Şampiyonlar Ligi ve Galatasaray
Şampiyonlar Liginde gruptan çıkmak isteyen Galatasaray için önemli bir geceydi. Kazanılması halinde Avrupa Ligi garantilenecek, Şampiyonlar Ligi için ise ufka güvenle bakılacaktı. Maalesef maç istenilen skorla bitmedi.
Meydana gelen sakatlıklar sebebiyle Muslera ve Sneijder’in oynayamayacak olması, daha Danimarka yoluna çıkılmadan olumsuz düşüncelerin ortama hakim olmasına yetmişti. Maç başladıktan kısa bir süre sonra yenilen gol de buna eklenince moral bozukluğu hat safhaya ulaştı. İlerleyen dakikalarda tecrübesiyle bu sorunu aştı ve oyuna ortak olmayı başardı. Özellikle ilk yarı her geçen saniye baskıyı arttırması ve pozisyonlar bulması, golün elbet geleceğini işaret etmekteydi.
İlk yarı yenilen gol dışında her şey çok iyi gitmekteydi. Pozisyon vardı, atak vardı, takımın isteği vardı. Ancak ikinci yarının ortalarına doğru Mancini tarafından yapılan sistem ve oyuncu değişiklikleriyle oyun kilitlendi. Oyunun hakimiyeti Galatasaray’daydı ama organize atak yapmaktan çok uzak, topu gezdiren fakat bir türlü son vuruş aşamasına getiremeyen bir takım vardı.
Maç boyu istenilen, aranan tek şey goldü. Hocanın, işleyen sisteme yanlış müdahalesi ile arananlar arasına doğru sistem de eklenmiş oldu. Üst tura çıkma adına bu kadar kritik bir maçta, oyunu tek bilinmeyenli denklemden çift bilinmeyenli denklem haline getirirsen mağlubiyet kaçınılmaz olur. Bir puanın bile değerli olduğu deplasmanda, böyle deneysel çalışmalara girmek bir nevi intihardır.
Grubun diğer maçında Juventus sahasında Real Madrid’le berabere kalarak umutlarını korumuş oldu. Bugün oynanan maçlar sonunda Galatasaray az olan avantajını yitirdi. Gelecek hafta ki maçlarda Galatasaray deplasmanda Madrid’le oynarken Juventus sahasında Kopenhang’la oynayacak. Halen oynanacak iki maç var. Çeşitli olasılık hesapları yapılabilir ama müsabakada sahada kazanılır. İşler iyi giderken gereksiz müdahalelerde bulunmak hangi aklın ürünüdür. Üst tur için umutsuz olmamak lazım. En iyisini ümit edip en kötüsüne göre plan yapılması şart, üst turu hedeflerken Aralık ayında Avrupaya veda da edilebilir. O sebeple dikkatli olmak gerek.
Gecenin diğer maçlarından da bahsedersek D grubunda Manchester City, bu sene üst tura çıkmaya ne kadar kararlı olduğunu CSKA Moskova karşısında aldığı 5-2’lik skorla gösterdi. Bayern Münih’in de deplasmanda Plzen’i yenmesiyle City ve Münih kol kola üst tura çıkmış oldular.
A grubunda ise bu gece gol sesi çıkmadı United kazanmaya gittiği San Sebastian’dan golsüz beraberlikle dönerken, Leverkusen’de Shaktar deplasmanından aynı sonuçla döndü.
C grubunda da beklenildiği gibi çok gol sesi çıkmadı. Geçen hafta deplasmanda 5-0 yendiği Anderlecht’le kendi sahasında 1-1 berabere kalan PSG liderliğini devam ettirdi. Diğer maçta ise Olympiakos, Benficayı yenip ikinci tur için avantajlı bir konuma yerleşti.
Fenerbahçe Kongresi
Haftalardır merakla beklenen Fenerbahçe Olağanüstü Seçimli Genel Kurulu geçtiğimiz haftasonu yapıldı.
Adaylar arasında kuşkusuz büyük rekabet vardı. Hatta 3 Temmuz sürecinde birbirlerine karşı olan iki tarafın karşılaşması oldu. Bir tarafta Fenerbahçe’nin yıllardır başkanlığını yapan Aziz Yıldırım diğer taraftaysa iki sene öncesinin Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar.
Taraflara bakınca bunun bir kongreden çok daha fazlası olduğu rahatça anlaşılabilmekte. Aziz Yıldırım için 3 Temmuz ve sonrasının rövanşını alma, Aydınlar içinse Aziz Yıldırım’a bir darbe daha vurarak kulübü ele geçirme planıydı.
Seçim öncesi tarafların verdiği demeçler çok sertti. Gerilim giderek tırmanmaktaydı, bir demeç biterken diğeri başlıyordu. Aziz Yıldırım kendisini hesaplaşmaya kaptırmış görünmesine rağmen seçimi kazanacağından emin bir duruş sergiledi. Aydınlar ise Fenerbahçe tarihinin en iyi yönetim listesini oluşturduğunu ve şu an için kendisinin Fenerbahçe’nin başında olması gerektiğini savunmaktaydı.
O kadar fazla beyanat olunca oyu verecek olan kongre üyelerinin tutumları daha da önem kazandı. Kongre üyeleri dik bir duruş sergileyerek ezici bir farkla Aziz Yıldırımı tekrar başkan olarak seçtiler. 3 Temmuz 2011’den beri yıpranan, yıpratılan başkanlarının ve kulüplerinin arkasında durduklarını ve Fenerbahçe’yi hiçbir gücün ele geçiremeyeceğini gösterdiler. Çünkü Fenerbahçe Türkiye dir. Sadece adını aldığı semte değil tüm Türkiye’ye mal olmuş takımdır. O sebeple Fenerbahçe halktan ya da Türkiye’den soyutlanamaz.
Aziz Yıldırım’ın tekrar başkan seçilmesinin Fenerbahçe’ye hayırlı olmasını dilerim.