İstanbul Adliyesine yönelik terör saldırısında Can Atalay detayı

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davasında mahkûm olduktan sonra milletvekili seçilen Can Atalay’ın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 18 yıl hapisle cezalandırılmasına ve bu suçtan tutuklanmasına karar vermişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.

TİP’ten Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay, Yargıtay’a başvurmuş, süreç devam ederken Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Can Atalay’a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı. Yargıtay’ın, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını onamasının ardından Atalay, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi davasında mahkûm olduktan sonra milletvekili seçilen Can Atalay için hak ihlali kararı vermiş, gerekçeli karar İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise karar vermesi için dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Bunun üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise AYM’nin kararına, ‘Anayasa’yı ihlal ettiği ve yetkisini aştığı’ gerekçesiyle uyulmamasına hükmedip karara imza atan 9 üye hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Atalay’ın ikinci kez bireysel başvurusunda da Yargıtay kararını değiştirmemiş ve Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine hükmetmişti. Daire, kararın TBMM Başkanlığına gönderilmesine karar vermişti. Bu gelişmelerin ardından TBMM Genel Kurulu’nda geçtiğimiz günlerde Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay’ın milletvekilliği, okunan kararın ardından düşürülmüştü.

SOKAĞA ÇIKMA ÇAĞRISINDAN SONRA TERÖR SALDIRISI

Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından ise TİP Genel Başkanı Erkan Baş, sokağa çıkma çağrısı yapmıştı. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Baş, “Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürmek ‘Ben bu ülkenin anayasa ve kanunlarını tanımıyorum, aklıma ne eserse onu yaparım’ demektir. Bunu karşılıksız bırakmayacağız. Darbecilere karşı ülkemize sahip çıkmak için tüm yurtta sokağa çıkıyoruz. Tüm yurttaşlarımızı davet ediyoruz” paylaşımında bulunmuştu.

Bu paylaşımdan tam 6 gün sonra İstanbul Adalet Sarayına terör saldırısı düzenlendi. Saldırının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında 96 şüpheliden 48’i tutuklandı. Terör saldırısına ilişkin yeni detaylarda ortaya çıkmaya başladı.

Bu kapsamda, savcılığın sevk yazısında, Teröristlerin amacının örgüt yöneticilerinin talimatı doğrultusunda silahla adliyeye girerek, duruşma bahanesiyle eylem için hazır bekleyen şüphelilerin yardımıyla kamu görevlilerini rehin almak olduğu belirtildi.

Etkisiz hale getirilen terör örgütü mensupları Pınar Birkoç ve Emrah Yayla’nın çanta ve üzerlerinde yapılan arama neticesinde, çok sayıda plastik kelepçe, bir takım gazeteci ve milletvekillerinin isim soy isim ve telefon numaralarını içerir not parçası, DHKP-C terör örgütüne ait olduğu tespit edilen manifesto bulundu. Manifesto içeriğinde ise DHKP-C terör örgütü üyeliğinden yargılanıp hükümlü bulunan terör örgütü üyelerinin serbest bırakılmasına dair taleplerin yer aldığı tespit edildi.

MAHKEME HEYETİ SALDIRININ HEDEFİNDEYDİ

Saldırının hedefinde Gezi davasında mahkûm olduktan sonra milletvekili seçilen Can Atalay’ın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 18 yıl hapisle cezalandırılmasına ve bu suçtan tutuklanmasına karar veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin olduğu iddia edildi.

YARGI MENSUPLARINA GÖZDAĞI

Terör örgütü DHKP-C’nin Can Atalay kararı üzerinden gözdağı vermek için bu saldırıyı düzenlemiş olabileceği, saldırının başarıyla sonuçlanması durumunda Can Atalay hakkında 18 yıl hapis cezası veren mahkeme heyetinin rehin alınarak sosyal medya hesabından canlı yayın yapılarak yargı mensuplarına gözdağı verilmesinin amaçlandığı belirtildi.

KAYNAK-SABAH


SON HABERLER

İlgili Haberler

Exit mobile version