SON TV

Adaletin Ruhu

Hâkim ve savcıların saflara ayrıldığının iddia edildiği şu günlerde yeni kanun ve tasarıları bir kenara bırakıp hak ve hukuk mantalitesi üzerine düşünmemiz gerekiyor. Adalet, nizam ve hakkaniyetin temini her şeyin üzerinde olması gerektiğinin vurgulanması, istismarın önüne geçilmesi, gerekirse topyekûn bir reforma gidilmesi gerekiyor. Vatandaş isyanda… Bizler hak aramaya gideceğimiz tek kalenin, adalet kalesinin yıkılmak üzere olduğunu görmenin acısı ve endişesi içerisindeyiz. Artık mahkemelere, hâkim ve savcılara acaba kimden taraf diye düşünmemeliyiz. Eğer bu yaratılmış bir algıysa sorumlularına, yok gerçek ise hangi taraf olursa olsun taraflarına karşı adalet mücadelesine girişmeliyiz…

ADALETİN OLMADIĞI YERDE DEVLETTE OLMAZ, BİREY DE…

Adalet olgusunun savunman kısmında, avukat kısmında olan birey olarak demek isterim ki günümüz siyasi arenası içerisine çekilmek istenilen hukuk nizamı ve görevlilerinin bu suretle taraf olmaya zorlanması, taraf olunmaya çalışılması ya da bu yönde bir algı yaratılması sadece ve sadece devlete zarar vermektedir. Her kim ne suretle bundan nemalanmaya veyahut menfaat temin etmeye çalışıyorsa gündelik hesaplardan vazgeçmeli ve geminin su almaya devam etmesi halinde herkesin batacağı gerçeğini görmesi gerekmektedir.

Mahkemeler sadece hak arama ve hakların iadesi mercii iken bu alanların siyasi malzeme yapılmasını hazmedemeyen bir hukukçu olarak verilen kararlarda şaibe aranır hale gelinmesi gerçeğinin birilerince haykırması lazım…
Tarafların tamamına demeliyiz ki elinizi Mahkemelerden çekin… Hâkimi, Savcısı, Kalemi, Polisi, Avukatı ve tarafları kim olursa olsun hepimiz hassas bir terazinin kollarında devletin istikbali ve huzuru için görev yapmaya çalışanlar olmalıyız. Adaletin anlamı da varlığı da tek nedenden ötürüdür. İnsanların huzur ve adaleti hissetmediği hiçbir olguyu kabul etmeyeceği gerçeği ile yüzleşmek yerine geçiştirmeye çalışmanın acı sonuçlarını görmeliyiz.
Tabi bundan siyasilerde mesuldür. Adaletin kutsal çatısını yıkan, zedeleyen, şaibeleştiren mantık kabul edilemez olmalıdır. Devletin Mahkemelerini toptan suretle lekelemenin kime ne faydası olacaktır. Cumhuriyetçi, Laik ve Hukuk devleti kaidesi ile kurulmuş, yüzünü gelişen dünyaya çevirmiş ancak kültürünü, ahlakını ve inancını benliğinden çıkartmamış bir milletin çocukları olarak; milyonlara varan şehit kanları ile şereflendirilmiş bu kutsal toprakların hangi nedenlerle yıkılmaya yüz tutmuş bir devletin parçalarından oluşturulduğunu unutur mu olduk? Acılarımızı, yoklukları, siyasi bağımlılık nedeniyle her tarafı işgale uğramış Türk topraklarının hangi bedellerle kurtarıldığını unutur mu olduk?

SENDEN, BENDEN YOK SADECE ADALET VAR…

İnanın artık vatandaş haber izleyemez, gündemi takip edemez hale geldi. Artık bir tiksinme, irkilme güdüsü var. İnsanlar kime niçin inanacaklarını sorgular hale geldi. Adaletin tecelli etmediği kaygısı oluştu. Devlete bağlılık esası, Milli değerlere duyulan aşk azalmaya başladı. Sadece kimden sorusu sorulur hale geldi. Böyle mi olacağız? Ben müvekkillerime bu mahkeme şuncu, buncu mu diyeceğim? Yoksa haklarınız bu, olacak ise şudur mu demeliyim?
Adalet olgusu tektir. Kaideler ve kanunlar sabit ve eylemlere karşı oluşacak sonuçlar bilinebilirdir. Bir eylem ya suçtur ya değildir. Bir borç ya vardır ya yoktur. Bu olguların varlık kaynağı ise kanunlardır. Açılıp bakılır. Ancak artık kanunlar bir kenara bırakılmış saflar konuşulur olmuşsa üzerine söylenebilecek bir söz kalmaz. Ben bu duruma isyan eder hale geldim. Bir hukukçu olarak artık adalet yönünden vatandaşın kaygılarına merhem olamaz bir ortamda kendimi bulmaktayım.

Adalet olgusu tektir. Dönemlere, kişilere göre değişmez. Güncel dünyanın yeni ihtiyaçlarına cevaz vermek dışında aranan hak ile sonuçları nettir. Adalet kişi bazlı olamaz.
Mahkemelerin ve kararlarının tanınmadığı, adalete güvenilmediği, hak olgusunun saygınlığını yetirdiği bir ortamda huzur ve istikbal yerine sendelemek, topallamak ve düşmek kaçınılmaz neticelerdir.
ADALETTE TARAFÇILIK OLMAZ…
İster Hâkim ister Savcı isterse Avukat olsun. Elbette ki hepsi insan ve inandığı değerleri, tarafı olduğu siyasi görüşleri vardır. Ancak mesleğini icra ederken kişisel taraflarından arınmış, bağımsız şekilde sadece adaletin tecellisi için tarafsız şekilde karar vermek üzere yetiştirildiğimiz gerçeğinin görülmesi gereklidir. Bu algının yıkılması ihtimali dahi toplumu bir kaosa sürükleyebilecek kadar tehlikelidir.
Son Söz Olarak; Şimdi durup düşünmeli başka alanlara taraf olmak yerine adaletten taraf olmayı görev edinmeli, toplumu rahatlatmalı, huzur ve sükuneti sağlayacak ihtiyaçları gidermek üzerine yoğunlaşmalıyız. Ve bilmeliyiz ki adalet başka hiçbir şeye benzemez. Makamlar gibi gelip geçici değildir. Adalette devir teslim olmaz, oluşan sancılar vebalı hastalık gibi yayılarak genişler, bütün devlete, halka ve tüm olgulara sıçrar, hasta eder, yok eder ve kendisini bitirinceye kadar durmadan ilerler… Geri dönüşü olmayan bir yola girmeden önce herkesin sonuçları görmesi ve buna göre hareket etmesi gerekmektedir. Saygılar…