SON TV

Bosna gerçeğimizle yüzleşelim!

Bosna’nın Tuzla şehrinde geçtiğimiz hafta özelleştirmeler sebebiyle işsiz kalan kamu çalışanlarının başlattığı gösteriler sokak çatışmalarına dönüşerek, Saraybosna, Mostar, Zenitsa, Gorajde, Bihaç ve Kakani gibi Boşnakların en yoğun yaşadıkları şehirlere yayıldı. Gösterilerde Hükümet binaları göstericiler tarafından ateşe verildi.

1992-95 Bosna savaşından bu yana en ciddi toplumsal gösterilerin yaşanması kaygıyla izlenirken, gösteriye katılanların yaş ortalamasının 18-25 arasındaki gençlerden oluşması bir gerçeğin altını çizmiş oldu.

1995 Dayton Barış Anlaşması, Bosna Hersek topraklarını adeta kuşa çevirerek paramparça etti. Bosna Hersek de Boşnak, Hırvat Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti adı altında iki federal yapı, yüzde 68 nüfusa sahip Boşnaklar ile Hırvatlara ülke topraklarının yüzde 51’ini paylaştırdı. Diğer yüzde 49 ülke toprağını ise adaletsiz bir şekilde yüzde 32 nüfusa sahip Bosnalı Sırplara pay ettiler.

Siyasi yapıya gelince dünyanın en trajedik, karmaşık bir sistemini kurdular. 3 etnik yapının kendi seçtiği ve ortak dönüşümlü cumhurbaşkanlıkları, yüzlerce bakanlıklar ve milletvekilleri, binlerce yargıçlardan oluşan sürekli çatışma ve kriz potansiyelli bir sisteme mahkûm edildi.

Bosna’da yaşanan olayların aslında son 10 yıldır beklenen olaylar olduğunu her Boşnak’ın kabul ettiği acı bir gerçektir. Dayton anlaşmasında söz verilen hiçbir taahhüt yerine getirilmedi.

Bosna’da yüzbinlerce şehit aileleri, yüzbinlerce sakat, gaziler ve yakınları ile emekliler yardıma muhtaç halde yaşam savaşı veriyorlar.

Bosna’da işsizlik oranı yüzde 40’lar olarak adlandırılıyor. Bu tablo sonucunda neredeyse her iki kişiden biri işsiz olarak bulunuyor. Bunun neticesinde birçok şehirlerde gençlerin tek umudu Avrupa’ya çalışmaya gitmek olarak görülüyor.

Bosna’da siyasi partiler de maalesef halkın sosyal, maddi ve manevi hiçbir ihtiyaçlarına karşılık veremediler.

Siyasi partilerin kendi iç çekişmeleri ve beceriksizliği sonucunda ülkede işsizlik, yolsuzluk, hukuksuzluk, iktidar partisi mensuplarının partizanca tutumları, maaşların düzenli ödenememesi sonucunda 10 yıldır halkın ekonomik sorunlarla çaresizce boğuşması büyük bir öfkeye dönüşmüştür.

Bosna’da siyasi krize endeksli ekonomik ve yolsuzluk problemi bu toplumsal krizi tetiklemiştir. Provokatif eylemler muhakkak olmuştur fakat Bosna’da bugün siyasi parti liderlerinin maalesef ekonomik çıkar ve mafya ilişkilerine teslim olmaları sonucunda Bosna çok tehlikeli bir sürece doğru ilerliyor.

Boşnaklar tam 10 yıldır sabrediyorlar. Bu ufacık ülkede yaşananlar; yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırmacılık, işsizlik ve hukuksuzluğa karşı sabrın patlamasıdır.

En daha vahim olanı ise ülke ekonomisi dibe vurmaktadır.

Boşnak halkının en güvendiği ülkelerin başında gelmemize rağmen Türkiye-Bosna siyasi ve ekonomik ilişkilerin çok sağlıklı ve derin uzun vadeli plan, projeye dayalı bir ilişki kurduğumuzu maalesef söyleyemeyiz.

20 yıldır birçok hükümetler geldi, geçti. Bosna halkının geleceğine yönelik istikrarlı, uzun vadeli ne eğitim, ne kültürel ne de ekonomik ciddi bir çalışmanın temelleri atılamadı.

Türkiye olarak Bosna’ya ilgimiz dönemsel, yüzeysel ve mevsimlik ilişkinin ötesine geçemedi.

Bosna’nın bir avuç nüfusuna yönelik işadamlarımızı sübvanse edecek bir özel ekonomik hukuk oluşturamadık.

Sadece belediyelerimizin, çeşme, cami onarımı, Ramazan şenlikleri ve turistik duygusal seyahat programlarını aşamadık.

Bosna’da desteklenen parti ve liderlerinin Bosna’nın geleceğine, halkına layık bir kafa ve fikir yapısı ile hiçbir düzenleme çabaları olmadı.

Bosna halkı ve gençliği; çok ciddi kültürel maddi ve manevi travma ile karşı karşıya ve kendi tarihinden, geçmişinden uzaklaşma eğilimindedir.

Türkiye’nin Bosna masası ve bu ülkeye özel çalışacak resmi ve sivil toplum kuruluşları komisyonları kurması gerekiyor.

Bosna’ya yapılan yatırımların ülkenin geleceğine yönelik akıllı ve mantıklı yatırımlardan ziyade duygusal işlevi olmayan yatırımlar olduğunu kabul edelim ve Bosna gerçeğimizle yüzleşelim!