SON TV

Suriye’de Rusya, İsrail ve ABD anlaşması

Suriye’de 2,5 yıldır süren savaşta, Rusya ve İran’ın siyasi, ekonomik ve askeri desteği ile Baas rejimi; hava bombardımanı, füze ve konvansiyonel silahlarla 110 bin insanı katletti.

Baas rejiminin buna rağmen ülkede kontrolü ele geçirememesi sonucunda, kimyasal silahları kullanmasıyla savaşın geldiği son noktada sürpriz bir işbirliğine sahne oluyoruz.

ABD’nin bir hafta öncesine kadar “Suriye’de rejimi değiştirmek için değil kimyasal silah kullandığı için vurma tehdidi” ciddi boyutlarda tartışılırken, Rusya’nın diplomatik atağa geçmesiyle oluşturulan formül sonucunda, Baas rejimi sürpriz bir kararla yeni bir şans yakaladı.

Baas rejimi, kimyasal silahları bir hafta içinde açıklayacak ve Kasım ayında denetçiler Suriye’ye giderek bunları nakil ve imha etmeye başlayacak. 2014 yılının ortalarına kadar Suriye’deki kimyasal silahlar ülke dışına çıkarılıp, imha edilmiş olacak.

Bazı kimyasallar Suriye’nin sahil kesimlerinde imha edilecek. Üretim ve karıştırma, doldurma ekipmanları Kasım’a kadar imha edilecek ve üretim AR-GE tesisleri tamamen sökülecek. Bu işlemlerde ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin uzmanları görev alacak.

Beşşar Esed belki de son kozunu oynuyor fakat bu oyun akılları karıştırmıyor değil.

ABD yönetimi, 2 yıldır Suriye’de Beşşar Esed sonrasında asla İslamcı bir yönetime sıcak bakmayacağının altını çizmişti.

Barack Obama son günlerde Suriye’nin bombalanması gündeme geldiğinde, “Biz rejimi yıkmak için değil, sadece kimyasal kullanılmasına karşı hamle yapacağız” derken gerçek niyetini gizlememişti.

Suriye rejimi, 30 yıldır müttefiği ve dostu Rusya’dan milyarlarca dolar tutarında aldığı füzeler, uçaklar ve konvansiyonel silahlarla birlikte edindiği kimyasal stoklarını sözde büyük düşmanı İsrail’e karşı kullanmak için elde etmişti.

Maalesef 30 yılda 7 kez. Son 24 ayda 2 kez İsrail’in Suriye topraklarını bombalamasına rağmen İsrail’e tek kurşun sıkmamıştır.

Direnişin Suriye topraklarına yayıldığı günlerde Rahmi Maluf’un, “İsrail’e bizim varlığımız sizin ve bölgenin güvenliğidir” mesajı bugün karşılığını bulmuştur.

Rusya’nın gizemli istikrarlı dostu İsrail, Arap devrimleri ile çembere alındığı bir süreçten Mısır’da Sisi darbesi, Suriye’de Rusya hamlesiyle kurtulmuş ve rahat bir nefes almıştır.

Suriye’de ABD, Rusya ve İsrail, İslamcıların iktidara gelmemesi koşulunda uzlaşarak Beşşar Esed’e hayati bir kredi verdiler fakat bu tarihi uzlaşmaya acaba İran nasıl yorum yapacak.

Beşşar’ın, Rus kontrolü ve bilgisi dahilinde, kimyasalları teslim etmesiyle Filistin direniş cephesinin kolu kanadı kırılarak, kuşa çevrilmesi, uzun, orta ve kısa vadede İran’ın Hizbullah ve Kudüs denklemini nasıl etkileyecek bunu merak ediyorum.

ABD, Rus ve İsrail işbirliği derin ve sinsi bir işbirliğine doğru ilerlerse İran’ın jeopolitik stratejisi nasıl olacak?

Suriye direniş cephesinin İsrail’i tehdit eden kimyasalları ve konvansiyonel silahları emperyalist Rusya, ABD, İngiltere ve Fransa’ya teslim.

Batı; Suriye’de İslamcılar, Müslüman Kardeşler, Nusra vesaire kimseyi istemiyor ama bugün Hizbullah ile İran’ın Beşşar’la olan stratejik dostluğuna da ne İsrail ne de ABD ses çıkarmıyor.

Bu kimyasalların teslimatı sulh ile hallolunca acaba sıra İran’a mı gelecek?

Rusya ve Çin sonuçta BMGK üyesidir. İslam paktı değildir. Sonuç olarak bölgede öncelikli olan İsrail’in güvenliğidir.