SON TV

Van Gölü’nün altı uranyum deposu çıktı

Bilimadamlarının kirliliği incelemek için gittikleri Van Gölü'nde çözünmüş halde uranyum buldukları öğrenildi.

Van Gölü’nün altı uranyum deposu çıktı

Bilimadamlarının 3 yıl önce kirliliği araştırmak için inceleme yaptıkları Van Gölü’nde en değerli madenlerden uranyum buldukları öğrenildi. Bulunan uranyum miktarı 50 bin ton. Türkiye’nin 9 bin ton uranyum rezervi olduğu düşünülürse, bu miktarın kıymeti daha da anlaşılır.

Van Gölü’nün altında yatan uranyumun çıkarılması durumunda Türkiyeye sağlayacağı katkıyı değerlendiren Fırat Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Yaman, “Bu uranyumu nükleer santrallerde kullanarak elde edeceğimiz enerjiyle, kimya sanayi gibi büyük sanayi kuruluşlarının kurulmasını sağlamakla müreffeh bir ülke elde etmemiz mümkündür” dedi.

Yaman, ülkelerin gelişmesindeki en büyük faktörün otomotiv, tekstil, inşaat, plastik, ilaç, silah sanayi gibi pek çok sektöre ara girdi sağlayan kimya sanayisi olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Yaman, gelişmiş ülkelerin artan enerji ihtiyaçlarına bağlı olarak nükleer santrallerden faydalandıklarını anımsattı.

URANYUM ÇEVRE DOSTU

Türkiye’nin elektrik talep artışında Avrupa’da birinci, dünyada ise Çin’den sonra ikinci sırada yer aldığını dile getiren Yaman, bu bağlamda nükleer santrallerin tüm risklere karşın önemli bir alternatif kaynak olarak karşılarında durduğunu vurguladı.

Nükleer santrallerde hammadde olarak zenginleştirilmiş uranyum kullanıldığını açıklayan Yaman, dünyada uranyumun ya cevherden ya da deniz suyundan elde edildiğini anımsattı.

Mehmet Yaman, bazı çevrecilerin nükleer santrallere karşı durmasının nedeninin, daha çok cevherden uranyum elde edilmesi sırasında bir kaç kilogram uranyum elde etmek için tonlarca atığın çevreye atılması ve bu atıkların içerisinde bulunan toryum ve radyum gibi kanserojen özelliğe sahip radyoaktif elementlerin yağmurla yeraltı sularına karışma riski olduğunu bildirdi.

Ancak deniz suyunda çözünmüş halde bulunan uranyumun elde edilmesinde bu durumun söz konusu olmadığını savunan Yaman, “Japonya deniz suyundan 1970’lerden beri uranyum üretmektedir. Uranyumu tutan absorbanları içeren kalıplar denizin içine atılmakta ve belirli bir süre sonra toplanıp içine tutunan uranyum alınmakta ve tekrar denize salınmaktadır” dedi.

VAN GÖLÜ’NDE ÇÖZÜLMÜŞ URANYUM

2010 yılında Van Gölü’ndeki kirliliği araştırmak için yaptıkları araştırmalarda göl suyunda yüksek oranda çözünmüş halde uranyuma rastladıklarını belirten Yaman, Türkiye’nin 2023 hedefinde Van Gölü’ndeki uranyumun kilit rol alabileceğini ifade etti.

TÜRKİYE REZERVİNİN 4.5 KATI

Yaptıkları hesaplamalarda Van Gölü suyunda çözünmüş halde 50 bin ton civarında uranyum bulunduğunu ve gölden uranyum çekildikçe göl tabanındaki uranyumun çözülmeye devam etmesi ile bu miktarın daha da artacağını söyleyen Yaman, bunun ülkeye büyük bir ekonomik girdi sağlayacağını dile getirdi.

Prof. Dr. Yaman, Van Gölü suyunun sodalı olması bakımından çözünmüş halde bulanan uranyumu elde etme işlemlerinin diğer kaynaklara göre daha avantajlı, ekonomik ve çevre dostu olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

‘BU KAYNAK BİTMEZ, KENDİNİ YENİDEN ÜRETİR’

“Van Gölü’ndeki uranyumun zenginleştirme aşamasında çevreye tonlarca radyoaktif maddenin atılması söz konusu değildir. Ayrıca Van Gölü’ndeki uranyumu kullanmamız halinde bitmemekte, su tekrar dengeye varıncaya kadar gölün tabanındaki uranyum cevherlerinden uranyum çözülmeye devam edecektir. Dolayısıyla bitmez bir kaynak gibi. Van Gölü’ndeki uranyum Allah’ın Türkiye’ye bir lütfudur. Allah’ın bu lütfuna karşın, bu uranyumu nükleer santrallerde kullanarak elde edeceğimiz enerjiyle kimya sanayi gibi büyük sanayi kuruluşlarının kurulmasını sağlamakla müreffeh bir ülke elde etmemiz mümkündür.”

URANYUM ENSTİTÜSÜ KURULMALI

Türkiye’nin doğalgaz, petrol ve kömür gibi enerji kaynakları açısından dışa bağımlı bir ülke konumunda iken, ülkenin enerji sektörüne bakış açısını yeniden şekillendirecek bir alternatif olan nükleer santraller ve Van Gölü suyundaki uranyumun zenginleştirilmesi konusundaki çalışmaların teşvik edilmesi gerektiğini dile getiren Yaman, şunları kaydetti:

“Bu konuda Türkiye’deki Ar-Ge kuruluşları arasında başı çeken TÜBİTAK ve Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumların araştırmalarında Van Gölü’nü öncelikli alan olarak seçmesi gerekir. Hatta Türkiye’de Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü gibi uranyum enstitüsünün kurulması da büyük önem taşımaktadır.”

Prof. Dr. Mehmet Yaman, Van Gölü’ndeki uranyumun zenginleştirilmesi için yetkili kuruluşlara projeler sunduklarını ancak kabul edilme aşamasının sonuçlanmadığını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA