SON TV

AK Parti ve Erdoğan

Gezi Parkı olayları tadını kaçırdı. İyice sulandı. Bir yararı oldu; on yıllık iktidar enine boyuna tartışıldı, epey ders de çıkarıldı. AKP iktidarı sanki hiçbir şey yapmamış gibi, tutaka edilmeye çalışılıyor.
Kim ne derse desin, özellikle biz sol görüşlüler için bile çok şey yapılmıştır. Böyle olduğu halde, Gezi Parkı direnişini sol görüşlüler yapmaktadır. CHP ve sol görüşlüler bu konuda maharetlidirler. Elbet bu eylemlerde hiçbir partiye ya da gruba bağlı olmayanlar vardır. Bence olayın altında derin devlet dediğimiz odakların kökleri vardır. Bu kökler güneşi ve suyu görünce filiz vermiştir. Burada iktidara, özellikle başbakana düşen, köke gelen su ve güneşin önünü kesmektir. Hükümet ve başkanı bunu gözardı etmiştir.
Demokrasiyi ve demokratlığı bu iktidar döneminde daha çok anımsadık ve öğrendik. Sol kesimin belini kıran ve akıl almaz mağdurluklar yaşatan askeri vesayeti silindir gibi ezen bu iktidar olmuştur. Şimdi siz böyle bir iktidara diktatör derseniz ayıp etmiş olursunuz. Seçimle iktidara gelme umudunu yitiren partiler ve marjinal gruplar yapay olarak bunu söylüyorlar.
On yıldır bu ülkede yakın dostum Necip Hablemidoğlu cinayeti dışında faili meçhul olmamıştır. O da bir aylık iktidarken olmuştur. Cinayetler birden kesilmiştir. Çözüm süreci başlayalı beri ölümler olmuyor. Burası güzel değil mi? Türkiye’de faili bilinmeyen cinayetlerin hemen hepsi Kürtlere ya da solculara karşı işlenmiştir.
Kürçe şarkı söylemek suçtu, Kürt’üm demek de. Şimdi bu bağlamda çok yol alındı. Diktatörlüklerde böyle özgürlük olablir mi? Nazım Hikmet’i vatandaşlığa bu parti almıştır. Ailesi kabul ederse mezarını da getiririz, dediler. Bununla Nazım’dan geçinen epeyce bilmiş, dinlenmeye çekildiler. İşsiz kaldılar. Yılmaz Güney’in filmleri de serbest bırakıldı.
Köşe yazarı Ahmet Kekeç bunları (Star, 08. 06. 13) tek tek saydı. Yasak kitap denilen olay tarih oldu. 12 Mart 1971 darbesinde ‘Seks 70’ adlı yasak yayını bulundurmaktan yargılandığımı anımsıyorum. Artık Türkiye’de her etnik grup kendini ifade edebiliyor. Bu ifadeden barış doğuyor, birlikte yaşam güçleniyor. Bunlar sosyal demokratların istediği değil miydi? Parti kapatma davaları da tarih olmadı mı?
Şunu da söylemeliyiz. Benim sol mahallemin insanları, bilhassa eğitimci örgütleri, ilkokullarda kitaplar bedava olmalıdır diyorlardı. Erdoğan iktidarı, ilkoukul değil sadece, ortaokul ve lise kitaplarını bedava vermeye başladı. Kendi açımdan söylüyorum, bu yüzden ben, her yıl 40-50 milyar (eski parayla) zarar ediyorum. Ama, yapılan doğrudur. Solun bu silahı da elinden alınmış oldu. Solcuların bir tezi de şuydu. Hükümetler benzin ve taşıt satışları artsın diye demiryollarına önem verilmiyor diyorlardı. Bu hükümet bunu da bozdu. Demiryolları M. Kemal döneminden sonra en çok bu dönemde önemsendi. Her yere hızlı tren yapılıyor. Solcuların oyunu burada da bozuldu.
