Özelleştirme ütopyası
ÖZELLEŞTİRME Mİ? KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞI MI?
Bu sorunun cevabını yumurta mı civcivden, civciv mi yumurtadan çıkar sözünde aramak mümkün. Bunun sebebi; özelleştirme, geniş anlamıyla kamu sektörüne ait mal mülkiyetinin belli bir süre için özel sektöre devredilmesi olarak tanımlanabilmekte ve varlığı için mutlaka taraflardan birinin kamu diğerinin ise özel olması gerekmektedir. Kısacası, özelleştirme kavramının temelinde, kamu ve özel arasındaki işbirliğinden, belirli amaçlara hizmet etmesi için kurulan bir ortaklık söz konusudur. Bu değinilen noktanın yanı sıra, özelleştirme projelerinde, devletin tamamiyle de aradan çekilerek, alanı özel sektöre bırakması mümkün iken, Kamu-özel ortaklığında devlet ve özel hizmetlerini iki elden birlikte sunmakta ancak bu süreçte alanın özel sektöre tamamiyle devrolması söz konusu olabilmektedir.
TEDİRGİNLİK YARATMAKTA
Son yıllarda Et ve Balık Kurumu, TOKİ, DSİ, Üniversiteler, Belediyeler, THY, Demiryolları, kamu hastaneleri gibi kurum ve kuruluşların özel sektöre devri, özellikle kamunun büyük projeleri hayata geçirmesinde faydalandığı kaynakların büyük kısmını ödenen vergiler oluşturmakta ve özel sektörün verdiği hizmetlerden yararlananlar bunun bedelini ödemekle karşı karşıya olduklarından ve ekonomi adına kar edilebileceği gibi zararda edilebilmesi olanağı tedirginlik yaratmaktadır. Bunun yanında, özellikle 6248 sayılı Sağlık Bakanlığı’nca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması Hakkında yakınlarda Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanan Kanun Tasarısı, şimdiye kadar ‘salla başını al maaşını’ mentalitesinde olan çalışanlar için ise durum bir uçurumdan farksız. Kamu hastanelerinden hizmet alanlar ise şimdi halimiz ne olacak diye kara kara düşünürken buna cevaben ‘gördün, su Fransızlar’a geçtiğinden beri tek sıkıntımız olmadı, bir gün bile su kesintisi yaşamadık’ diyenlerin de sayısı az değil…
TARİHTEKİ GELİŞİME KISA BİR BAKIŞ
Özelleştirme kurumunun tarihteki gelişimine kısaca bakacak olursak; Osmanlı dönemi imtiyazlarından sonra, 1929 sonrası KİT’ler (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) yolu ile kamunun sunduğu hizmetlerdeki eksiklikleri gidermek, hizmet kalitesini artırmak ve ekonomiyi desteklemek istenmiştir ancak mevzuattaki yetersizlikler istenilen sonuçları almakta sınırlamalara sebep olmakla birlikte 1994 yılında kabul edilen 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun çerçevesinde çeşitli sektörlerde gerçekleştirilen özelleştirmelerde zorluklara rağmen başarılı sonuçlar alınmıştır.
KAMU VE ÖZEL SEKTÖR NASIL ORTAK OLUR?
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un çizdiği çerçeve içerisinde, Kamu Özel ortaklığı;
• imtiyaz sözleşmeleri,
• Yap-İşlet-Devret modeli
• Yap-İşlet
• Yap-Kirala-Devret
• İşletme Hakkının Devri
Modelleriyle gerçekleşebilmektedir.
DÜNYA’DAN ÖRNEKLER
Dünya’ya özelleştirmeyi öğreten, dünya ekonomisinin refah düzeyi en yüksek olan ülkelerinden İngiltere’ye baktığımızda, durum cesaret verici. Rekabet, verimliliği arttırmış, Kamu Kurumlarında Devlet müdahalesi azaldığından, hükümet ve işçi sendikalarının karşı karşıya gelmeleri sorunu kalkmış, ülkenin gelişmesi için ayrılacak kaynaklar sağlam hale gelmiş, kamu borcu azalmış, hisse senedi satışlarıyla sermaye piyasası güçlenmiş…’Emek veren çalışan kazansın’ zihniyeti, güvenli bir maaşım olsun ama az çalışayım diyenleri zora sokmuştur.
Yeniliklere pek açık olmayan geleneksel İtalya’ya baktığımızda ise, yapılan özelleştirme uygulamalarının genellikle kısmi, borsada hisse senedi satışları şeklinde olduğunu görüyoruz..
Türkiye’de ise özellikle enerji sektöründe gerçekleştirilen başarılı özelleştirme projelerinin yanında liman sektöründeki özelleştirmeler gibi biraz daha sıkıntılı olanlarını görüyoruz ve kentsel dönüşüm, sağlıkta dönüşüm programları dahilinde daha başka projelere de adım atılması öngörülmektedir.
Özellikle sağlık sektöründe, projelerin gerçekleştirilmesinde, müteahhitlik hizmeti, kafe, otopark vb. hizmetlerin özel sektöre verilerek, hastane hizmetlerinin ise işletilmesi Devlet tarafından sağlanması öngörülmekle birlikte, projelerin hayata geçirilmesi daha çok iş alanının açılması, daha kaliteli hizmet verilmesi, yüksek teknolojik laboratuar, tanı ve araştırma merkezleri, kalkınma anlamını taşımakla birlikte, tüm radikal değişimler gibi, geçilmesi kolay olmayan bir süreci işaret etmektedir.
Yumurta civcivden ya da civciv yumurtadan çıkmış olsa da hepimiz için hayırlara vesile olsun..
Dr. Dimitra Köknar