Derbi ve sonrası
Geçen haftaki 3-3 biten ve birçok tartışma malzemesi çıkartan Fenerbahçe – Beşiktaş derbisinden sonra bu hafta içine de Ziraat Türkiye Kupası maçları damgasını vurdu.
Geçtiğimiz Cumartesi, Beşiktaş, Fenerbahçe’yi Kadıköy de yenmeye çok yaklaşmıştı. Öne geçtiler, yenik duruma düştüler, rakip 10 kişi kaldı tekrar öne geçtiler. Moral, motivasyon hepsi Beşiktaş’ın lehine gelişirken kendileri de 10 kişi kaldı. Hemen sonrasında bir gol yediler ve maç 3-3’lük skorla sonuçlandı. Bunların hepsi derbiye heyecan kattı ve müsabakayı adına yaraşır bir hale getirdi. Maç sonu ise, birçok kişi atılan altı golü ya da Tolga’nın muazzam kurtarışlarını konuşmaktansa hakem Cüneyt Çakır’ı konuştu.
Hakemin oyunu katlettiği yönünde söylemler vardı. Meireles ve Necip’e gösterilen kırmızı kartın ağır olduğu, diğer pozisyonlarda oyunu okuyamadığı gibi yorumlar bütün hafta konuşulacaktı ki Türkiye Kupası maçları araya girdi.
Kupa maçlarına geçmeden evvel hakem kararları hakkında benim de diyeceklerim var. Öncelikle Meireles’in pozisyonuna değineyim. Meireles rakibinin üzerine basarken ona bakmıyordu ama bu ihtiyatsız gittiği gerçeğini değiştirmemekte. Tıpkı geçen seneki Manchester United – Real Madrid maçında Nani’nin yaptığı hareket gibi Cüneyt Çakır o pozisyona da aynı kararı vermiş, Naniyi’de oyundan atmıştı. Kendi kararlarında istikrar gösterdiği ve takımlara göre muamele yapmadığı için Cüneyt Çakır’ı tebrik etmek gerekir. Sonuçta sadece gördüğünü çaldı. Biz de her zaman olduğu gibi hakeme karşı bir güvensizlik var. Yapılan en ufak hata bile günlerce eleştiriliyor. Hatada oyunun içinde olan bir şey değil mi sonuçta. Geçen ay Bundesliga’da Bayer Leverkusen-Hoffenheim maçında yan ağlardan kale içine giren topa gol kararı verildi ve o golle Leverkusen maçı 2-1 kazandı. Hoffenheim’ın itirazına karşılık Federasyon ise oyunun içinde bu tür hatalar olur diyerek itirazı red etti ve maçı tescil etti. Örnekte de görüldüğü gibi hatanın oyun içinde olabileceğini kabul etmek gerekir. Zaten oyunun içinde karar verme görevi olan kişiyi bu kadar eleştireceksek spor sayfalarında takımlara ve oyuncuya yer kalmaz.
Türkiye Kupası Sürprizleri
Derbi sonrası hafta içi Ziraat Türkiye Kupası maçları da oynandı. Kupayı alması muhtemel gözüken takımlardan sahneye ilk Galatasaray-Gaziantep Belediye karşısında çıktı.
Salı gecesi oynanan maça yedek ağırlık onbir’le çıkan Galatasaray iyi başlayıp 2-0 öne geçtiği maçı tehlikeye soktu. Önce beraberliği yakalayan Antep Belediye maçı penaltılara götürmeyi başardı. Bir sürpriz mi geliyor derken, penaltılar Galatasaray’ın üstünlüğüyle sonuçlandı. Galatasaray’ın güç bela turu geçmişti ancak asıl sürpriz Salı değil Çarşamba ve Perşembe günündeymiş.
Çarşamba günü Trabzon, deplasmanda Balıkesir’ e 3-1, Fenerbahçe ise Kadıköy’de Fethiyespor’a 2-1 yenilerek kupa defterini erken noktalamış oldu. Fethiyespor maçtan önce yapmış olduğu hareketle sadece maçı değil gönülleri de kazanmış oldu. İki takımda sahaya as kadrosundan eksiklerle çıkmıştı. Sonraki gün Beşiktaş bu hatalardan ders çıkartır, sahaya daha sağlam basan bir kadroyla çıkar diye düşünüldü ancak onlar da yapmadı. Bucaspor, eline geçen fırsatı iyi değerlendirdi ve Beşiktaş’ı 2-1 yenerek üst tura çıktı. Bucasporun attığı ikinci gol ise yetenek gerektiren şahane bir goldü.
Büyük takımlar kupaya fazla asılmadıklarını hatta angarya görmüşçesine çok zayıf kadrolarla sahaya çıktılar. Maç eksiği olan oyuncuyu oynatmak elbette iyi bir düşünce ama giden de kupa oluyor. Grup maçı olur üst turu garantilemiş olursun, o zaman böyle kadrolarla sahaya çıkabilirsin. Nasıl geçmiş yıllarda Şampiyonlar Liginde Manchester United turu garantiledikten sonra bizim takımlara karşı yaptığı gibi rotasyon yapılabilirdi. Ancak tek maçlı sistemde bu riske girmek mantıksızlıktır. Rakip alt lig takımı diye bu kadar küçük görülmemeliydi. Sonuçta maç sahada kazanılıyor. Balıkesir, Fethiye ve Buca da bunu sahada göstermiş oldular.
Şu an Kupada meydan Galatasaray’a kalmış gözüküyor. Ancak onlarında işleri hiç kolay değil. Geçtiğimiz yıl 1461 Trabzon’a elenmişlerdi. Şimdide Balıkesirle eşleştiler.
Küçük takımların sürpriz yapması onların gelişimi için daha iyi olmakta. Büyük takımların burada olmayışı hepsinin içinde bir umut olacak ve kupayı daha çok arzulamalarını sağlayacak. Sonuçta Türkiye Kupası Avrupa’ya giden en kısa yol, alt ligden bir takımın şampiyon olması halinde UEFA Avrupa Ligin’de mücadele edecek olması heyecan verici. Son 16’da yedi tane alt lig takımı var. Ellerine geçen bu şansı iyi kullanırlarsa neden olmasın.
Türkiye Kupası’nın heyacanını’da yaşadıktan sonra yeniden lig yarışına dönüyoruz. Bu hafta Galatasaray-Elağzığspor’la, Fenerbahçe-Rizespor ve Beşiktaş’ta Sivassporla oynayacak. Bir sonraki yazımda ligin 14. haftasını ve 2014 Dünya Kupası gruplarını değerlendireceğim. İyi seyirler.