SON TV

Üniversitelerde rüşvet skandalı

Üniversite öğretim üyesi olmam dolayısıyla; üniversite sorunları, eğitim, öğretim gibi konularla doğal olarak ilgilenmekteyim. Tıpta Uzmanlık Sınavının (TUS Sınavı) başladığı 1987 yılından önce bazı üniversitelerin Tıp Fakültelerinde uzmanlığa kabul edilebilmek için pratisyen doktorların o günün koşullarında 5.000-10.000 Alman Markı gibi miktarlarda rüşveti bazı hocalara verdiklerini, yaşça benden ileri olan profesör büyüklerimden çeşitli ortamlarda sık sık duydum. Bunun dışında gerek şu an çalıştığım ve gerekse daha önce hizmet verdiğim üniversitelerin özellikle Özel Yetenek Sınavları ile öğrenci alan Beden Eğitimi, Müzik ve Resim gibi bölümlerine hatır gönül, siyasi yandaşlık, hemşerilik, ilgili hocadan para karşılığı özel ders almak gibi yöntemlerle liyakatsiz öğrencilerin kabul edildiğine dair farklı ortamlarda pek çok şikayete şahit oldum. İtiraf etmeliyim ki geçmişte bu tür şikayetler çok daha fazla idi.
Bu yazının konusu yukarıda bahsettiğim türden olaylar değil. Bu yıl, Temmuz ve Ağustos aylarında, YÖK’ün bir bursu ile değişim programlarından yararlanarak Ukrayna’da mühendislik bilimleri konusunda oldukça iyi olan bir üniversiteye misafir öğretim üyesi olarak gittim. Üniversitenin eğitimini, olanaklarını, ders programlarını ve işbirliği gibi konuları inceleme ve araştırma imkanım oldu. Ukrayna’ya kendi özel aracımla gittiğim için Bulgaristan, Romanya, Moldova’da belirli süreler kaldım ve daha sonra vakit bulduğumda Belarus, Rusya, Litvanya, Letonya’ya da seyahat etmem nedeniyle yaklaşık 2.5 aylık bir sürede toplam 8 ülkede Üniversite sistemini ve eğitim konularını detaylı olarak inceleme fırsatım oldu.

Eski Sovyet Cumhuriyetlerinin geçmişten gelen birtakım artılarının yanında inanılmaz derecede olumsuz yönleri de var. Bu yazımda çok önemli gördüğüm bazı konuları burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sovyetler Birliği ve diğer Doğu Bloku ülkeleri özellikle mühendislik, temel bilimler, fen bilimleri, sosyal bilimler, sanat ve spor eğitimi gibi konularda geçmişte oldukça iyi eğitim vermişler. Fakat sonraları gelişen teknolojiye ayak uyduramamış. Ziyaret etme fırsatını bulduğumuz “fakir evlerde” bile iyi kötü bir piyano ve bunu çalmasını bilen aile fertleri var. İnsanlar temiz giyimli, bakımlı, saygılı, çevreye duyarlı, tarihi yapılar ve kültürel miras korunmuş, konuşurken birbirine bağıran ve hatta ses tonunu yükselten birisine rastlamak neredeyse imkansız. Bunlar olumlu yönler.
Fakat sosyalist sistemle yönetilen ülkelerde 1990’lı yıllardan itibaren rejimin ani çöküşü, tüm devlet kurumlarını ve eğitim sistemini çökertmiş. Toplumun çok ufak bir kesimi çok çok zengin, büyük kesimi fakir. Orta sınıf neredeyse yok olmuş.

Üniversite hocalarının maaşları Türkiye’deki maaşların ½ si ila ¼ ü arasında değişiyor. Üniversitelerde derslerden geçmek için öğrencilerin , Dekan, Rektör ve Profesörlerde dahil olmak üzere hocalara rüşvet vermesi çok yaygın. Bu kadar düşük maaşlarla çalışan üniversite hocalarının 50.000 ila 100.000 ABD Doları değerinde arabalara sahip olması açıklanabilir bir durum değil. Rüşvet hayatın her alanına kanser hücreleri gibi yayılmış durumda.

