SON TV

Zamane çocukları daha mı zeki?

Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz, zamane çocuklarını SON.TV okurları için anlattı...

Zamane çocukları daha mı zeki?

SON.TV/SAĞLIK ÖZEL HABER

Şimdiki çocuklar çok mu zeki yoksa fazla mı bilmişler? Teknoloji ile daha anne karnındayken tanışmaları onlar için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı? Bisiklete binmek, seksek ya da bez bebekle oynamak yerine Playstation ve bilgisayarla oyun hayatına başlayan çocuklar bizlerden daha mı akıllı?

Yeni nesil bebeklerin daha doğar doğmaz cep telefonları ile tanışmaları, kameralara gülümseyerek bilmişçe poz vermeleri bir tesadüf değil. Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz, “Bilgisayarla tanışan bir çocuk keşfe çıktığında ucu bucağı bitmeyen bir sonsuzluğa kapısını açar. Üç boyutlu şekiller, sürekli bir hareketlilik, zevkine göre seçim yapabilme özgürlüğü maalesef bez bebeğin pabucunu dama attı” diyor.

Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz, yeni nesil çocuklarla ilgili sorularımızı yanıtladı:

Eskiden çocuklar doğar doğmaz bilgisayarla tanışmıyorlardı. Şimdiki çocuklar daha mı zeki? Nasıl her şeye bu kadar adapte olabiliyorlar?

Her şeyden önce eskiden bu kadar teknolojiyle iç içe değildik. Bebek daha 3. ayından itibaren ultrasonun verdiği sesle uyarılıyor. Yani daha duyma başlamadan vücudu frekanslara alışmaya başlıyor. Ortalama 6-7 aylık bir bebek anne karnındayken tv sesi, araba sesi, müzik sesi gibi çok farklı sesleri algılamaya başlıyor. Aynı şekilde anneden beslenirken de o kadar çok farklı tat alıyor ki. Çeşitliliği öğrenmeye başlıyor. Hatta eğer anne bilinçli bir anne adayıysa bebeği için gerekli beslenmeyi uygun şekilde yaparak bebeğinin beyin gelişimini olumlu oranda destekliyor. Bu şartlar altında baktığımda şimdiki çocukları daha zeki buluyorum. Elbetteki kuşak farkının getirdiği yenilikler, yaşanılan çevrenin etkileri, anne babanın bu tarz aletleri fazlaca kullanması çocuğun bunları görmesi haliyle de adapte olmasında da sorunlar yaşamamasına neden oluyor.

Annesinin bile kullanmakta zorlandığı bir cep telefonunu bir çocuk nasıl bu kadar kolay kullanabilir?

Görsel zekasını bir bilgisayar işlerliğinde kullanarak.. Hep diyorum çocuklar iyi bir dinleyici değil iyi bir izleyicidir. Dolayısıyla izlediği ve gördüklerini çok kolay aklında tutar. Hele hele bir de buna tecrübelerini eklersek yani yaparak öğrenmeyi eklersek sonuç şaşırtıcı olmaz. Çocuğun telefona hakimiyeti olması, onu kontrol etmesi, şekiller ve renklerin sürekli hareket etmesi onun için gerçekten ilginç geliyor. Hele ki bu cihazın kontrolünün kendi elinde olduğunu fark ettiğinde yaşayacağı hazzı düşünün. Dolayısıyla etkin öğrenme de olmazsa olmaz çocuğun öğrendiği şeyden keyif alması, cazip olması, farklılığı ve yönlendirebileceğini fark etmesidir. Annesi onun kadar ilgi ve alaka gösterse aynı performansı o da alır. Ancak ilginin olmadığı yerde öğrenme de zayıf olur. Ayrıca çocuğun çevresinde sürekli cep telefonlarını görmesi, arkadaşından duyması, televizyondan reklamlarını izlemesi bilgi birikimi bir ölçü daha arttırmaktadır. Yani çoklu öğrenme sağlandığındı için bilgi daha kalıcı olur.

Bez bebek oynamakla bilgisayarla oynamak arasında nasıl bir fark var?

Bez bebekte iki göz, bir burun, bir ağız, iki kol, iki bacak var. Hadi birazda saçları ekleyelim. Keşfedecek şey sınırlı, keşif bittikten sonra ise hiçbir esprisi kalmıyor. Şimdiki çocuklar için!.. Evet bizim zamanımızda diye başlayan cümlelerin devamında bez bebekler, üzerine dikilen elbiseler, çamurdan yapılan sembolik ev eşyalarıyla giden tecrübeler anlatılır. Oysa bilgisayarla tanışan bir çocuk keşfe çıktığında ucu bucağı bitmeyen bir sonsuzluğa kapısını açar. Üç boyutlu şekiller, sürekli bir hareketlilik, zevkine göre seçim yapabilme özgürlüğü maalesef bez bebeğin pabucunu dama atmaktadır. Elbetteki bez bebek yaratıcılığı geliştirmekte, duygusal dünyaya on binlerce farklı his katmaktadır. Ama bilgisayarla keşfediliş bir sıralamayı içerir. Yani çocuk yaratmaz sadece var olan şeyleri sırasına uygun şekilde keşfederek ilerler. Elbetteki muhakemesi artar ama yaratıcık aynı oranda gelişmez.

