SON TV

ODTÜ Vakası

son.tv’ye yayın hayatında başarılar dileyerek yazıma başlamak istiyorum.

Göktürk-2 uydusunun uzaya gönderilmesi nedeniyle ODTÜ yerleşkesindeki düzenlenen programa
katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto etmek isteyen öğrencilerle polis arasında 18 Aralık
2012 tarihinde meydana gelen olaylara farklı bir açıdan bakacağım.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1 Kasım 1956 tarihinde Demokrat Parti iktidarında “Orta Doğu Yüksek
Teknoloji Enstitüsü” adı altında öğretime başlamıştır. 1957 yılında çıkarılan kanunla birlikte Orta
Doğu Teknik Üniversitesi adını almıştır. Soğuk savaş yıllarında Türkiye’nin ABD’ye yaklaşması
ile beraber, “ABD’nin yardım ve destekleriyle” kurulan ODTÜ’nün kuruluşu ilginçtir. ODTÜ’nün
kuruluş çalışmalarına BM’in Amerikalı uzmanları öncülük etmişlerdir. Görünür amaç, “Türkiye’nin
mimar ve mühendis ihtiyacını karşılamaktır”. Aslında nitelikli eğitim alan ve dil bilen teknik
elemanların ABD’ye transferi, yani beyin göcü belki de gerçek amaçtır. Bilindiği gibi 1950’de DP’nin
iktidara gelişiyle beraber ülkemizde artan ABD etkisiyle, başta Amerikan yardım kuruluşlarının ve
Pennsylvania Üniversitesinden uzmanların bulunduğu bir grubun planlaması ile ODTÜ’nün kuruluşu
için ilk adım atılmıştır. Kısacası, ODTÜ düşüncesinin temelinde ABD vardır.

Hangi siyasi düşünce de olursak olalım, Türkiye’de ve hatta dünyada herkes, emperyalizm dendiğinde
genellikle “ABD” yi anlamaktadırlar. ODTÜ’nün isim babası bile Amerikalılardır. 1960’lı yıllara kadar
ODTÜ’nün Rektörleri de Amerikalı idi. Her fırsatta “ABD ve Küresel Emperyalizme” karşı olduğunu
iddia eden kişilerin öncelikle bu gerçekleri bilmesi gerekmektedir.

Bilindiği gibi ODTÜ’ye yöneltilen eleştirilerin en başında, ODTÜ’nün politik kültürüyle ilgili olup
konuşmacı olarak gelen yerli-yabancı birçok siyasetçinin konuşturulmaması gelmektedir. Oysa
Üniversite, beğenelim veya beğenmeyelim her türlü düşüncenin özgürce konuşulduğu ve tartışıldığı
yerdir. Hakikat güneşi fikirlerin çatışmasından doğar. Üniversiteler fikir anarşistlerinin yeri
olmalıdır;
silahlı, sopalı ve molotof kokteylli anarşistlerin yeri değil.

ODTÜ’de tarihinde bu türden yapılan ilk eylem ABD Büyükelçisi Komer’in arabasının yakıldığı
yıldır. 1968 Kasım ayında Türkiye’ye ABD Büyükelçisi olarak atanan Robert W. Komer o günlerde
bazı çevreler tarafından istenmeyen adam ilan edilmiş ve protestolarla karşılanmıştı. Büyükelçi
Komer’in, ODTÜ’yü ziyaret etme isteği 6 Ocak 1969 günü rektör yardımcıları ve dekanların katılımıyla
gerçekleşmiştir. Büyükelçinin kampuse geldiği haberi hızla duyulmuş, protestolar başlamış ve
büyükelçinin arabası yakılmıştır. Bir büyükelçinin aracının yakılmasının olayının ODTÜ’nün resmi
sitesinden 50. kuruluş yıldönümü gerekçesi ile büyük bir bilimsel ve toplumsal katkı ve başarı gibi
sunulması kabul edilebilecek bir durum değildir ) ve en hafif
tabiriyle ayıptır.

ODTÜ’ye konuşmak amacıyla gelip konuşturulmayan kişilere çok sayıda örnek verilebilir. Örneğin
yıllar önce, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın açılış konuşmasını yapacağı, ODTÜ İşletme Topluluğu
tarafından düzenlenen ”Türkiye Ekonomisi” konulu panel, protestolar nedeniyle yapılamamıştı. Yine
ODTÜ’ye konuşmak için gelip “Komünizmin yıkılmasına göz yumduğu” gerekçesi ile konuşması
engellenen SSCB eski Devlet Başkanı Gorbaçov ise şaşkınlığını gizleyememişti. Öğrenciler son Ecevit
hükümetinin eski bakanı Kemal Derviş’e de, “Masal anlatmayın, biz devrim yapacağız’’ diye laf atıp
konuşmasını engellemeye çalışmışlardır.

