SON TV

SABAH Sağlık Muhabiri Didem Seymen’e yanlış tedavi

SABAH Gazetesi Sağlık muhabiri Didem Seymen, halsizlik şikayeti ile gittiği İstanbul Çağlayan'da bulunan özel hastanede büyük bir skandalla karşı karşıya kaldı

SABAH Sağlık Muhabiri Didem Seymen’e yanlış tedavi

SABAH Gazetesi Sağlık muhabiri Didem Seymen, halsizlik şikayeti ile gittiği İstanbul Çağlayan’da bulunan özel hastanede büyük bir skandalla karşı karşıya kaldı. Böbrek nakilli olduğundan dolayı en titiz ve en sağlıklı şekilde tedavi görmesi gerekirken, doktorların yanlış ilaç tedavisi onun vücudunun alerjik reaksiyon göstermesine neden oldu. Didem Seymen, başından geçen büyük sağlık skandalını işte bu şekilde kaleme aldı…

Acil serviste aile hekimi öyküsünü hiç bilmediği bir organ nakilli hastaya antibiyotik tedavisi başlayabilir mi? Özel bir hastanede hemşirelik meslek yüksek okulu ikinci sınıf öğrencileri hastaya birebir müdahale edebilir mi ya da bu ne kadar başarılı bir müdahale olabilir? Enfeksiyonlu hasta ile yani ameliyat olmuş bir hasta aynı odada yatabilir mi? Bunlar 10-20 yıl önce devlet hastanelerinde karşılaştığımız, hepimizin şikayet ettiği sorunlardı sanmayın. Bugün, İstanbul’un göbeği Çağlayan’da, hepimizin bildiği bir ‘özel’ hastanede geçen hafta bizzat yaşadım. Devlet hastanelerinde bile artık bu tarz olaylar yaşanmazken, özel bir hastanede ‘SGK anlaşmalı olduğundan dolayı’ bu tarz olaylar yaşanması yönetim tarafından hiç de yadırganmıyor. Ama ben ve diğer hastalar, bizleri sürekli takip eden doktorlarımız bu hastanelerde çalıştığından bu ‘özel’ görünümlü hastanelere gitmeye mecbur kalıyoruz.

Geçtiğimiz Salı günü (20.05.2014) yüksek ateş ve halsizlik şikayeti ile işe gidemediğimden dolayı hemen hastanenin acil servisine gittim. Üşütmeden şüpheleniyordum ama eğer enfeksiyon varsa erken müdahale edilir diye hiç vakit kaybetmeden sabah 09:00’da hastaneye giriş yaptık. Acil serviste bizim iç hastalıkları uzmanı sandığımız ama daha sonradan reçeteye bakınca (çok geç) fark edeceğimiz bir detay vardı. Beni gören hekim aslında ‘Aile Hekimi’ydi. Ben normal şartlarda bile aile hekimime gitmem, iş yeri hekimi bana müdahale etmez. Herkes böbrek nakilli olduğumu ve bu hastalara herhangi bir ilacın verilemeyeceğini bilirler. Acil serviste kan ve idrar tahlilleri yapıldı. Sonuçlar geldi, tahmin ettiğim gibi enfeksiyon vardı. Acil servisteki hekim elini alnıma koyup ateşimi ölçtükten sonra bana bir antibiyotik ilaç başladı. Ben daha kapıdan içeri girer girmez organ nakilli olduğumu ve doktorumun adını verdiğimden dolayı, bu ilaçları da kendisi ile irtibata geçerek, danışarak verdiğini sandım. Fakat bunun böyle olmadığını vücudum ilaca karşı alerjik reaksiyon gösterdikten ve ben kendi doktorumu cep telefonundan aradıktan sonra öğrendik. Doktorumun ilk cümlesi; “Sana acilde o ilacı kim verdi?” oldu. Vücudum ilaca karşı alerjik tepki vermişti ve ben tüm gece tam 12 saat boyunca kusarak ilacı vücudumdan attım. Bir yandan böbreğimi korumaya çalışıyor ve su içiyordum, diğer yandan da çıkarıyordum. Suyun rengi siyah olduğunda mide kanaması geçiriyorum sandım. Artık midem resmen acıyor, diş etlerim çekiliyor, çenem, boğazım her yerim acıyor ve yanıyordu.

ACİL HEKİMİ HATASINI KABUL ETMEDİ

Ertesi sabah yani 21.05.2014 tarihinde kendi nefroloğuma da haber vererek yine acile gittik. Bana ilacı yazmış olan doktor, “Senin ne işin var burada? O ilaç alerji yapmaz” dedi. Ben her ne kadar acil (aile) hekimini alerji olduğuma ikna edemesem de ve bana “Saat 10:00 oldu ilaç saatin geldi” dese de ilacı içmeyi reddettim. Neyse ki kendi nefroloğum ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı beni acilden alarak katta buldukları ilk boş odaya yatırdılar. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı doktor hanım bu ilacın alerji yaptığını, onu kesinlikle kullanmayacaklarını, damardan başka bir ilaç yaparak beni gözlemleyeceklerini, eğer damardan yapılan ilaca da alerji gelişirse onu derhal keserek başka bir ilaca geçeceklerini uzun uzun anlattı. Bütün değerler enfeksiyonun yanı sıra vücudun yaşadığı 12 saatlik şoktan dolayı da altüst olmuştu. Nefroloğum ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı doktorum tam 6 gün boyunca ilacın vücuda verdiği hasarı geçirmeye çalışırken diğer yandan da başka bir antibiyotik ile enfeksiyon tedavimi yaptılar.

İLAÇLARIM YANLIŞ GELİNCE HEMŞİRELERİN ÖNEMİNİ ANLADIM

Her zaman bana hastane soranlara, “hastane değil doktor seçin” derdim. Ben de aynı sebeplerden dolayı bu hastaneye gittim ama doktor kadar en büyük yardımcıları hemşirelerin ne kadar da önemli olduğunu bir kez daha hatırladım. Çünkü hastanede çalışan hemşireler öğrenciydi, deneyimsizdi, ne damar yolu açabiliyor ne tansiyon ne de şekeri doğru ölçebiliyorlardı. En vahimi de böbreğimin vücutta yaşamasını sağlayan en önemli ilacımın 50 mg. olan dozumun, hemşire tarafından 200 mg. olarak verilmesiydi. Ben bilinçli bir hasta olmasaydım veya baygın olsaydım 200 mg ilaç vererek böbreğimin kaybına kadar yol açabilecek bir hataya imza atacaklardı. Yüksek ateşle gittiğim hastanede belki de çok basit bir şekilde tedavi edilebilecek bir sorun, hastanedeki bir doktorun ihmalkârlığı veya işini çok ciddiye almaması ve konunun uzman hekimlerine danışmaması yüzünden hayatıma mal oluyordu. Benim hayatımdan bir haftayı çaldılar. Siz siz olun mutlaka size yapılan her müdaheleyi, yazılan her ilacı sorgulayın. Doktorlar sizi ukala olmakla, işlerine karışmakla suçlayacaklardır. Hayatınızı, günlerinizi, haftalarınızı çalmalarına izin vermeyin.

ETİKETLER: