SON TV

Kurban yaklaşırken patlayan bombalar

Kurban bayramı yaklaşırken, dünyanın birçok ülkesinden Hac yolcuları mukaddes toprakların yolunu tutmaya başladı.

Çok farklı dillere, ırklara ve mezheplere mensup yüz binlerce Müslüman, Mekke ve Medine’ye akın ediyor.

Birlikte Arafat’a çıkacaklar, şeytan taşlayacaklar ve Kâbe’de tavaf edecekler. Af ve barış dilekleri için Hac farizalarını yerine getirecekler.

İslam coğrafyası bir kurban bayramına daha yaklaşırken, topraklarında patlayan bombalar, katliamlar ve savaşlarla sarsılmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta Kenya, Pakistan, Nijerya, Irak ve Suriye’de patlayan bombalarda yaklaşık 160 kişi hayatını kaybetti ve 300 kişi de yaralandı.

Mısır’da gözaltına alınan Müslüman Kardeşler liderlerinden Safvet Halil’in gözaltındayken hayatını kaybetmesinin ardından diğer tutukluların sağlık sorunları yaşadığı,hastaneye sevk edilmelerine engel çıkarıldığı ve çok sayıda kalp, şeker hastası tutuklunun sağlık kontrolünün yapılmasına dahi izin verilmediği öne sürülüyor.

İslam coğrafyasında yaşanan iç savaşlar, işgaller ve katliamlar son 20 yıldır kesintisiz devam ediyor.
1990’lı yıllarda Balkanlar ve Kafkasya’da yaşayan Müslüman toplumların maruz kaldığı katliam ile işgaller sona ererken, 2000’li yılların başında Orta doğu-Asya Müslümanları ağır bir imtihan yaşıyor.
Filipinler-Moro, Myanmar-Arakan, Tayland-Patani, Pakistan-Keşmir ve Afganistan’da yaşayan Müslümanlar bir yandan Budist yöneticilerin ırk ve din baskısı ile zulmüne maruz kalırken diğer yandan ise Pakistan ,Afganistan ve Irak gibi ülkelerde mezhep ve etnik çatışmanın kurbanı olmaktadırlar.

Irak, Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn, Tunus ve Suriye’de diktatör zalim ve Batılı devletlerin çıkarlarına hizmet eden yöneticilerin beceriksizliği sonucunda bu coğrafyalar bugün kan ve göz yaşına mahkûm edilmiş durumdadır.

İslam topraklarını yüzyıllardır sömüren yeraltıve yerüstü enerji kaynaklarını hedef alan Batılı ülkeler arzu ettikleri düzeni, istikrarı bir türlü sağlayamıyorlar.
Gelir dağılımı, sosyal adalet, özgürlükler, eğitim sorunu ve demokrasi dayatmaları Batılıların hayalindeki değişimi bir türlü gerçekleştiremiyor.

Tunus, Mısır ve Libya’da demokrasi ile sandığı tek çare olarak gören Batı dünyası, Mısır ve Tunus’ta sandıktan çıkan halkın iradesine silahla, tankla, darbelerle karşılık verilmesini seyretmiş ve destek vermiştir.

İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu bu koşulların müsebbibi emperyalist küresel zihniyetin sahipleri değil mi?
Arap, İslam dünyasının diktatör ve zorba liderlerinin bu yaşanan katliamlar ve kaos ortamının sorumluları değil mi?
Milyonlarca insanların hakları, hukukları,malları ve canları gasp edilirken, barış, sulh, istikrar ve adalet için çaba göstermeyenler, kaos ortamında oluşan sayıları 3-5 bini geçmeyen bir iki örgüt ismini büyük bir felaket ve tüm yaşananların tek ve gerçek sorumlusuymuş gibi göstermeleri de ayrı bir trajedidir.

BM Genel Kurullarında, İslam ülkeleri liderlerinin ABD Rusya ve Batılı ülkelere gösterdikleri barış, istikrar, tolerans ve uzlaşmacı kimlik karakterinin onda birini kendi halklarına göstermiş olmaları durumunda bu bombalar patlar mı?
Bu bombaların sesini nasıl keseceğiz..Adalet, hak, hukuk ve hürriyetin paylaşıldığı, bölüşüldüğü yerde bombaların sesini asla duymamış oluruz. Bu Kurban inşallah yeryüzünde mazlumların barışına, adaletine vesile olsun.