Basel’de kurulu olan BIS, merkez bankalarının merkez bankası olarak tanımlanmaktadır. BIS, dünya genelinde Basel düzenlemelerinden bankacılık denetim yaklaşımlarına, sistemik analizlerden bankacılık istatistiklerine kadar bu alanda en üst düzeyde konum işgal eden organizasyondur. Türkiye’ye kredi veren bankaların ülke bazında istatistiklerini BIS’in www.bis.org sitesinden alınan veriler üzerinden analiz etmek mümkündür.

Aşağıdaki tabloda yurtdışı bankaların ülke bazında ülkemizde taşıdığı riskler gösterilmektedir.

Tablodan da görüldüğü üzere Türkiye’de en çok riski olan bankalar İspanya bankalarıdır. İspanya’yı Fransız, İngiliz, Amerikan ve Alman bankaları izlemektedir.

Daha spesifik olarak bakılacak olursa, aşağıdaki grafikten görüldüğü üzere Türkiye’ye yönelik kredilendirme gelişimi açısından İspanyol bankalarının 2010 yılından itibaren ciddi anlamda  kredi vermeye başladığı ve 2014 yılından sonra çok keskin bir yükselişe geçerek 82 milyar dolarlık risk taşıdıkları anlaşılmaktadır. İspanyol bankalarının Türkiye’ye yönelik risk gelişimi aşağıdaki grafikteki gibidir:

Diğer önemli Türkiye kredi riski alan bankalar Fransız bankalarıdır. Fransız bankalarının da 2004 yılından sonra Türkiye’ye yönelik kredi verme faaliyetlerini artırdığı ve bu eğilimin yine 2010 yılından sonra ciddi bir hız kazanarak 38,4 milyar dolara ulaştığı görülmektedir. Fransız bankalarının Türkiye’ye yönelik risk gelişimi aşağıdaki grafikteki gibidir:

Alman bankaları da gerek dış ticaretimizdeki yeri ve gerekse de verdikleri krediler nedeniyle önem arz etmektedir. Aşağıdaki grafikte Alman bankalarının Türkiye’ye verdikleri kredilerin gelişimi yer almaktadır:

Grafikten de görüldüğü üzere 2011 ikinci çeyreğine kadar genel olarak yükseliş trendi sergileyen Alman banka kredileri bu tarihten sonra aşağı yönlü bir eğilime geçmiş ancak oldukça volatil bir seyir izlemiştir. Adeta Almanya-Türkiye ilişkilerini yansıtır bir hali vardır.

ABD bankalarının Türkiye’ye yönelik tutumu ise oldukça ilginç bir görünüm arz etmektedir. Aşağıdaki grafikten de görüldüğü üzere 2003-2013 döneminde genel olarak hızlı bir yükseliş trendi sergileyen  Amerikan bankalarının kredileri, 2013 ortalarından itibaren sert bir düşüş göstermektedir.

Ülkemiz ticaretinde olduğu gibi, bankacılık ilişkileri anlamında da Avrupa ülkeleri ile daha yoğun bir ilişki içinde olduğumuz anlaşılmaktadır. ABD bankalarının Gezi olaylarından sonra  banka kredilerini azaltmaya başladığı, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçlerinde de bu eğilimin hızla devam ettiği görülmektedir.

Peki bu, bir nedenselliğe mi dayanmaktadır yoksa sadece bir korelasyon mudur? Meselenin bam teli de burasıdır işte…

ABD’nin 9 Trilyon dolarlık borç balonu patlıyor mu? – HABERİ İÇİN TIKLAYIN