’i dinledi. Küçüktaşkıner’in Baybaşin’in avukatı olmadığını söylemesi ve kendi yaşamına ilişkin konuşması. Komisyon Başkanı ve üyelerince kesildi.”
-DEVAM EDECEK-
.

.

YAZARIN SON YAZILARI
Casusluk Hikâyeleri-7 - 9 Haziran 2014
Casusluk hikayeleri-6 - 12 Mayıs 2014
Casusluk hikayeleri-5 - 27 Nisan 2014
MİT KANUNU - 17 Nisan 2014
Casusluk hikayeleri-4 - 6 Nisan 2014
Casusluk hikayeleri-3 - 28 Mart 2014
Casusluk hikayeleri-2 - 22 Mart 2014
Casusluk hikayeleri-1 - 16 Mart 2014
TÜBİTAK - 1 Mart 2014