SON TV

Cumhuriyet

Cumhuriyet, Gazi Mustafa Kemal’in en büyük devrimim dediği olgunun adıdır. Türkiye Cumhuriyet’inin resmen kurulduğu tarihtir. Tam 90 yıl oldu. Bir devlet tarihi için çok uzun zaman değildir.
Cumhuriyet’ten önce bu topraklarda ne vardı? Osmanlı Devleti’nin bir bölümü. Bu devlet, koca imparatorluk, 1918’de Mondros Anlaşması’yla fiilen çökmüş; içinden devletler doğmuş ve bir bölümü işgal edilmişti. İşin özü, Osmanlı yok olmuştu. Yok oluşun sonunda 1922’de resmen bitmişti.
1918’den sonra, Türklerin ezici çoğunluk olduğu Anadolu’da ve Trakya’nın bir bölümünde, işgalci devletlerden kurtulma mücadelesi başlamıştı. Bu mücadele süreci tarihte “Milli Mücadele” adıyla anılır. Bu büyük mücadelenin başında Mustafa Kemal adında bir paşa vardı. İşte o M. Kemal’in büyük ileri görüşü ve askeri bilgisi sonunda, önce 1920’de BMM, sonra 1929’da TC kuruldu. İşte biz bu yıl bu kuruluşun 90. Yılını kutladık.
Cumhuriyet yeni bir rejimdi. Bu yeni rejim, yönünü Batı’ya dönmüş rejimdi. Tıpkı bugünkü gibi, nasıl Avrupa Birliği’ne girmek için çaba gösteriyorsak, M. Kemal de o tarihte bilimin ve aydınlanmanın öncüsü Avrupa’ya benzemek istiyordu. Çok doğru kararla, Avrupa’da ne varsa o hedefti. Bugünkü hükümet nasıl yapacağı yenilikleri “paket” te topluyorsa, M. Kemal de yapacaklarını bir bir sıralıyor ve gerçekleştiriyordu. Yapılanlar devrim adıyla anılıyordu. Hukuk devrimi, kadın devrimi, harf devrimi, kılık kıyafet devrimi gibi.
Bugünkü bazı mankafalar bu devrimlerle alay ediyor, küçümsüyorlar ya da dalga geçiyorlar. O günkü koşulları, toplumsal yapıyı bir türlü algılayamıyorlar. Nasıl şimdi bazı yenilikleri algılayamayanlar var, onun gibi. Şapka devrimini tuhaf bulanlar, bunun zihinsel yapıyla olan bağlantısını kuramıyorlar. Günümüz dünyasında komik gelebilir. Hele, M. Kemal gibi aceleci bir devrimcinin hayal yapısını kavrayamayanlar için elbette zordur.
Bu büyük devrimi yapanların tamamı yıkılan Osmanlı Devleti’nin okullarında yetişmiş insanlardı. Bunlar dıştan gelmediler. Birikimlerini, görgülerini, deneyimlerini, okuyup bildiklerini dev projeyle yaşama geçirdiler ve adına “Cumhuriyet” dediler. Sonunda övündüğümüz bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdular. Emeği geçenlerin hepsi nur içinde yatsınlar. Bunlar sadece dış düşmanlarla çarpışmadılar; iç düşmanlar dediğimiz eşkiyalar, işbirlikçiler, başkaldırıcılar, mandacılar, gericiler, hırsızlarla, saraycılarla çarpıştılar. En çok da bunlar uğraştırdı. Sonunda böyle bir devletimiz oldu.
Yeni devletin dünya görüşü bazılarınca benimsenmedi. Bunları, yazar Soli Özel (Habertürk, 30. 10. 13) şöyle tarif ediyor: “Cumhuriyet kurucularının fikri çerçevesini kabul etmeyen bir ideolojik çizgiden gelenler”. Bu kesimin temsilcisi olarak da bugünkü iktidar üyelerini görüyor ve sürekli Cumhuriyet’le didişiyorlar diye de söz ediyor. Bu görüşe ben de katılıyorum. Bu çizgide olanlar öteden beri kendilerini Cumhuriyet’in mağduru görüyorlar ve karşı duruyorlar. Devrimleri havsalası almayanlar mağdur olmuşlardır. Yadırgamıyoruz. O günkü koşullarda hata da olsa buna gerek vardı. O rejim sayesinde o zihniyet on yılı aşkındır iktidardadır.