Bilmiş çocuk, E.Q.’sü (duygusal zekası) yüksek çocuk mu demek?
Hayır. Hatta bence düşük E.Q.’lü çocuktur. EQ duygusal zekayı tanımlar. Özellikle empati kurmayı, iletişim becerilerini maksimum oranda doğru kullanmayı, beden dilini ifade eder. Sürekli bilgisayar yada PSP yada TV’ye maruz kalan çocuk bahsettiğim becerileri nasıl geliştirebilirsiniz ki.. Dolayısıyla da bilmiş çocuğa zeki denilebilir yada akıllı.. Ama E.Q.’sü yüksek demek zor. Özellikle son 1-2 yıldır gözlemlediklerimde TV yoğun izleyen, bilgisayarla haşır neşir olan çocuklarda arkadaş ilişkilerinde bozukluklar, iletişim becerilerinde yetersizlikler en sık görülen sorunlar arasına girdi. Artık bir çok anne çocuğunu neden öğrenemiyordan ziyade neden sorumluluklarını bilmiyor, arkadaş ilişkileri neden bu kadar zayıf ya da neden bu kadar ben merkezci şikayetleriyle geliyor. Bu şikayetler detaylı incelendiğinde mutlaka çocuğun hayatında saydığım etkenlerden biri çıkıyor. Haliyle çok bilmek iyi bir şey ama E.Q.’ye katkısı tartışılır.

Eskiden karne hediyesi bisiklet iken şimdi PSP ya da Playstaiona döndü. Bisiklet popüleritesini nasıl kaybetti?

Çocuğu en çok etkileyen şeylerin başında akran baskısı gelir. Yani yaşıtlarının onun üzerindeki etkisi ve baskısı.. Etrafındaki arkadaşlarının elinde psp gören çocuk haliyle hem özenme hem de popülarite kazanmak için tercihini bunlar lehinde kullanır. Bisikletin popülaritesini kaybetmedeki en büyük etken bu. Ayrıca artık iyice tüketici olduğumuz bu dönemde reklamlarında etkisi küçümsenemeyecek kadar fazla. Nasıl biz yetişkinlerin moda akımı var ise çocuklarda da buna benzer bir akım var. Film, oyun cdsi ya da enteresan oyuncaklar.. Haliyle tüketme isteği dönemin popülaritesine göre de değişmekte..

Biz susam sokağı ile büyüdük. Şimdiki çocuklara çok basit hatta komik geliyor. Neden acaba?
Çünkü susam sokağındaki konular da o dönemin biz çocuklar için ilginç gelen konularını içeriyordu. Şimdiki çizgi film konuları ise sürekli hareket halinde olan iyiler ve kötülerin savaştığı karakterler yada süslü püslü kız bebek karakterlerinin özentisi hayatları.. Haliyle günümüz çocuklarının beklentileri ve arayışları da bu oranda değişmiştir. Elbetteki günümüz şartlarının eskiye oranla daha da iyileşmiş, gelişmiş olması, model anne babaların bilinçlilik düzeyinin artmış olması çocuklarında kendi hayatlarına olan bakışını etkilemektedir. Onları model alan çocuklar yetişkinin hayatını kendi hayatına göre günceller. Annenin süslü püslü giyinmesini bebeğine, babanın sürekli bilgisayarda olmasını ise PSP’de kullanarak kendini yetişkinler arasında görmek ister. Bu nedenle de biz yetişkinlerin ilgi alanları ve davranışlarımız çocuklarımızın da ilgi alanlarını doğrudan etkilemektedir.

Sosyal zeka mı dijital zeka mı?
İkisinden de biraz. Ne sadece sosyal zeka ne sadece dijital zeka. Dijital zekanın sosyal zeka ile harmanlanması ile çıkacak zeka insanlık için bir çok başarıya imza atabilir. Çocuklarımızı ne teknolojiden çok fazla uzak tutmalı ne de çok fazla iç içe bırakmalıyız. Sosyal faaliyetlerden koparmadan (spor, müzik, sanat) çocuğunuzun yeteneklerini bilgisayarla destekleyebilirsiniz. Çocuğun dijital ortamda yeni keşfettikleri ile sanatsal etkinliklerine bunu entegre edebilmesi yaratıcılığını üst düzeyde etkileyecektir. Aynı şekilde görsel becerilerini bu şekilde geliştiren çocuğun eğitiminde de bu araçların kullanılması öğrenmeyi daha kalıcı hale getirecektir. Bu nedenle dijital ortamlar etkili, yerinde ve uygun ölçüde kullanıldığında çocuğunuzun hem akademik hem de sosyal becerilerinin gelişimini olumlu etkileyecektir.

ETİKETLER: