SON TV

Fişleme ve MGK

Son günlerde fişleme sözcüğü çok kullanılır oldu. Bilip bilmeyen yeni bir şey sanacak.
Türkiye’de azcık okuyan, düşünen ve hele de konuşan ve bir de yazan adam varsa bilin ki devlet katında onun çok fişi vardır.
Fiş işi iktidara bağlı değildir. Fişe karşıyım diyen iktidar dönemlerinde de vardır. İktidar sa-hiplerinin ruhu bile duymaz. Nitekim, geçmişte taraftarları çok fişlendiğinden olsa gerek, fişe karşı olduğunu ilan eden AKP döneminde de fişlemeler olmuş. İktidar bu yüzden fazla üzül-memelidir.
Aslında fişli olmak çok kötü bir şey değil. İnsanlar bundan ötürü övünüyorlar. Devlet beni adam yerine koyuyor diye. Çevreniz de size öyle bakıyor. “Bunun çok fişi var” sesini bazen duyarım.
Geçenlerde bir toplantıda, bir kişiden söz ediliyordu, hatta eğitim alanında ödül de verilecekti, adamın fişi yok diye ret edildi. Cezası var mı, sürgün yemiş mi, görevden alınmış mı, hapse girmiş mi, 1402’lik olmuş mu? Bunları araştırdılar. Olmaz dediler. Oysa adam kırk yıl devlete çok büyük hizmetler yapmış. Bir de ne deseler, bu adam onlarca bakanla çalışmış. Bu da suç. Adam gibi adam, fişli olur ve ancak bir bakanla çalışabilir, demek istediler.
Sonunda ne mi oldu? Ergenekondan içerde yatan, baskıcı yönetimiyle ünlü, üniversitesini kedisinden sonra şeriatçı birine teslim eden, KKK paşasıyla konuşmuşsam ne olmuş diyen bir profesöre ödül verildi. Darbecilikten hapis yatmak katmerli fişli sayılıyor. Oysa bu zat eminim ki, kaç hocanın fişini kötü doldurmuştur.
Eğer bir insan, mahallesinde neşvünema bulmak istiyorsa, mutlaka fişlenmesi gerekir. Bir iki sürgün yemesi, en azından bir disiplin cezası alması gerekir. Bizde bütün bu işler fişlenme so-nucu olur.
Fişlenme de yetmez ödül için. Mutlaka bir grup ya da örgüt adamı olmalısın.
Fişlemeler değişik kurumlar tarafından yapılır. Başta MİT. Sonra askeri istihbarat ve emniyet istihbarat. Bunların merkezi örgütü, MGK Partisi de denilen MGK’dır. Türkiye’yi yöneten parti tam da budur. Buna bağlı yarım kuruluşlar vardır. Örneğin YÖK, üniversiteler için MGK’dır. Bugün bile dekan ve rektör atanacaklar için MGK’dan görüş alınıyor. Kimse bunu durduramaz. 1980-90’lı yıllarda unvan alırken bile fişlere bakılıyordu.
Fişlemenin kalkması için MGK denen kuruluşun kaldırılması gerekir. İnsan gelişmesinin, özgürlüğün, demokrasinin önünde en büyük engel, 1962’den beri gücü giderek artan MGK’dır.
İşin özü şu. Ben bunca yıl fişlenmeden hiç korkmadım. Doğal olarak da devletten, bir makam mevki beklemedim, öğretim üyeliği kadromu korusam yeter dedim, dedim ama onu bile zaman zaman deldirdim. Halimden memnunum. Dicle Üniversitesi’nde rektörümüz rahmetli Prof. Dr. Hasip Kurtpınar, bana bir gün, “Senin özlük dosyanı kamyonla göndereceğiz” demişti. Çok fiş var demek iştemişti sanırım.
Bir an fişlemenin kaldırıldığını düşünün. Bu işten ekmek yiyen binlerce görevli var. Onlar ne yapacak. Kartımış ve elinden fişten başka iş gelmeyen bu insanlara ne iş bulabiliriz ki! Bana kalırsa, alıştıkları işlerine devam etsinler. Böyle deyin ki erkeklik sizde kalsın, onlar bildiklerini nasıl olsa yapıyorlar. Aziz Türk devleti ve onun müesses nizamı nasıl korunacak? Bir avuç hınzır, kalbi kötü, bölücü ve yıkıcı fiş sahibi okumuş adam koca ülkeyi hıyar gibi, böler ya da yerse ne yaparız. Fişçi de fişi olan da en iyisi görevlerinde yola devam etsinler.
