SON TV

Katar Gazı

Soğuk günlerin gelmesiyle doğalgaz tüketimi artan Türkiye doğal gazın arzında bir aksaklık olması durumuna acaba ne kadar hazır?

Bunun cevabı rakamlarda yatıyor. Türkiye ‘nin 2012 yılındaki gaz tüketimi yaklaşık 46,3milyar metreküp* olup ülkelere göre arz kaynaklarının dağılımı %58 Rusya, %18 İran, %9 Cezayir, %7 Azerbaycan, %3 Nijerya ve %5 spot piyasa şeklindedir.2006 yılında Rusya ve Ukrayna arasında meydana gelen doğal gaz krizi nedeniyle Rusya ‘dan gelen gazın azalması ve İran’ın mücbir sebepleri gerekçe göstererek gaz akışını durdurması, depolama kapasitesi çok az olan Türkiye’nin gaz arzında sıkıntısı yaşamasına neden olmuştur. Ülkemizin gaz depolama kabiliyeti çok sınırlı olmakla birlikte gaz akışındaki azalmaların kısa sürede gaz kesintisine sebep olmaması büyük oranda boru hatlarının depo işlevi sayesindedir. Akış sürekliliği, sistemin sağlıklı çalışması ve “zor gün” senaryosu amacıyla doğal gazın yer altı ve/veya yer üstünde depolama tesisine ivedi olarak ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye ‘nin mevcut doğal gaz depolama kapasitesi 2,6 milyar metreküp ‘dür. Yaklaşık ortalama gaz talebi 130 milyon metreküp/gün, pik talep ise 218 milyon metreküp/gün ‘dür. Boru hattı kontratları, gaz depolama tesisleri geri üretimi ve LNG terminalleri send-out toplam kapasitesini dikkate alınarak değerlendirildiğinde pik tüketim dönemlerinde yeterli arzın boru hattına sağlanamadığı görülecektir. Bu sebeple periferde basınç kayıpları yaşanması kaçınılmazdır. Bu gaz ya da elektrik kesintisi demektir.
Bazı Avrupa ülkelerinden örnek vermek gerekirse depolanan gazın geri üretiminin günlük tüketimi karşılama oranı Avusturya ‘da %226, Çek Cumhuriyeti ‘nde %218, Almanya ‘da %183, Hollanda ‘da %132 iken Türkiye ‘de %19 ‘lar mertebesindedir. Sadece bu veriler bile ülkemizin gaz depolama konusundaki acil ihtiyacını gözler önüne sermektedir.

Anadolu Ajansı ‘nın 5 Aralık tarihli haberine göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Katar’ın başkenti Doha’da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın temasları sırasında, kış döneminde ülkenin doğalgaz ihtiyacını karşılamak üzere Katar’a doğal gaz siparişi verdiklerini ve bu anlaşmanın 350 milyon dolarlık bir rakam olduğunu açıkladı. Kısaca; doğal gaz ihtiyacının neredeyse tamamını ithal eden Türkiye, tüketimin arttığı kış aylarında arz sıkıntısı yaşamamak için Katar’dan sıvılaştırılmış doğal gaz(LNG-Liquefied Natural Gas) alacaktır.

Bu stratejik bir karardır, zira ülkemizin enerji arz kaynaklarını çeşitlendirmesi hem ticari hem de stratejik olarak gereklidir. Bununla birlikte bu gelişmenin daha önceki “Suriye Katar ‘ın gazına mı geldi?” yazısındaki gelişmelerle paralel olduğunu değerlendirebiliriz.
Kısaca hatırlatmak gerekirse dünya doğal gaz rezerv büyüklüğü olarak 3. Sırada bulunan Katar, gaz satışı yapacağı Pazar arayışı ve bu pazara ulaşmasını sağlayacak bir boru hattı projesi istemekteydi. Gelişmeler Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasında doğal olarak oluşan müttefikliğin Suriye rejiminin değişmemesi sonrası daha da perçinlenmiş olduğunu göstermektedir.

Türkiye ‘nin birincil enerji kaynaklarını kullanımının yüzdesel dağılımı %32 doğal gaz, %31 kömür, %26 petrol, %4 hidro ve %7 diğer yenilenebilir enerji kaynakları şeklindedir. Sektöre göre dağılım ise %27 sanayi, %26 konut ve hizmet sektörü, %14 ulaştırma ve %24 çevrim(elektrik üretimi) şeklindedir. Ekim 2013 itibarı ile elektrik üretiminin %41,3 ’ü doğal gaz, %29,2 ’u hidro, %24,2 ’si kömür ve %5,4’ü ise diğer kaynaklardan sağlanmaktadır.
Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi(BOTAŞ)’ın iletim şebekesi işleyiş düzenlemeleri(ŞİD) ‘ne İlişkin Esaslar ’da arzın yetersiz kaldığı günler “Zor Gün” olarak tanımlanmakta ve bu durumlarda takip edilecek prosedürler belirtilmektedir. Yukarıdaki verileri de dikkate alırsak gaz arzının her an kısıntı veya kesintiye uğrayabileceği gerçeği ile karşı karşıya olduğumuz fark edilecektir. Ayrıca, doğal gaz ile elektrik enerjisinin ne kadar ilgili olduğunu da dikkate alırsak; İlgili tüm kamu kurumları ve özel sektör temsilcilerinin kapsamlı bir “zor gün” eylem planı oluşturmasında fayda vardır. Bu prosedür yapılacak kısıntı veya kesintilerin sektörel ve/veya bölgesel ölçekte nasıl yapılacağına karar verip uygun planlamayı yapmalıdır. Daha somut ifade ile “zor gün” kavramı sanayinin durması ve elektriğin kesilme ihtimalinin yüksek olduğu gerçek anlamda sıkıntılı günlerdir.

Enerji temininde arz kaynaklarını çeşitlendiren ve nükleer enerjiye yatırım yapan Türkiye ‘nin önümüzdeki 20 yıl içerisinde dengeyi sağlayacağını ve doğal gazda Rusya ‘ya olan bağımlılığı azaltacağını söyleyebiliriz. Bu strateji uygulanırken bundan pek memnun olmayacak unsurların da devreye gireceğini ve engelleme girişimlerinde(Türkiye ‘nin boru hatlarında terminal/koridor ülke olmasının engellenmesi) bulunacaklarını öngörerek ciddi bir politika belirlemek gerektiğini akılda tutmakta fayda var. Türkiye ‘nin enerjide dışarıya bağımlı olduğu unutulmamalıdır. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, önceliğin yerli kaynaklara verilmesi, arz ve dağıtım güvenliğinin(fiziki ve istihbari) sağlanması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması ve ne olursa olsun çevrenin korunması ön planda tutulmalıdır.

Kış mevsiminin soğuk ve karanlık geçmemesi için bu hususlara aman dikkat.

*

YAZARIN SON YAZILARI
Katar Gazı - 16 Aralık 2013
İran ‘ın Yükselişi - 5 Aralık 2013
Enerjik politika - 19 Kasım 2013
Kripto para birimleri - 4 Kasım 2013