SON TV

Sağdaki eksiklik

Geçen yazımda sol görüşte gördüğüm eksiklikleri yazmıştım. Sol’un bu yüzden iktidar olamadığını, böyle giderse de olamayacağını yazmıştım.
Yazımı okuyanlar sanki sağ-muhafazakar-ülkücü görüşte olanların tam olduklarını anlamış olabilirler. Sağdakilerde bireye özgü eksiklik daha çoktur. Dayanışma vefa gibi duyguların yüksekliği belki de bu yüzdendir. Mütevazılıklarına diyecek yok.
Topluca sağ diye tanımlayacağım bu kesim insanlarda özgüven zayıftır. Alınmasınlar bu yaşa kadarki gözlemlerimi yazıyorum. Bu yüzden olsa gerek tepkici değillerdir. Dindar ya da İslamcı kesim türban ve kat sayı mağdurlukları nedeniyle kimi zaman eylem yaptılar ama, yetersizdir. Toplum, doğa, çevre konularına tepki yok gibidir. Bireysel tepki, hayır deme güçleri zayıftır. Bu yön sol kesimde güçlüdür.
Sağ kesim sinemada, sporda, sanatta, müzikte yokturlar. Yeni yeni kıpırdama başladıysa da yeterli değildir. Bilhassa ülkücülerde devlete karşı gelme alışkanlığı yoktur. Onlar kendilerini devletle bütünlemişlerdir. Bu yön solda çok kuvvetlidir.
Yazarlık ve düşünce alanında da farklı değillerdir. Ün yapmış yazar yoktur. Düşünce adamları da aynı şekildedir.
Bu kesimden ünlü bir sporcu neden çıkmaz. Müzik sanatçısı yok, heykelci yok, tiyatrocu yok, ressam yok. Varsa da benim cahilliğime verin.
Bir anımı anmak isterim. Yıllar önce ülkücü görüşten bir öğretim üyesi arkadaşımın sağ eğilimli gazetede bir demecini okudum. Gazete ismi gizlemek için “Adı bizde saklı” diye yazmıştı. Fakültemizde öğretim üyesi olduğu için ve tanış olduğundan ben kimin söylediğini anladım. Arkadaşa telefon ettim, “O gazeteciye telefon et gelsin senin sözlerini aynen ben söyleyeceğim, niye bu kadar korkuyorsun vb” sözler söyledim. Gerçekten arkadaş telefon etti, o gazeteci geldi, daha ağır sözler söyledim ve ertesi gün yazıldı. Bu arkadaş daha sonra milletvekili ve bakan oldu.
Sağ görüş cesur olmaz, devletten aşırı korkar ve bu yüzden devlet tarafından başlarına bir iş getirilmez. Özellikle ülkücü ve ortacı sağ görüş her daim devletin kaymağını yemiştir. Bu kesim kitap okumaz ya da çok az okur. Bu kesime ait ne yayınevi ne de medya kuruluşu vardır. Bilinenlerle ya da üstlerin söyledikleriyle yetinirler. “Vatan, millet, Sakarya” sözleri yeter. İtaat esastır. Solda yüreklilik, özgüven, tepkicilik, başkaldırıcılık, tepkicilik, ben de varım demecilik tamdır. Olumsuzluklarını yazdım; bireycidirler, birbirini sevmezler, kıskançtırlar, halktan kopukturlar ve öyle olduğu için de sayıları artmaz, halkın gözünde büyümezler.
Sağ kesimde kadınlar daha geridedirler. Yok gibidirler. Son yıllarda dindar-muhafazakar kanatta kadın öne çıkartılmaya çalışılıyor. Köşe yazarı, TV sunucusu, gazeteci görmeye başladık. Ancak yeterli değil. Artacaklarını umuyorum. Sanatın her kolunda yok desek yalan olmaz. Bu kesimi biraz anlıyorum. Kendileri devlet tarafından hep dışlandılar, horlandılar, Başbakan’ın deyişiyle “zenci Türk”” muamelesi gördüler. Bu etkili olabilir. Demokratikleşme başladığına göre içselleşen eziklik kalkmalı ve yaratıcılığa dönüş yapmalıdırlar.
Sağın ülkücü kesimi, bunların tamamına yakını benim gibi köy çocuklarıdır. Yüzlerinden anlaşılır. Köy çocuğunun yeni çağa uyması zordur. Uyanlar varsa, biliniz ki, o köyün beyaz Türk’ü aileden gelmiştir. Bilgi, kültür, kitap okuma, sanata ilgi zayıftır. Bunlar ayrıca devlet katında hep tutulan kayırılan oldukları için de mücadele gereği duymadılar. Gelişmemeleri de bundandır. Bir örnekle açıklayabilirim.
Benim ilk mesleğim vet. hekimliktir. Fakülteyi bitirdiğim yıllarda bitirdiğimizin ertesi günü (1968) Tarım Bakanlığında işe başlamıştık. Bu durum yıllarca böyle sürdü. Böyle olduğu için meslek hiç gelişmedi. Meslek kongresinde herkes iş bulamamaktan yakınırken, ben, “İyi ki iş bulamıyoruz. Öyle olduğu için meslek gelişti” gibi sözler söyledim. Bana saldırdılar. Dediğim doğruydu; zira bugün meslek çok gelişti. Bunu iş bulamamaya borçluyuz. Sağcıların geri kalmalarında devlete yakın durmalarının ve devlette iş bulmalarının büyük payı vardır. Mücadele insanı atak, cesur, korkusuz, özgüvenli yapar.
Sağın dindar-İslamcı-muhafazakar kesimi ülkücü sağa göre çok okuyor. Yayınevleri, TV kanalları, gazete ve dergileri soldan fazla. Eğitim düzeyleri yüksek. Bunda Gülen Hocaefendi’nin payını inkar edemeyiz. Bu kesim ilerlemeye başladı, ortaya çıkıyorlar. O yüzden genişliyorlar. Ancak, toplumsal mücadelede henüz çok cesur değiller. Cumhuriyet döneminde, daha birkaç yıl öncesine dek devlet katında yer bulmadıklarından olsa gerek çekingenlik içselleşmiştir; aşılması gerekir.
Sağ, eksik yanlarını tartışmalıdır. Gelişme başka türlü olmaz. Kıpırdama var, yetersiz.

YAZARIN SON YAZILARI
AYM-ASKER YEMEĞİ - 4 Ocak 2014
Mehmet Akif Ersoy - 25 Aralık 2013
Fişleme ve MGK - 12 Aralık 2013
MGK Kararı - 2 Aralık 2013
Yeniden Dershane - 21 Kasım 2013
YÖK 32 Yaşında - 11 Kasım 2013
Cumhuriyet - 2 Kasım 2013
Yeni Diyarbakır - 22 Ekim 2013
İslam ve Terör - 4 Ekim 2013