SON TV

Suriyeli sığınmacılarımız

Suriye savaşı, 3. yılında kimyasal silahların kullanımı ve imha edilmesi tartışmalarıyla yeni bir sürece girerken, sivil insanların trajedisi ise her geçen gün büyüyor.

Suriye’den insanlar kaçmaya devam ediyor. BM raporlarına göre günde 5 bin insan son ayda ülkesini terk etti. Ürdün ve Lübnan’da 1 milyon, Türkiye’de 700 bin, Irak ve Mısır’da 250 bin Suriyeli yaşıyor

Ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerin bir kesimi kamplarda yaşarken büyük bölümü ise evlerde yaşamaya çalışıyor.

Suriyeli sığınmacıların büyük kısmı yardıma muhtaç durumda hayatlarını sürdürmeye çalışıyor.

Günlük gıda ihtiyaçları ve sağlık ihtiyaçları mahalli sivil toplum kuruluşları tarafından dernek ve vakıflarca karşılanmaktadır.

Türkiye’de 3. yılını dolduracak olan sığınmacıların sayılarının çokluğu sivil toplum kuruluşlarının çabalarının kâfi gelmediğine şahit oluyoruz.

Son günlerde İstanbul’da bazı semtlerin parklarında yatmaya başlayan Suriyeli ailelerin sayıları her geçen gün artmakta ve medyaya konu olmaktadır. İstanbul’da yaklaşık 100 bin Suriyeli misafirin ikamet ettiği tahmin edilmektedir.

Türkiye genelinde misafir olarak yaşam mücadelesi veren Suriyeli nüfusun, aş, iş, sağlık, çocuklarının eğitim sorunu ciddi bir durum arz etmektedir.

Birçok Suriyeli Anadolu’da tarlalarda tarım işlerinde ve şehir merkezlerinde ucuz işçi pozisyonunda değerlendirilmektedir.

Suriyeli sığınmacıların sorunlarının bir komisyon tarafından ele alınması ve özellikle İl ve ilçe belediye başkanlıkları bünyesinde gıda ve sağlık sorunları çözüme kavuşturulmalıdır.

Suriyeli misafirlerin insani yaşamsal sorunları belediye birimlerince kurulacak, Suriyeli misafirler masası ve sivil toplum kuruluşları işbirliği ile çözümlenebilir.

Türkiye son 50 yılın en büyük misafir göçü ile karşı karşıya kaldı. Bosna, Irak, Kosova ve Çeçenistan’dan gelen sığınmacılarımızın sayıları 5 bin ila 30 bin arasında idi. Şu an ülkemizde 700 bin civarında misafir barındırmaktayız.

Sorunlarımızın siyasi istismar konusu edilmemesi ve insani ahlaki olan yardımlaşma duygularının ideolojik toplumsal sürtüşmeye kurban gitmemesi için bu konuya çok dikkatli bir şekilde yaklaşmak zorundayız