Ukrayna Demokratik İnsiyatif Başkanı İrina Bekeşkina tarafından “Üniversitelerde rüşvet sorunu üzerinde yapılan araştırmada, öğrencilerin en az 1/3’inin bu yolsuzluğa dâhil olduğu anlaşılmakta. Bu araştırmada Ukrayna üniversitelerindeki yolsuzluğun ve rüşvetle sınıf geçmenin öğrencilerin de işine geldiği ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin sadece yüzde 5’i üniversitelerdeki yolsuzluk ile mücadeleye hazır ve mevcut durumdam rahatsız. Ukrayna’da bulunduğum süre içinde konuştuğum ve dürüst olduğunu düşündüğüm üniversite personeline genelde şu soruyu yönelttim: “Hasta olduğunuz zaman hastaneye gittiğinizde rüşvet vererek mezun olmuş bilgisiz doktor ve hemşirelerin eline düşmemek için nasıl bir önlem alıyorsunuz ? ” Bu soruma muhatap olan herkes, hasta olduklarında tanıdıkları doktor ve hastanelere gittiklerini ifade etti ama şu gerçeği de eklediler, bir kaza anında veya acil servise gittiklerinde cahil ve bilgisiz sağlık personelinin elinde ölüm ve sakat kalma riski çok yüksek.
Eski SSCB’den ayrılan ve şu an AB üyesi olan Litvanya, Latviya ve Estonya’da da rüşvet konusu aynen Rusya, Ukrayna gibi çalışıyor.

Moldova ve Azerbaycan Üniversitelerinin rüşvet karnesinin ise daha da kötü olduğu ifade ediliyor. Orta Asya’daki Eski Sovyet Cumhuriyetleri de aynı durumda. Her yerde rüşvet.
Türkiye’ye dönüşte 4 gün kaldığım Moldova’da tanıştığım ve Kişinev İktisat Üniversitesinin 3. Sınıfında okuyan bir Türk öğrenci, resmi dil olan Romence’sinin yetersiz olduğunu ve şu ana kadar tüm derslerden hocalara rüşvet vererek geçtiğini söyledi. Annesinin emekli öğretmen olduğunu ifade eden bu öğrenci, rüşvetle sınıf geçtiğini annesinin duyması durumunda yıkılacağını ve kendisine karşı tüm güvenini kaybedeceğini belirtti.

Romanya’da rüşvetin “daha kontrollü ve az olduğu” ifade ediliyor. Türkiye’ye dönüşümde yine birkaç gün kaldığım Bulgaristan’ın Kırcali kentinde tanıştığım ve Varna Hukuk Fakültesini bu yıl bitiren Türk asıllı bir Bulgar vatandaşı gençle bu konuyu uzun uzun tartıştım. Çok akıcı Türkçesi olan bu genç arkadaş bana, mezun olduğu üniversitede çok sayıda Türk öğrencinin “öğrenim gördüğünü” bunların büyük çoğunluğunun Bulgarca’larının çok çok yetersiz olduklarını ama bir çoğunun yüksek notlar alarak derslerini geçtiklerini söyledi. Bulgaristan’da da para üniversiteler de her kapıyı açıyor demek ki ! Aynı genç arkadaş Bulgar dilinden çok yetersiz olan bir çok Türk öğrencinin bu şekilde Tıp, Diş hekimliği ve Hemşirelik gibi sağlık bölümlerden mezun olduğunu ve bunların büyük kısmının Türkiye’de sağlık sektöründe çalıştığını ifade etti.

Niteliksiz ve bilgisiz sağlık personelinin ülkemizde Sağlık Sektöründe çalışması ve insan sağlığı ile oynaması çok ama çok üzücü ve aynı zamanda tehlikeli ve ölümcül olabilecek bir durum.

Çocuklarını Yüksek öğrenim için eski Sovyet ve Doğu Bloku ülkelerine gönderecek ve bu uğurda çok para dökecek öğrenci velilerinin bu konuda çok dikkatli olması ve YÖK’ün de bu konuda ince eleyip sık dokuması ve bu ülkelerden alınan diplomalara Denklik vermemesi gerekiyor.