Uçar şunları söyledi: “25 Aralık dosyası incelendiğinde hedeflerin bilinçli seçildiği, dosyada şüpheli olan değil şüpheli olmasını düşündükleri kişileri takip ettikleri, usulsüz dinleme kararları alındığı, bazı kişiler yönünden karar olmaksızın dinleme yapıldığı, dosya kapsamında asıl dinlenilmesi gereken kişilerin takip dışı bırakılması hususlarından meselenin üzüm yemek olmadığı anlaşılmaktadır.”
Başsavcı İsmail Uçar şöyle devam etti:
FETÖ’nün milli projeleri hedef aldığı 25 Aralık kumpas soruşturmasını yürüten İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, kumpasın 6. Yıl dönümünde ilk kez SABAH’a konuştu. Uçar, önemli açıklamalar yaptı.
MANKURTA DÖNÜŞTÜRDÜ
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 25 Aralık tarihinde yapmış olduğu kumpas operasyonlarını anlamak için o tarihten öncesine ve sonrasına dikkatli bakmak lazım olduğunu belirten Başsavcı Uçar, “Yaklaşık kırk yılı aşkın, bir süre devlete ihanet etmek için gizlice örgütlenen Fetullah Gülen, Nur cemaati içerisine girmek suretiyle dini sohbet nev’inden vaazlarla etrafına topladığı inançlı insanların dini bilgi konusundaki noksanlıklarından istifade etmek suretiyle, öncelikle insanların kalplerindeki Allah ve Peygamber sevgisini Fetullah sevgisine döndürmüştür. Bu aşamadan sonra Türk toplumunun en değerli varlıkları olan gençliğe el atmış ve bir milletin geleceğini çalmıştır. Ailelerinden ahlaklı nesiller yetiştireceğiz vaadiyle devşirdiği çocukların körpe beyinlerini ifsat etmiş, donuk bakışlı, düşünme kabiliyetini yitirmiş, kalplerinde merhamet kalmamış mankurtlara dönüştürmüştür” dedi.
BİRER VATAN HAİNİ OLDULAR
İsmail Uçar şöyle devam etti: “Cengiz Aytmatov’un ‘Gün Olur Asra Bedel’ isimli eserinde hikâye edildiği gibi bir annenin evladı mankurtlaştırıldıktan sonra annesini bile tanımamış ve ona zarar vermiştir. Bu vatanın FETÖ’nün tuzağına düşmüş evlatları da son 6 yıldır hep birlikte müşahede ettiğimiz gibi kendi öz kardeşine kurşun sıkacak kadar aklını ve izanını yitirmiş, her biri birer vatan haini olmuşlardır.”
EMEKLİ BİR VAİZİN ORGANİZASYONU OLAMAZ
Dünyada 170 ülkede faaliyet gösterebilen, milyar dolarlara hükmedebilen bir organizasyon emekli bir vaizin yapabileceği bir organizasyon olamayacağını kaydeden Başsavcı Uçar, “2013 Aralık operasyonlarından biraz geriye gidip Ergenekon soruşturmalarını, Türk ordusuna karşı yapılan kumpasları, Fenerbahçe Futbol kulübünü ele geçirmeye yönelik operasyonu, Geziparkı’nda FETÖ’cü polislerin eylemcilerin çadırlarını yakıp olayı ajite etmelerini ve dershane krizini bir arada değerlendirmek gerekir. MİT Müsteşarı’nın ifade alma bahanesiyle savcı tarafından çağırılması, müsteşarın tutuklanması planı başarısızlıkla sonuçlanınca hemen 17/25 Aralık dosyalarının soruşturmaya kaydedilerek telefon dinleme ve fiziki takip işlemlerine başlanılması, hiçbir şeyin tesadüf olmadığını göstermektedir” diye konuştu.
AMAÇLARI ÜZÜM YEMEK DEĞİLDİ
25 Aralık kumpas dosyası incelendiğinde hedeflerin bilinçli seçildiği, dosyada şüpheli olan değil şüpheli olmasını düşündükleri kişileri takip ettikleri, usulsüz dinleme kararları alındığı, bazı şüpheliler yönünden karar olmaksızın dinleme yapıldığına dikkat çeken İsmail Uçar, dosya kapsamında asıl dinlenilmesi gereken kişilerin takip dışı bırakılması hususlarından asıl meselenin üzüm yemek olmadığının anlaşıldığını belirtti.
HUKUKU KATLETTİLER
TOPYEKÜN MÜCADELE ŞART
15 Temmuz darbe girişimi de gösterdi ki, bu istihbarat ve casusluk şebekesi daha hiçbir şeyden vazgeçmiş değil. Toplum olarak henüz mücadelenin bitmemiş olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu mücadele sadece yargı ve yürütme üzerinden yürütülerek başarıya ulaşamaz. Sivil toplum kuruluşları, bütün kurumlar, üniversiteler ve diyanet samimi şekilde katkı sunarlarsa örgüt etkisiz kılınacaktır. Aksi takdirde bu meseleyle gelecek kuşaklarda uğraşmak zorunda kalır.”
Kaynak: SABAH