Hilkat Garibesi

Yıllar önce Yağmurlu bir gündü, Malikanenin kapısı çaldı. Elinde birkaç düzüne kalemle, satıcı kızdı gelen. Kalem satıyordu. Kapıyı açan uşak önce bir süzdü kızı, gelen kız çok alımlıydı. “Kaleme ihtiyacımız yok” dedi önce. Sonra birden “Beyefendiye bir sorayım, sende gel” dedi. Uşak zekiydi. Kalemi değil satıcı kızı gösterecekti. Beyefendi duyarsa kızardı Çünkü. Gittiler yanına, Beyefendi, kıza bakmaktan kalemleri inceleyemedi. Vuruldu kıza. Hiç kalem almadı. Ancak satıcı kızı hizmetine aldı. Yıllar geçtikçe içinde depreşen duyguları açığa çıkardı. Kız evliydi. Fakat sorun olmadı ikisi içinde. Hizmetli kız beyefendinin cariyesi oldu. Gizlice yürüttüler bu işi, Zaman geçtikçe teknoloji geliştikçe duyuldu ve “dinlendi” bu ilişki. Kasabaya başkan olmak isteyen Beyefendiyi gizlice çektiler kameraya. Sonra da yaydılar. Önce inkar yolunu seçti beyefendi. Baktı ki olmuyor ev halkına ve kasabaya bir konuşma yaptı. “Ayrılıyorum” dedi evin reisliğinden. Kendince sebepler açıklıyordu. O bunları söylerken ev halkından ağlayanlar oldu, timsah göz yaşı dökenlerde vardı tabi. Herkes biliyordu kimin yaptığını bu işi, Mamafih hem kasabadan, hem ev halkından birkaç kişi dışında hiç kimse dile getiremedi. Kasabada büyüyen, sonra uzak memleketlere giderek oraya yerleşen Sakalsız ve Çetesiydi yapan. Ama Beyefendi, “Sakalsız dindardır” o yapmadı dedi. Korkuyordu Sakalsızdan, korkudan söyleyemedi. Reislikten ayrılmak zor geldi. Bekledi birkaç gün, gel gene başımıza derler diye, önce biraz patırtı koptu, Sonra kimse oralı olmadı. Kendi haline bıraktılar Beyefendiyi. Aile reissiz kalamazdı. Bir çözüm bulmak gerekiyordu. Beyefendinin sağ kolu çok yaşlıydı. Yapamayacağını biliyordu. Baktı sağına soluna, ev halkında kasabada en çok bilinen Halaycı Başını getirdi reisliğe. Rahatlıkla kontrol etmeyi düşünüyordu bir piyon gibi. Ama olmadı, ilk fırsatta Halaycı Başı çekti o meşhur Kılıcını, evin dışına sürdü Yaşlı’yı. Ev halkı çok heyecanlıydı. Beyefendiden sonra Yaşlı da gitmişti. Kontrol artık, elinde Kılıcıyla Halaycı Başı’ndaydı. Halaycı Başı önce evi dizayn etti. Sonra mahalle mahalle dolaştı kendini anlattı. Kasabalı önce acaba mı dedi.

Bu dönemden önce, Sakalsız ve Çetesi Kasabanın tüm kurumlarına yerleşmiş operasyonlara başlamıştı. Kasabanın bekçilerinin büyük bölümü Sakalsızın Çetesine girmişti. Artık, Başkan Haydarpaşalı dan değil, doğrudan Sakalsız dan gelen emirleri yerine getirmeye başlamışlardı. Birkaç iyi bekçi vardı. Sakalsız ve adamları çorap ördüler bunların başına. Hepsini bir bir yediler. İçlerinden biri çok asiydi. Aldı eline kalemi, yazdı Sakalsız’ı ve Çetesini, dağıttı mahalle mahalle. Sakalsız bu işe çok kızdı. Verdi fetvasını, onunda başını yedi. Sakalsız’a bağlı çok “kadı” vardı. Verdiler hükmü, attılar içeriye Asi Bekçiyi. Sakalsız ve Çetesi, Kasabaya korku salmaya başladı. Kasabanın tüccarlarının büyük bölümü teslim oldu Sakalsız’a. Her fırsatta gidip elini öptüler. Sadece tüccarlar değildi tabi el öpenler, her kesimden herkes akın akın el öpmeye gidiyordu. Sakalsız huzursuzdu… Başkan Haydarpaşalı anlamıştı, Sakalsız’ın korkunç niyetini. Kasabalı çok seviyordu Haydarpaşalı’yı. Her seferinde bu sevgi daha çok artıyordu. Haydarpaşalı’nın arkasında halk, Sakalsız’ın yanında başta bekçiler olmak üzere Kasabanın önemli memurları vardı. Masaya vurdu ve “bir dakika” dedi, daha önce başkasına dediği gibi. Öyle bir vurdu ki masaya Haydarpaşalı, sesini Sakalsız bile duydu çok çok uzaklardan.