Üniversite hocaları her yıl fişlenirler. Çoğu bunun farkında bile değildir. Farkında olanlar muzır tiplerdir; tehlikeli olanlardır. Her yıl, öğretim üyesi için, “Öğretim elemanları için sicil raporu” doldurulur. Çok bilmiş dekan ve rektör hazretleri üç not verirler. En sonda Yök Beyi verir. Birinci not, öğretim, araştırma ve uygulama yeteneği karşılığında verilir. Bu not ayıp olmasın diye verilir. Kimsenin umurunda değildir. Hep yat, hiç okuma yine pekiyi yazılır. Diğer iki nottur esas olan. YÖK yasasındaki 4. Ve 5. maddelerdeki ilkeleri gerçekleştirmekteki tutum ve uyumu. Fişleme burada başlar.
Nedir 4. Ve 5. Madde? Atatürkçü gençlik yetiştirmek, öğrencin İran’lı bile olsa ona Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyar hale getirmek. Bölünmez vatan bütünlüğü vs. Hayatında bir tek bile Atatürk kitabı okumayan dekan ve rektörler, tutum ve uyum klarşılığı pekiyi, iyi ve orta notu verirler. Uyurgezer bütün hocalara bu not pekiyi yazılır. Örneğin benim gibilere “orta” yazılır. Utanmasalar zayıf yazacaklar ama, öyle olursa size bildirmek zorundalar, dava açılmaktan korkuyorlar. İşte fişleme budur ve üzülerek söylemeliyim ki, 12 eylül artığı bu uygulama halen devam ediyor. Demokratikleşme kolay olmuyor. Başbakan üzülmesin, alışkanlıklardan geçilmiyor.
Burada acınacak olanlar o fişleri dolduran görevlilerdir. Kuşkusuz onların bir bölümü vatan kurtarmaktan çok mutlular. Kişiye haksız yere zarar vermekten utanmıyorlar.
Son söz olarak derim ki, insanlara pranga vurmaktan başka işe yaramayan Milli Güvenlik Kurulu ivedilikle kaldırılmalıdır. Genel sekreterin sivil olması bir şey değiştirmez. Ruh ve zihniyet duruyor.
Bir anımı anlatmak isterim. 1999’da 165 arkadaş Bilim ve Ütopya Vakfı kurmak istedik. Çıkmakta olan Bilim ve Ütopya Dergisi’ni çıkaracaktı. Mahkeme Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yazmış. Genel Müdürlük de, MGK’ya yazmış ve kuruculardan sakıncalı var mı diye de sormuş. İçimizden sakıncalı olanları bulmuşlar. Fişlerde böyle yazıyor olmalı. Mahkeme vakıf kuruluşunu ret etti.
Kurucular içinde İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve yakın çevresi de vardı. Kuruculardan beş profesör MGK Genel Sekreteri’ne dert anlatmak için gittik. Giderken yağ olsun diye derginin kapağında Atatürk olanlardan demet yaptık. O sıralar Atatürk esnaflığı çok geçerliydi. Önce genel sekreter paşamız kabul etti. Sonra bizi, bu işle ilgilenen yardımcısı tüm paşaya (sanırım İlker Başbuğ’du) gönderdi. Adam ilkten, “Aranızda sakıncalılar var onları temizleyin, yeniden kurun, demez mi?” donduk kaldık. Biz de, “Onlar kimse söyleyin, temizleyelim” dedik. Kül yutmadı, kendiniz bulunuz, dedi. Atatürk kapaklı dergiler de bizi kurtarmadı. Kestirmeden anlattım. MGK böyle bir kuruluş, sevgili devletimizin işleyişi de böyle, vakıf kurucularına kadar fişliyor ve karışıyor. Başbakan ben bile olsam durum değişmez.

YAZARIN SON YAZILARI
AYM-ASKER YEMEĞİ - 4 Ocak 2014
Mehmet Akif Ersoy - 25 Aralık 2013
Fişleme ve MGK - 12 Aralık 2013
MGK Kararı - 2 Aralık 2013
Yeniden Dershane - 21 Kasım 2013
YÖK 32 Yaşında - 11 Kasım 2013
Cumhuriyet - 2 Kasım 2013
Yeni Diyarbakır - 22 Ekim 2013
İslam ve Terör - 4 Ekim 2013