SON TV

NSA: Tanrıya inanır, gerisini de takip ederiz

NSA: In God we trust. The rest we monitor (Tanrıya inanır (güvenir), gerisini de takip ederiz)

İstihbarat ve istihbarata karşı koymanın hem özel hayatın hem de devletlerin çıkarlarını korumadaki önemi Amerikan ulusal güvenlik dairesinin(NSA-National Security Agency), Almanya başbakanı Merkel’in telefonlarını 3 yıldır dinlediğinin ortaya çıkmasıyla bir kez daha ispatlanmış oldu.
NSA, Hollywood filmlerinde ismini duymaya alışık olduğumuz CIA ya da FBI ‘ın yerine, adı sadece istihbaratla ilgili olanların ancak yüzeysel olarak bilgi sahibi olduğu bir teşkilat. Bu teşkilatın varlığı 1950 ‘li yıllara kadar sürekli reddedildi. NSA sorulduğunda böyle bir teşkilat yok “ No Such Agency “ diye cevap verilirdi; peki NSA ‘i bu kadar gizemli kılan neydi?

Bugün tahminlere göre NSA, ABD’ nin casusluk verilerinin 2/3 yakın bir bölümünü sağlıyor hem de burada çalışanların yerlerinden bile kalkması gerekmiyor. Tüm işleri James Bond benzeri aksiyonlarla değil, sinyal istihbaratı ile yapıyorlar. Günümüz dünyasında çok özel bölgeler hariç istihbarat ağırlıklı olarak insana dayalı(HUMINT- Human Intelligence) ve sinyal istihbaratı (SIGINT-Signals Intelligence) olarak yapılmaktadır. Sinyal istihbaratının iki ana unsuru iletişim istihbaratı (COMINT- Communication Intelligence) ve elektronik istihbarat(ELINT-Electronic Intelligence) ‘dır.
Sinyal istihbaratı, ortamdaki her türlü sinyali(GSM, faks, telefon, radar, nükleer silah yada füze, …vb.) yakalayıp tasnif ve analizini yaparak değerlendirilmesi işidir. Günümüz teknolojik imkanları sayesinde sinyal istihbaratı hem daha değerli olmuş hem daha kolaylaşmıştır. İşte ABD’ nin müttefik olsun olmasın tüm dünyayı dinleyen bu kuruluşun adı NSA ’dir.

NSA, sadece dünyayı izlemekle kalmaz Amerikan toprağı üzerindeki herkesi mahkeme emri dahi olmadan(yasadışı) takip edebilir. Kurum neredeyse ABD ve geri kalan dünyadaki tehdit olarak gördüğü kişi ve kurumların tüm iletişimini izleyip gerektiğinde kayıt altına alabilecek fiziksel kapasiteye sahiptir.

NSA, dünyada en fazla matematikçinin çalıştığı kuruluştur. Bu matematikçiler özellikle şifreleme ve şifre çözme algoritmaları üzerinde uzmandırlar. Kaç kişinin bu kuruluşta çalıştığı bilinmemekle birlikte sadece ana binanın dışında 18.000 kişilik bir park yeri olması ve kullanılan bilgisayarları soğutmak için gereken su miktarı(neredeyse bir nükleer santral kadar) bile kullanılan sistemin büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir. Bütçesi gizlidir ancak 2013 yılı için 11 milyar dolar civarında bir tahmin yapılmıştır. CIA bütçesinin ise 14 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Milli istihbarat teşkilatımızın (MİT) 2013 tahmini bütçesi ise 1 milyar Türk Lirasıdır. Türkiye ile ABD ‘nin milli gelirleri ve MİT ‘in son yıllarda bütçeden almış olduğu pay analiz edildiğinde teşkilatın pozitif transformasyonu daha net tespit edilebilir.
Peki bu kuruluş neden önemli? Kuruluş öncelikli amacını “Dünyada ABD ‘nin bilimde en ileri ülke olarak kalması” olarak açıklıyor. Tüm ABD devlet dairelerinin iletişim güvenliğinden bu kuruluş sorumlu.

Kurum ilk bakışta askeri ve diplomatik bilgilere odaklanmış olarak görülse de 1990 ‘lı yıllardan sonra SSCB ‘nin yıkılmasıyla birlikte özellikle ABD ‘li çok bilinen bazı yazılım şirketleri ile ortaklıklar kurarak sanayi casusluğu yaptığı yönünde çok ciddi iddialar ortaya atılmıştır.

Yine aynı kurum, 1990 ‘lı yılların başında Avrupalı Airbus yerine Amerikan McDonnell Douglas uçak ihalelerini kazansın diye Airbus ‘ın fiyat tekliflerini milli firmaya sızdırmakla suçlanmış, ihale rakibinden düşük fiyat veren ABD firmasında kalmıştır. Yine müttefik Alman firmalarını takip ederek rüzgar türbini teknolojisi çalmak ve müttefik Belçikalı bir firmadan ses teknolojisi çalmakla suçlanmıştır.

Günümüzde Microsoft, Google, Facebook gibi şirketlerin bu kuruluşla işbirliği yapıp yapmadığı ABD ‘de bir tartışma konusudur. Özellikle Microsoft ile olan ilişkisi derin kaygılara neden olmuştur çünkü neredeyse yeryüzündeki bilgisayarların %90 ‘ı bu şirketin işletim sistemi ve diğer ürünlerini kullanmaktadır.

Türkiye ‘de sinyal istihbaratı alanında yaşanan en büyük değişim soğuk savaş sırasında ABD tarafından kurulan ve merkezi Ankara Gölbaşı’nda bulunan GES (Genelkurmay Elektronik Sistemler) Komutanlığı ‘nın, Ocak 2012 tarihinde MİT’e devredilmesidir. GES, bölgesel olarak güçlü bir sisteme sahip olsa da küresel ölçekte yetersizliği tartışılmazdır. Ülkemizin bu alana yapacağı yatırımlar önemli olmakla birlikte bunun uzun bir süreç alacağına da dikkat çekmek isterim.

Devletin tepesindeki kişilerin telefon konuşmalarının, Oslo’da PKK ile yapılan görüşmelerin, heron uçuşları ya da PKK kamplarının bombalanması sonrası medyaya konu olan çok sayıda ses ya da görüntü kayıtları istihbarata karşı koymada ne kadar yetersiz olduğumuzu göstermektedir. “Telekom ‘u ve cep telefonu operatörlerinin çoğu yabancıların elinde olan bir ülkenin iletişim güvenliğinin sağlanması mümkün müdür?”, ” ulusal yazılım kullanmayan devlet dairelerinin güvenliği ne derece sağlanabilir?” Soruları gelecekte en çok tartışılan konular olacaktır.

Ülkemizin bulunduğu konum ve stratejik önemi hasebiyle mevcut elektronik sistemleri modernize edilene kadar öncelikle iletişim istihbaratı yapmaktan çok istihbarata karşı koyma faaliyetlerine önem vermesi gerekmektedir. Bu strateji doğrultusunda, milli noktalarda veri güvenliği tesis edilerek, özellikle üst kademe yönetici(kamu ve özel) ve bürokratların iletişim güvenlikleri öncelikle sağlanmalıdır.

[email protected]
Twitter: https://twitter.com/AkinBeyoglu

YAZARIN SON YAZILARI
Katar Gazı - 16 Aralık 2013
İran ‘ın Yükselişi - 5 Aralık 2013
Enerjik politika - 19 Kasım 2013
Kripto para birimleri - 4 Kasım 2013