Üniversite Tercihleri

Sitemiz yazarlarından Prof. Dr. Mustafa Sunu, son iki yazısını üniversite kontenjanına ayırdı. Tam zamanında yapılmış zor bir çalışma. Önümüzdeki günlerde binlerce öğrencimiz tercih yapacaklar; ömür boyu sırtlarında taşıyacakları meslekleri belirleyecekler.

Ömrünü üniversite konularına vermiş emekli öğretim üyesi olarak ben, doğrusu çok yararlandım. Ben de görüşlerimi yazmak istiyorum. Türkiye insanıyla, doğasıyla değişiyor. Değişim haliyle mesleklere de yansıyor. Değişme burada daha çok. Bence en zor değişen insanlar ve zihniyetleri. Değişmemekle övünenler bile var.

18-20 yaş aralığındaki gençlerimizi ilgilendiriyor bu yazılar. Ben de kendilerine Sunu Hoca’nın yazısından yararlanarak bazı şeyler söylemek istiyorum. Bazı meslekler çaptan düşmüş durumda.

Örneğin Su Ürünleri Mühendisliği. Benim kuşak bu mesleği çok sevmişti. Bugün öyle değil. Bunun bir nedeni serbest çalışma olanağının olmaması ve eğitim almadan da yapılabilir olmasıdır. Halktaki algı böyledir. Ziraat Fakültesi’nin bazı bölümleri de böyledir. Böyle olduğu bilindiği halde, YÖK denilen kurum, hangi ölçütleri gözetir bilmiyoruz, bu bölümleri açmayı sürdürüyor. Daha sakatı kadro veriyor. Aydın Su Ürünleri Fakültesi’nde 47 kontenjanın sadece 2’si doluyor (% 4). Bu oran Adana, Muğla için de aynı. Tokat’ta Su Ürünleri Fakültesi var, olacak iş mi? Bunların ivedilikle kapatılmaları gerekir. Binalar değerlendirilir. Öğreticileri ne olacak?

Benim önerim şudur: Şu yıllarda tercih oranları aynı olan Biyoloji bölümleri ile su ürünleri birleştirilmelidir. Son sınıfta su bölümü ayrılabilir.
Ziraat Fakültelerinin zootekni ve makine bölümleri de rağbet görmüyor. Israrla yaşatmanın anlamı var mı? Veteriner fakültelerinin sayısı çok artmıştır. Zootekni hizmetleri Vet. Hekimler tarafından görülebilir ve ayrıca, iki yıllık Hayvan Yetiştiriciliği Yüksekokulu” açılabilir. Meslekler arası çekişme de kalkar.

Biyoloji bölümleri tam düşmüş durumda. Kimya öyle, matematik can çekişiyor. Aslında üniversite demek bu bilim alanları demektir. Ne hazindir ki üniversiteyi üniversite yapacak temel bilimler yoka inmiş durumdadır. Osmanlı’da ilk üniversite açılırken bunlar vardı. Tıp gibi, mühendislik gibi, veteriner hekimlik gibi uygulamalı bilimler birer yüksekokul idi. Gelinen nokta nedir? Bunlar bir bir kapanıyor. Benzer durum yıllarca gözbebeği olan gıda mühendisliği de gözden düşmüş durumda. Bu bölümlere gerekli gereksiz mühendis sanı vermek de kurtarmıyor.
YÖK’e bu arada ciddiyet gerekiyor. Bana göre ne yaptığını bilmiyor. Baltacıoğlu’mu kim söyledi bilemiyoruz ama, Atatürk’e, “Paşam mutlakiyeti gördük, meşrutiyeti gördük, cumhuriyeti gördük biraz da ciddiyeti görelim” demiş. Ben de yök’te her şeyi gördük, biraz da ciddiyeti görsek olmaz mı? YÖK’ün işi elbet mezunlarına iş bulmak değildir, onun işi nitelikli öğretimdir. Buna rağmen dolaylı olarak toplum isteklerini gözetmek zorundadır. Biraz ciddiyet gösterseler sıkıntılı bölümleri açmaz, oralara yeni akademik kadrolar vermez. Oysa, açmaya, kadro vermeye devam ediyor. Ciddiyet dediğimiz budur.

Tercih işine gelince. Öğrenciler bu konuda iyi seçiciler. Bizim gibi yaşlılardan iyi biliyorlar. Örneğin tıp mesleğini ileride çok para kazanırım diye seçmek yanlıştır. İtibar görmek ve insana doğrudan hizmet etmek isteyenler seçmelidir.

Artık diploma çok önemli değil. Diploma artı bazı özellikler olması gerekir. İyi bir üniversitede okunmalı. Öğrenciyken sosyal yönden girişimci, uyanık ve özgüvenli yetişmek gerekir. Pısırık, zayıf, özgüvensiz diplomalıların işi zor. Kültürlü olmak gerekiyor. Bunun için çok kitap okunmalıdır. Ağzı laf yapan, bilgili ve özgüvenli insanlar özel yaşamda iş bulabilir, kendileri iş kurabilir. Bu nitelikleri taşıyanların hangi bölümü bitirdikleri önemli değildir. Farklılıkları çoğaltmak gerekir. Normal insan artık lüzumsuz insan konumuna düştü.

Büyük kent üniversiteleri yeğlenmelidir. Üniversite sokak, cadde, meydan demektir. Konferans ve panel türü toplantılar izlenmelidir. Bir yabancı dil mutlaka bilinmelidir. Öğrenci dernekleri çok önemlidir. Öğrenci mutlaka bir dernekte aktif üye olmalıdır. Bazı anne ve babalar buna karşı çıkarlar. Yanlış. Öğrenci en çok buralarda yetişir. Dernek derken yasal olarak kurulmuş fakülte/yüksekokul derneği olabilir, partilerin gençlik kolları olabilir vs. Bilgili, çevresi geniş insanlarla tanışma yolları aranmalıdır. Bunlar öğrenciye medeni cesaret, özgüven ve çevre sağlar. Ben öyle mezunlar tanıyorum ki adını söylemekten ve dertlerini anlatmaktan acizler. Böyle bir insana kim iş verir?
Farklı insan diğerine fark atar. Bölüm ve meslek o kadar önemli değil. Büyük kentlerde ve hocası çok bölümler yeğlenmelidir. Profesör Sunu Hocamın yazıları okunmalıdır. Bu iş çok önemli hale gelmiştir.


SON HABERLER

İlgili Haberler

Exit mobile version