Burada sorgulanması ve yüzleşilmesi gerekenler 1950’den sonra iktidara gelenlerdir. Onlar demokrasiyi geliştiremediler ya da geciktirdiler. Kaldı ki bunun kolay olmadığını bugün bile görüyoruz. Tavı gelmeyen bir işi yapmak çok zordur. Cumhuriyet demokrasi değildir; ancak, demokrasiyi hedeflemiştir. Öyle bir hedef olmasaydı, Gazi M. Kemal, kendini padişah ilan eder ve aile devleti devam ederdi. Aynı şeyi İsmet Paşa da yapabilirdi. Kendi eliyle iktidarı DP’ye teslim etmiştir. Bundan daha büyük devrim olur mu? Bakın Ortadoğu ülkelerine hangi diktatör iktidarı seçimle bir başkasına devrediyor. İşte Suriye; kan gölüne döndü, ama, iktidar benim diyor. İşte diğer Arap ülkeleri. Cumhuriyet’i kuran zihniyet öylesine onurlu ve büyük zihniyet ki, hedefledikleri demokrasiyi getirdiler, geliştirmenin gelecek kuşakların ödevi olduğunu ifade ettiler.
Ben, son yıllarda, bilhassa başbakanın tek parti dönemini karalamasını anlamıyorum. Övgüyle söz edeceğine yergiyle söz ediyor. Varsa hatalar, elbet vardır ve olması doğaldır, bunları başa kakmanın alemi var mı? Artık bu son bulmalıdır. Nasılsa, 5. İzmir İktisat Kongresi’nde (30. 10. 13) Cumhuriyet’i övücü sözler söyledi. O Cumhuriyet olmasaydı, bugünkü gelişmiş Cumhuriyet olmayacaktı; o Cumhuriyet olmasaydı belki bugünkü ezan sesi ve camiler olmayacaktı. Cumhuriyet projesi büyük başarıdır, bizleri bugünlere getiren ve daha yıllarca sürecek başarıdır.
Ben şunu da anlamıyorum. Cumhuriyet Bayramı’nda neden Diyanet İşleri Başkanı ve diğer din görevlileri bayrama katılmazlar. Her yerde peydah olan Diyanet Başkanı ve ekibi yok oluyor. Diyanet’i kuran Cumhuriyet rejimi değil mi? Eminim ki, Diyanet Örgütü kalksın desek, en çok onlar karşı çıkar. Bu bayramı beldemde, Tavas Nikfer’de, geçirdim. Törende beldedeki bütün devlet görevlileri vardı, bir imam yoktu.
Cumhuriyet Bayramı günü bazı gazetelere göz attım. Üzülmedim desem yalan olur. İnsanlar neden bu kadar kör oluyor, dedim. Çıktığı günden beri okuduğum “Düşünmek taraf” tır gazetesinde sanki çıldırtmak için, ‘Cumhuriyet’ sözcüğü yoktu. Ayıptır. O gazeteyi çıkaranların hepsi Cumhuriyet’in yetiştirdikleridir. Kendileri beğenmeyebilir; ancak, ülkenin var oluşunun tarihini görmezlikten gelemeyiz. Bir başka, en çok satan gazete olarak tanıtan gazete de farksızdı. Cumhuriyet’i görmemek için çabalamış bir havası vardı. İslamcı kesimin gazetesi Akit, evet, Cumhuriyet’i kutlamıyordu ama, Cumhuriyet’e geniş yer vermişti. Hemen bütün köşe yazarları Cumhuriyet’ten söz etmişti. Eleştiri çoktu ama, hiç değilse Cumhuriyet diye bir olayın varlığını görüyordu. Görmezlikten gelmekten daha iyidir diye düşünüyorum. Diğer bütün gazeteler 90. Yılı hak ettiği şekilde kutladılar.
Hükümet’in Marmaray gibi bir dev gerçeği Cumhuriyet’e mal etmesi kutlanacak olaydır. İktidarı Cumhuriyet düşmanı gibi görmek isteyenleri mahçup etmiştir. Geçmiş bayramınızı kutluyor, nice 90. Yıllar diliyorum.

YAZARIN SON YAZILARI
AYM-ASKER YEMEĞİ - 4 Ocak 2014
Mehmet Akif Ersoy - 25 Aralık 2013
Fişleme ve MGK - 12 Aralık 2013
MGK Kararı - 2 Aralık 2013
Yeniden Dershane - 21 Kasım 2013
YÖK 32 Yaşında - 11 Kasım 2013
Cumhuriyet - 2 Kasım 2013
Yeni Diyarbakır - 22 Ekim 2013
İslam ve Terör - 4 Ekim 2013