SON TV

Bugün 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in 38. ölüm yıl dönümü.. Erdal Eren neden idam edildi?

12 Eylül darbesi sonrası tutuklandıktan sonra yaşı büyütülerek 17 yaşında idam edilen Erdal Eren, ölümünün 38. yıl dönümünde anıldı. Peki çocuk yaşta idam edilen Erdal Eren kimdir? Erdal Eren neden idam edildi? İşte Erdal Eren'in 12 Eylül darbesinde yargılanma sebebi..

Bugün 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in 38. ölüm yıl dönümü.. Erdal Eren neden idam edildi?
  • Yaşam
  • 13 Aralık 2018 12:56

Erdal Eren, 37 yıl önce bugün idam edildi. Erdal Eren 1980 yılında tutuklanmış 18 yaşının altında olmasına rağmen yaşı büyültülerek idama mahkum edilmişti. İşte Erdan Eren kimdir? sorusunun yanıtı ve hayatına dair merak edilenler…

ERDAL EREN KİMDİR?

25 Eylül 1964 Şebinkarahisar, Giresun doğumlu olan Erdal Eren, 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen ve 13 Aralık 1980’de asılarak idam edilen Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisidir.

ERDAL EREN NEDEN İDAM EDİLDİ?

Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti’li Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.

SİNAN SUNER’İN ÖLÜMÜNÜ PROTESTO ETMEKTEN GÖZALTINA ALINDI!

Erdal Eren, Suner’in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 tarihinde gerçekleştirilen gösteride gözaltına alınan 24 kişiden biriydi.

PROTESTO ESNASINDA ÇATIŞMA ÇIKTI

Gösteri esnasında protestocular ve askerler arasında çatışma çıktı. Çıkan çatışmada bir asker hayatını kaybetti.

ASKERİ ÖLDÜRDÜĞÜ İDDİASIYLA İDAMA MAHKUM EDİLDİ!

Çatışmada hayatını kaybeden er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren yargılanarak 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edildi.

YAŞI KÜÇÜK OLDUĞU İÇİN KEMİK TESTİ TALEBİ KABUL EDİLMEDİ

Erdal Eren idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan’a, “avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18’den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini’ söyledi.

ASKERE UZAKTAN ATEŞ AÇTIĞINI FAKAT ONU ÖLDÜRENİN KENDİSİ OLMADIĞINI SÖYLEDİ

Erdal Eren, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını söyledi.

1 GÜN İÇİNDE YAŞI RESMİ OLARAK BÜYÜTÜLÜP İDAM EDİLDİ!

İdam kararı verilen Erdal Eren’in 17 olan yaşı bir gün içinde 18 olarak büyütüldü ve sonrasında hemen idam edildi.

AİLESİ İDAMI RADYODAN ÖĞRENDİ

Ağabeyi Erkan Eren, Erdal’ın Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi. Erdal Eren’in idam edildiği tarihte yaşının 18’den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal Eren’in kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi.

Erdal Eren’in Annesine Mektubu

13 Aralık 1980’de 12 Eylül rejimince yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in daha önce yayınlanmamış mektubu bugün (15 Aralık) Evrensel Gazetesi’nde yayınlandı.

Erdal Eren’in kardeşi Erkan Eren abisinin mektubunu ilk kez yayınlanması amacıyla Evrensel Gazetesi’ne teslim etti.

Erdal Eren 10 Nisan 1980’de yazdığı mektupta şunları yazmış:

“10 – 4 – 1980 Perşembe.

Sevgili Anneciğim!..

Uzun zamandır mektup yazamadım. Kusura bakma.

Ancak Salı günkü Demokrat Gazetesi’nde yayınlanan bir devrimcinin mektubu cezaevindeki tüm devrimcilerin yaşamlarını, duygularını yansıttığından bu mektubu size gönderiyorum.

Mektup şöyle:

Ana!..

Neden mi burdayım? Neden mi evimde değilim? Neden istediğim zaman yatıp kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki kanepeye oturup okuyamıyorum, düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi arıyorum dört duvar arasında?

“O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.”

Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor. Ama bu duygu öyle karamsarlığın, yılgınlığın, bitkinliğin ve vazgeçmişliğin bir belirtisi olmuyor.

Aksine, bu duygu beni daha biliyor, daha hırçınlaştırıyor, bir yerlerden uzaklaştırıyor, bir yerlere yakınlaştırıyor. “Ne yapmalı?” “Nasıl savaşmalı?” sorusuna cevaplar arıyorum günlerce.

Sizi de düşünüyorum. İçeriye düşmeden önce anlatmak istediklerimi ama anlatamadıklarımı herhalde şimdi daha iyi anlayacaksınız. Bizi anlamayan analara, babalara, bacılara, eşe, dosta, herkese ama herkese anlatın daha vakit varken.

Henüz geç kalmamışken. Vaktim az da olsa var ve eğer biz değerlendirmesini bilirsek yeter de artar bile. Bu işi hep beraber yürütürsek ancak kazanabiliriz.

Omuz, omuza, bir birinden güç alarak, bir birine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne pahasına olursa olsun kazanmalıyız, kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu günleri hep beraber görelim, senin torunların görsün ve torunlarının çocukları görsün.

Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların… saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz.

Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak mücadelemizde.

Gelecek görüşte bana özgürlüğü, özgürlüğün tohumlarını getir. Ve demir parmaklıklara bütün bu yazdıklarımı düşünerek gözyaşlarını, mahzun bakışlarını bırakmadan git. Boynun bükük olmasın. Giderken gözün arkada kalmasın. Arkana bakma. Dışarıda da hep öyle ol.

Sana ve soranlara devrimci selamlar.

Anne. Benim anlatmak istediklerimin hemen, hemen hepsi bu mektupta var. Bu da cezaevindeki tüm devrimcilerin düşüncelerinin, yaşamlarının ve mücadelelerinin aynı olduğunu gösterir.

Bu yazdıklarımın yanı sıra sağlığınıza da dikkat edin ki yaşamın zorluklarına göğüs gerebilesiniz.
Size, akrabalara ve tüm arkadaşlara devrimci selamlar. Ellerinizden öperim.

Erdal”

ETİKETLER: