SON TV

Nedim Şener yazdı: Yargıda üç renk FETÖ!

Nedim Şener yazdı: Yargıda üç renk FETÖ!

“Bundan 2 bin 200 yıl önce yaşamış olan fizikçi Arşimet’in, “Bana bir dayanak noktası verin, dünyayı yerinden oynatayım” sözü abartılı olsa da evrensel bir fizik kuralını anlatır.

Ben de abartılı ama içerisinde bir hakikati barındıran şu cümleyi edeceğim: “Bana bir hâkim ve savcı verin, istediğiniz adamı ipe götüreyim.”

Bunu, mesleğini onurla yapan, hukuka bağlı olan vicdan sahibi yargı mensupları için değil, sayıları az da olsa sahip olduğu yetkiyi FETÖ ve benzeri örgütsel yapılar için sınırsız bir operasyonel güç olarak kullananlar ya da kullanacaklar için yazdım.

Böyle bir tehlike vardı, hâlâ var ve “geçmişten ders almayanlar için” gelecekte de var olacak gibi görünüyor.

FETÖ KİMİN DERDİ?

7 Şubat 2012 MİT Müsteşarı’nın tutuklama girişimi, 17-25 Aralık 2013 operasyonları, 2014 MİT TIR’larnın durdurulmasında FETÖ’cü savcı ve yargıçların yaptıkları hafızalarda olduğunu düşünüyorum.

Peki geçen hafta HSK’nın 9 hâkim-savcıyı ihracı, 4’ünü açığa alması, 22 tanesinin göreve iade talebinin reddi ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın 44 hâkim savcı için gözaltı kararı bir şey ifade ediyor mu?

Yüzlercesi hakkında incelemenin devam etmesi, FETÖ’nün 15 Temmuz darbesi sonrası bile yargıya eleman sokması sadece bu soruşturmaları yapanların derdi mi?

FETÖ’yü en iyi FETÖ’cüler anlatıyor. O yüzden çoğu zaman “etkin pişmanlık” ifadelerine yer veriyorum.

“Kripto FETÖ’cü savcının itirafları” başlıklı son yazımda, Ömer Faruk Aydın’ın Gaziantep Savcılığı’nda alınan 21 Ağustos 2017 tarihli şu cümlelerine yer vermiştim: “Ben bakanlıkta FETÖ tipi yapılanmaların tesirini kırmak ve karşı bir örgütlenme oluşturmak amacıyla kurulan KAY-DER (Kamu Yöneticileri Derneği) toplantılarına gitmeye başladım. Bu eşik FETÖ için önemli bir adımdı. Benim artık Adalet Bakanlığı içerisinde kripto bir eleman olarak istihdam edilebileceğime kanaat getirdiler.”

KRİPTO VEFA GRUBU

FETÖ, deşifre olmamış ve örgüt ile bağı açık olarak görünmeyen kripto hâkim ve savcılardan “Vefa grubu” oluşturmuştu. İtirafçı savcı Aydın, Vefa grubunu 7 Kasım 2017 tarihli savcılık ifadesinde ise şöyle tarif etti: “Vefa grubunda genelde benim gibi militan ruhlu olmayan FETÖ’cüler; yani bu zamana kadar Fetullah Gülen’in evinde ve yurtlarında kalmamış ve deşifre olmamış kişiler yer alıyordu. Bu gruptaki kişilerin gizli kalmasına önem veriliyordu. Çünkü bakanlıkta herhangi başka bir grubun güçlenmesi karşısında deşifre olmamış diyaloğa açık vefa grubundan olan üyelerin yükselmesini tercih ediyorlardı. Vefa grubu FETÖ/PDY adına herhangi bir eylemde bulunmuyordu. Tamamen pasifti. Gün gelir lazım olur mantığıyla oluşturulmuş bir gruptu.”

KRİPTO FETÖ’CÜ HÂKİMİN İTİRAFLARI

2012 MİT Müsteşarı’nın tutuklanması girişiminden sonra yargıda FETÖ’cü olmayan ve farklı siyasi görüşten tüm kişi ve gruplar Kamu Yöneticileri Derneği (KAY-DER) etrafında bir araya gelmeye başladı.

FETÖ, kendisine karşı olan KAY-DER içinde aktif olmak için, kendi üyelerinin muhafazakâr bilinenlerden “Vefa”, Ülkücü bilinenlerinden “Ay Yıldız”, sol görüşlü bilinen örgüt üyelerinden “Sosyal Demokratlar” gruplarını oluşturdu. Böylece KAY-DER içindeki muhafazakâr, Ülkücü ve solcu grupların içinde etkili oldu.

‘İÇKİ İÇ, EŞİNİN BAŞINI AÇ’

Peki bunları biz nereden öğreniyoruz? 9 yıl hapis cezası alan HSYK 1. Dairesi Tetkik Hâkimi İbrahim Cansız’ın 25 Kasım 2016 tarihli itiraflarından.

Muhafazakâr bir ailenin çocuğu olan İbrahim Cansız, Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi’nde FETÖ’cülerle tanışmış. 1994’te mezun olduktan sonra Refah Partisi Keçiören Gençlik Kolları’nda çalışan Cansız, 1994-1995 döneminde FETÖ’nün Maltepe Dershanesi’ne kaydını yaptırıp o yıl Marmara Hukuk Fakültesi’ni kazanmış. 1999’da mezun olduktan sonra önce avukatlık, sonra hâkimlik stajına başlamış. Cansız o dönemi şöyle anlatıyor: “Staj yapan hâkim adaylarını sorumlusu, yeni hâkim adaylarına mesleki olarak kendimizi iyi yetiştirmemiz gerektiğini, dindar görüntü verilmemesini, başörtüsü takan eşlerin başörtülerini çıkarmalarını, görev gerektirdiğinde içki içilebileceği yönünde şeyler söylüyordu. Avukatlık stajını bırakıp hâkimlik stajına başladı. Cemaatin talimatı ortadaydı, ben eşimle konuştum; kendisine talimat konusundan söz etmeden kendi kararım olarak başörtüsünü çıkarmasının benim lehime olacağını anlattım. Bu şekilde kendisini ikna ettim. Yani mesleğe başladığımda eşim başını açmıştı.

YAZININ DEVAMI İÇİN KAYNAK: HÜRRİYET