Bunlar olurken kasabada, Malikanede de çok şey olmuştu. Halaycı Başı, başta hiç sevmediği Sakalsız’a ve Çetesine hayran olmuştu. Zaten Malikanenin içine Sakalsız’ın bir çok adamı yerleşmişti. Halaycı Başı sevdirememişti kendini Kasabalıya, biliyordu başkan olamayacağını, hiçbir şey üretememiş, Çapkın Beyefendinin bıraktığı yerde kalmıştı. Ama Sakalsız’ın adamları Halaycı Başı’nı ikna ettiler, hiç zorlanmadılar bunu yaparken. Ev halkından Topal, Halaycı Başı ve Sakalsız arasında çöpçatanlık yapmış bunda da muvaffak olmuştu. Aldı götürdü Halaycı Başı’nı önemli kişilerle Sakalsız’ın diyarına. Süslenmişti Halaycı Başı, gelin oluyordu artık, kendisinin ne olduğuna bakmadan! Kasabaya başkan olmak için başka bir yolu olmadığını düşünüyordu Çünkü. Ancak çok enteresan şeyler yaşandı, “kız isteme” töreni yapılmadı. Bunun yerine “kızı verme” töreni yapıldı. Üstelik Sakalsız yoktu bu törende, adamları vardı. Ev halkı lokum yerine zeytin götürdü yanında, kahvaltıda konuştular her şeyi. Anlaşamadıkları noktalar vardı. Sakalsız da, Halaycı Başı da kimse bilmesin diye Resmi Nikah istemiyordu. Sakalsız’ın adamlarından biri dini nikah dedi. Ancak Muta Nikahına karar verdiler. Kıydılar nikahı Sakalsız’ın gıyabında. Gelin olmuştu Halaycı Başı, giderken yanında kılıcını da götürmemişti. Artık onu Sakalsız koruyacaktı. Sakalsız çok düşünceliydi, kendisi gelmemiş ancak çeyiz sandığını sonra göndereceğini söylemişti. Halaycı Başı na kahvaltıda öğrettiler birkaç dini terimi, bundan sonra Kasabaya döndüğünde bunları tekrar edeceksin dediler. Tamam dedi Halaycı Başı, dediğini yaptı.

Kasabada Sakalsız’ın adamları faaliyetlerine çoktan başlamıştı. Haydarpaşalı’nın, Fidan boylu memurunu içeriye almaya çalışmışlardı. Derken her şey Haydarpaşalı’nın ekibinden görünen Sakalsız’ın manevi oğlu Topçu’nun ayrılmasıyla başladı. Basmıştı düğmeye Sakalsız, geri dönüşü yoktu bu işin. Sakalsız’ı çok seven Haydarpaşalı’nın ekibinden birileri araya girmeye çalıştı. Ama Haydarpaşalı geri adım atmadı. Kasabayı Sakalsız’a teslim etmemeye kararlıydı. Ancak, Sakalsız’ın bekçileri kumpası kurmuştu, saldırdıkça saldırıyorlardı. Haydarpaşalı’nın ekibinden birkaç kişinin yanlışına, Haydarpaşalıyı da dahil etmeye çalışıyorlardı. Her yolu deniyorlardı. Fakat Kasabalı, Haydarpaşalı ya güvenmekten vazgeçmedi. Halaycı Başı şaşkındı. Çoktan bitmesi gerekiyordu bu işin, ama olmadı. Derken çeyiz sandığını gönderdi Sakalsız, içinden birkaç kaset ve Sakalsız’ın bazı adamlarının listesi çıktı. Bu kişiler artık Halaycı Başı’na hizmet edeceklerdi. Savaş devam ederken Sakalsız’ın adamları büyük bir ses bombası daha patlattı. İyi taklit etmişlerdi bu son bombayı. Bomba patlayınca, Halaycı Başı, akşamın karanlığında herkesi Malikaneye çağırdı. Beraber halay çektiler. Bitti dediler bu iş! Ama bitmemişti. Haydarpaşalı kumpası anlattı Kasabalıya. Kasabalı durdu gene Haydarpaşalının arkasında… Savaş halen devam ediyor… Halaycı Başı ise hayaller kuruyor Malikanede. Dünya evine girecek Sakalsızla, bu evlilikten nur topu gibi bir çocuk bekliyor Halaycı Başı. Ancak bilmiyor doğacak çocuğun “Hilkat Garibesi” olacağını, Çünkü kimse söylemiyor…
Av.Fidel OKAN
avfidelokan@hotmail.com


SON HABERLER

İlgili Haberler

Exit mobile version