Sağlıklı bir ilişki için beş öneri
Öneri 2: Aynı Tarafa Geçin
Çift Terapisinde yıllarca çalışmak bana her bir çiftin farklı ve biricik olduğunu gösterdi. Her bireyin biricik olduğu gibi… O nedenle çiftleri belli kalıplarda olmaya yönlendirmedim hiç. Sadece onları neyin bir araya getirdiğini anlamaya çalıştım. İki bireyi bir araya getiren ve uzun süre bir arada kalmalarını sağlayan öyle şeyler var ki, gerçekten sağlıklı ve güçlü ilişkilerin kurulmasına sebep oluyor.
Geçen yazımda, daha güçlü bir ilişki için yapılacakları tanımlamak üzere önemli bulduğum beş öneriden birincisini sizinle paylaşmıştım: Etkili İletişimi Öğrenin!
Bugün ise, sağlıklı bir ilişki için ikinci önerimi sizinle paylaşmak istiyorum: Aynı Tarafa Geçin!
Aynı tarafa geçmek, bireyin partnerini karşısında değil yanında görmesi anlamına gelir. Böylece, karşıdakini anlamak ya da haklı bulmak kendisinin haksız olması anlamına gelmeyecektir.
“O haklıysa, ben haksızım demektir”… Bu düşünce, özellikle çift terapisinde sık sık karşılaştığımız yanlış düşüncelerdendir. Bu düşünceyi düzeltmek hem terapide hem de çiftin çatışma yaşadığı günlük yaşamında çok işine yaramaktadır. Uzlaşma için anlamak, anlamak için aynı tarafta olmak gerekir. Çünkü savaştığımız, kendimize karşı gördüğümüz birini anlamak çok zordur.
Aynı tarafta olmayı başaran çiftlerin, bunu başardıktan sonra aralarındaki bağın kat kat güçleneceğini söylemek hiç de yanlış olmayacaktır!
Karşı karşıya kalan, o kazanırsa ben kaybederim diye düşünen çiftlerin ilişkisi ciddi anlamda risk altındadır. Bir çok birey, “haklısın” demekten korktuğu için “anlıyorum” demekten de korkmakta ve partnerinden her geçen gün biraz daha uzaklaşmaktadır.
Terapide eşlerin her ikisini de desteklemek, kimin neye ulaşmak istediğini belirlemek ve her ikisinin isteklerine ulaşmalarını sağlamak için uygun ortamı inşa etmek terapistin görevidir. Bunu en iyi şekilde yapabilmek için, önce çifti birbirini suçlama kısırdöngüsünden çıkartmak gereklidir. Çünkü, birbirini anlamayı ve hedeflere ulaşmayı engelleyen temel unsur bu kısırdöngüdür.
Terapist birbirini suçlayan ve kendilerini karşı taraf olarak gören çift ile çalışmaya başladığında, öncelikle üzerinde çalışılacak sorunsal konulara değil bu engele odaklanmalıdır. Terapist ancak karşılıklı suçlamaları ve karşı taraf olmayı durdurduktan sonra çiftin arasında diyalog sağlayabilir. Daha sonra her eşin ne dediğini diğerinin anlayabileceği dile çevirir ve anlama/anlaşılmayı mümkün kılar.
Terapistin çift için yardımcı rolünü üstlenmesi ve bunu yaparken bireylerin her ikisine de müttefik olduğunu göstermesi gerekir. Terapist bunu sağladığında, çifte “çatışmaya sebep olan veya sizi kötü hissettiren bir durum olduğunda, mutlaka bir haklı bir de haksız taraf olması gerekmiyor” mesajı vermiş olur. Böylece, taraf olmamak ya da tarafsız yaklaşmak konusunda çifte model oluşturmuş olur.
Terapist bir tarafı diğerine karşı tutar ya da bu izlenimi verirse, çiftin kutuplaşmasını iyice uç noktalara çekebilir. Bu da, büyük olasılıkla terapinin çıkmaza girmesine sebep olacaktır.
Suçlanmaktan, haksız çıkmaktan korkan çiftler terapiye başladıklarında öncelikle terapistin yargılayıcı ya da suçlayıcı olup olmadığını test ederler. Daha sonra ise, terapistin herhangi birine taraf olup olmadığını anlamak isterler. Bu testlerden başarıyla geçemeyen terapist terapinin kontrolünü kaybeder ve çifti düze çıkaracak hedeflere kolay kolay ulaşamaz.
Terapist için tarafsız, yansız, yüksüz görünmek için gerçekten tarafsız, yansız, yüksüz olmak gerekir. Kendisi de bir insan olan terapistin bunu başarabilmesi için yapabileceği tek şey, terapideki konuları “kim haklı kim haksız” diye değerlendirmemektir.
YARIN – “Aynı Tarafa Geçmek” Konusu için Örnek Çift: Hülya-Uğur Çifti
.
.