Bir kısım ODTÜ öğrencileri, yıllar önce de ‘’Hazmetmeyiz’’ sloganı ile, Mc Donald’s için aynı tepkiyi
göstermiş ve Mc Donald’s kampüs içindeki şubesini kapatmak zorunda kalmıştı. ODTÜ’de yabancı
sermayeli zincir mağazalarına karşı çıkan öğrenciler Burger King’e de tepki göstermişlerdir. Kahve
zinciri Starbucks ise ODTÜ’ye şube açmış ancak öğrenciler Starbucks’ı da protesto etmişlerdir.

12 Eylül 1980 öncesinde öğrenci olayları artarken ODTÜ Rektör V. Prof. Uğur Ersoy’u Genelkurmay
Başkanı Kenan Evren davet eder. Ersoy yanında Ord Prof. Cahit Arf’ı da götürür. Cahit Arf,
Kenan Evren’e konuşmaları esnasında şu güzel yanıtı verir: “Üniversite, tartışarak gerçeklerin
arandığı bir kurumdur.”
Peki farklı düşüncelerdeki kişiler üniversitelerde konuşamazsa veya
konuşturulmazlarsa, nerede özgürce konuşacaklar ? Hem akademik özgürlüğü savunacağız, hem
de kendimiz gibi düşünmeyen kişilerin konuşmalarına tahammül etmeyeceğiz !

Gariptir ama “ABD Emperyalizmine ve Küresel Sermayeye” karşı olan “ODTÜ’lü öğrencilerin”
mevcut Rektörleri de dahil olmak üzere hocalarının büyük bir kısmı uzmanlık ve doktoralarını ABD
Üniversitelerinde tamamlamışlardır.

ODTÜ tarafından Kemal Gürüz’ün girişimiyle Amerika’da SUNY Üniversitesi ile birlikte ortak
ve paralı “Küresel Siyaset” programları açılmış, olup bu üniversite daha sonra hem Gürüz hem de
Süleyman Demirel’e fahri doktora payeleri vermiştir. ODTÜ’lüler her nedense bu durumu protesto
etmemişlerdir. “Ulusalcı olduğu düşünülen ODTÜ”lü protestocu gruplar” Türkçe olmayan eğitim dilini
de protesto etmemektedirler.

ODTÜ’de genelde nitelikli öğrenciler eğitim görmektedir. Yine ODTÜ’nün resmi sitesinden
öğrendiğimize göre dünyanın birçok ülkesinde mezunları iş bulup çalışmaktadırlar. (http:/
/mezun.metu.edu.tr/odtu-mezunlari-her-yerde/) ODTÜ mezunlarının yaklaşık 21 yurtdışı
temsilciliğinin 7 tanesi “Emperyalist Amerika’da”, 5 tanesi de Kanada, İngiltere ve Avustralya
gibi ABD müttefiki ülkelerde bulunmaktadır. ABD Büyükelçisinin aracını yakanlar ve bu olaya
sempati ile bakanlar, ABD’de çalışmayı mahsurlu görmemekte ve hatta ABD’de çalışmak ve yaşamak
için can atmaktadırlar. Öğrencilik yıllarında Mc Donald’s ve Burger King’de hamburger yiyip
Starbucks’ta kahve içmeyi “caiz bulmayan ODTÜ’lüler” mezun olduklarında “kazın ayağının öyle
olmadığını”
görüp “Emperyalist Amerika’ya gitmeye ve küresel firmalarda çalışmaya” pek olumlu
bakmaktadırlar.

Bilindiği üzere Türk Üniversitelerinde intihal (Bilimsel aşırma) vakalarının yaygın olduğu ifade
edilmektedir. Cumhuriyet Bilim Teknik Ekinin 21 Eylül 2012 tarihli sayısında, Murat Eren tarafından
kaleme alınan “Türkiye’den Tez Manzaraları” başlıklı yazıda ODTÜ ve diğer bazı üniversitelerde
yapılan tezlerdeki intihal olayları konu ediliyor ve belgelerle ayrıntılı olarak inceleniyor. Birbirinin
adeta kopyası olan tezlerden ODTÜ Kimya Bölümünde 2000 ve 2002 yıllarında tamamlanan 2 farklı
yüksek lisans tezine odaklanalım.

2002 tarihinde yazılan tezdeki çoğu cümleler, 2000 yılında yapılan tezden ufak değişikliklerle
kopyalanmış, kopya cümleler zaman zaman tezin içerinde dağıtılmış. Ne tez danışmanı ne de “5 bilim
adamından” oluşan tez komitesi bu intihal işlemini önemsememiş, ama bilmiyor olmaları imkansız.
Tez danışmanı Prof. Dr. Güniz Gürüz çok tanıdık bir kişinin eşi ?. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal
Gürüz’ün eşi. Kemal Gürüz Türk Yükseköğretimine “KALİTE ve ÇAĞDAŞLIK getirme” iddiasında
idi.
Başbakanı, Gorbaçev’i, Babacan’ı, Derviş’i protesto eden ve konuşturmayan ODTÜ’lüler keşke
“ODTÜ’deki intihal olaylarını da” protesto edebilseler.

Son sözü Mevlana yüzyıllar önce söylemiş “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol”