SON TV

Paylaşılmış Paranoya

Paylaşılmış paranoid bozukluğu tanımlamadan önce paranoyadan bahsetmek uygun olacaktır.

Paranoya (hezeyanlı bozukluk) başlangıç yaşı, hezeyanların sistemli oluşu, zekâda yıkılma yapmaması, emosyonel cevaplarının ve sosyal davranışının bozulmaması ve senelerce devam ettiği halde kişilikte bir parçalanmaya sebebiyet vermemesi ile şizofreniden ayrılır.

Bu psikoz yavaş yavaş başlayıp gittikçe artan sarsılmaz insiyakî (içgüdüsel) hezeyanlar ile karakterizedir. Hasta hezeyanına kuvvetle inanmıştır ve çevresini inandırmak için de sayısız deliller bulmaya çalışır. Günlük hayatı hezeyanı ile uygunluk halindedir. Hezeyanına uygun olarak mağrur, kibirli, kendini beğenmiş, şüpheci, etrafını kontrol eden tavırlar takınır.

Hastada sistematik, birbiriyle bağlantılı, iyi düzenlenmiş ve absürd olmayan hezeyanlar mevcuttur.

Bu hezeyanlar dışında hastada belirgin bozukluk dikkati çekmez.

Genellikle 30’lu yaşın sonları ile 40’lı yaşların başlarında ortaya çıkar ve kronik gidişlidir. Vakalardan kimisi hakkının yenildiği hezeyanı ile sürekli dava açar(dava paranoyası), bazısı bir buluş yaptığını iddia eder (keşif paranoyası), ünlü veya sosyal ve ekonomik olarak üstün bir kişinin kendisine aşık olduğuna inanabilir (erotomani), anormal derecede kıskançlık olabilir (kıskançlık paranoyası) gibi türleri vardır.

Bir de toplumları etkileyen mistik paranoya’yı sayabiliriz. Burada da kişi kendisini peygamber, mehdi, mesih veya evliya olarak görür, buna inanır.

Şimdi paylaşılmış paranoya’ya (paranoid bozukluğa) veya diğer adıyla “folie a deux”a geçebiliriz. Bu rahatsızlıkta hezeyanlı sistem iki veya daha fazla kişi arasında paylaşılır. Birinci yani tepedeki kişinin hezeyanı diğerleri tarafından etkilenme ile benimsenmiştir. Birinci kişi diğerlerine göre daha zeki, daha bilgili ve karizmatiktir, daha güçlü kişilik özelliklerine sahiptir. Diğerlerinde ise bağımlı kişilik özellikleri söz konusudur. Baskın kişinin hezeyanına inananlar ondan onaylanma elde ederler. Üstelik onlar birincil kişiden belirti olarak daha hafiftirler ve günlük faaliyetlerini sürdürürler.

Tabloya bazen hallüsinasyonlar da eşlik eder.

Paylaşılmış paranoid bozuklukta birincil kişide aşırı hassasiyet, temkinlilik, özensizlik, dava açmaya eğilim, aşırı ayrıntılı tanımlamalar, düşmanlık ve mizah duygusundan yoksunluk gibi belirli davranış özelliklerine sık rastlanır. Kendisine komplo düzenlendiğini çokça ileri sürer. Telefonları dinler, bazılarını gizlice kasete alır.

Yıllar önce kendisinin hamile olduğunu iddia eden bir erkek öğretmeni muayeneye getirmişlerdi.

Üstelik karnında Hz. İsa’nın olduğuna inanmıştı. Elimi tuttu ve karnının üzerine koydu. Hastamızın bağırsakları gurulduyordu ve bu hissediliyordu. Ama hastamız, “Bak yaramaz tekme atıyor” diye yorumluyordu bu guruldamayı.

Olayın daha da enteresan tarafı ise yanında gelen yine öğretmen olan karısının da kocasının hezeyanına inanmasıydı. “Evet, kocam hamile ve karnında Hz. İsa’yı taşıyor” diyordu.

Kocayı hastaneye yatırdık. Eşine ise memleketine gitmesini söyledik. Paylaşılmış paranoyada birincil vakadan uzakta tutulanlar genelde düzelirlerdi ve öyle de oldu. Günler sonra telefonda “kocamın söylediği saçma” diyordu.

Yine bir gün kendisinin peygamber olduğunu söyleyen biriyle karşılaşmıştım. Üstelik sosyal statüsü olan makam sahibi bir zattı.

“Peygamberimiz ahir yani son peygamberdir” diyecek oldum. “Evet haklısın. Ben de buna inanıyorum.

O kitaplı son peygamberdir. Ben ise kitapsız peygamber yani nebiyim” diye cevap verdi.

Kesin ve katı olarak buna inanmıştı. Vazgeçirmek mümkün olmadığı gibi kızmaya da başlayınca sustum.

Fakat daha garip olan bu zatın yanında ona inanmış doktor, mühendis, iş adamı ve hatta öğretim üyelerinin bulunmasıydı.

Gerçekten dünyamız şaşılacak yerdir. Rabbim bizi yanlışlardan korusun.

YAZARIN SON YAZILARI
Yaşlılıkta cinsellik - 17 Şubat 2017
Anne ile sohbet - 10 Mayıs 2016
Yürüyüş - 2 Ocak 2016
İyilik terapisi - 6 Ekim 2015