Darbeci askerlere dokunulmaz, tersine onlardan hükümetler korkarlardı. Bir ere bile dokunulamazdı. Şimdi ise, askerler ve sivil uzantıları Silivri’de hesap veriyorlar. Bunlar Türkiye halkı için büyük kazanımlardır. Ben, iki askeri darbeden mağdur olmuş bir insan olarak bu gelişmeyi görmezden gelirsem şeytan çarpar. Eşimin, çocuklarımın ve ailemin her darbede ıstırap çekmesini nasıl unuturum.
Türban ve kat sayı yüzünden on binlerce gencimiz yeteneği varsa özgürce okuyabiliyor. İrtica, Cumhuriyet, laiklik, Atatürkçülük tüccarları işsiz kaldılar.
Şimdi de tutturmuşlar MİT herkesi fişleyecek. Sanki yeni bir olay. MİT ve askeri istihbarat zaten öteden beri fişliyor. Bu kadar insan darbelerde bu fişlerden ötürü çekmediler mi? Neredeyse hepimizin arkasında bir sivil polis olduğunu nasıl unuturuz. MİT’in huyu böyle. MİT ajanı olmasıyla ünlü Prof. Dr. Mahir Kaynak geçenlerde başına gelenleri yazdı (Star, 09. 06. 13). Dr. Kaynak ajanlığı deşifre olunca MİT’e geçti ve daire başkanlığına kadar yükseldi. MİT’ten emekli olunca bir üniversiteye geçmek istiyor. Selçuk Üniversitesi’ne başvuruyor. O tarihlerde öğretim üyeliğine atanmak için MİT’ten güvenlik soruşturması isteniyordu. MİT’ten “solcu ve sakıncalı” olduğuna dair rapor gelmiş. Şu hale bakın. Türkiye bugünleri yaşadı. MİT, emekli personel daire başkanına solcu ve sakıncalı demiş, atanmasını ve profesör olmasını önlemek istemiş. Rektör arkadaşı olduğu için atamasını yapmış. Başkası olsaydı asla ve kat’a yapmazdı. Bu şekilde yüzlerce solcu üniversiteli olamadı.
Eğri oturalım ama, doğru konuşalım. Yazdığım yapılanların hepsi sol görüşlülerin lehinedir.
Ulaşımda ve sağlıkta devrim niteliğinde dönüşümler yapılmıştır. Saymaya gerek yoktur. Kentleşmede müthiş ilerleme sağlanmıştır. Bunun sonuçlarını 20-30 yıl sonra göreceğiz. Zorunlu eğitim 12 yıl olmuştur. Teknolojinin de yardımıyla akıl almaz toplumsal dönüşüm vardır.
Bugüne dek bir kez bile AKP’ye oy vermedim. Bu, gerçekleri görmeme engel olamaz. Başbakanın yanlışı yok mu? Var. Ustalık coşkusuyla her şeye karışır oldu. Söylemleri biraz sert ve benim dediğim mutlak doğrudur havasındadır. Devletin üst kadrolarına atamalarda türbanlı, imam hatipli ve cemaatten olmak gibi ölçütler aranıyor. Ben % 100’ün başbakanıyım diyen bir lider böyle yapmamalıdır. Muhalefete gelince, elinde en basit konuda bile proje yok. Sadece lafla karşılık verme var. Eline fırsat geçti, güneş ve su işi yapıyor ve eylemleri destekliyor.
Gezi olaylarının birkaç ağaç işi olmadığını herkes biliyor. Bu, masumlar dışında, oyla iktidar olamayanların yıpratma oyunudur. Başbakan akıllı ise eksiklerini görme fırsatını görecektir. Görmüşe de benziyor. Dediği gibi yakında seçimler var. Bizden söylemesi.

YAZARIN SON YAZILARI
AYM-ASKER YEMEĞİ - 4 Ocak 2014
Mehmet Akif Ersoy - 25 Aralık 2013
Fişleme ve MGK - 12 Aralık 2013
MGK Kararı - 2 Aralık 2013
Yeniden Dershane - 21 Kasım 2013
YÖK 32 Yaşında - 11 Kasım 2013
Cumhuriyet - 2 Kasım 2013
Yeni Diyarbakır - 22 Ekim 2013
İslam ve Terör - 4 Ekim 2013