SON TV

Yusuf Kaplan’dan Cemaat’e ağır eleştriler

Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan, 'Müslüman bir cemaat ne zamandan beri bu kadar mide bulandırıcı, alçaltıcı bir duruma düştü' diyerek cemaate yüklendi.

Yusuf Kaplan’dan Cemaat’e ağır eleştriler

Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan, bugün yazdığı “Kara bir leke!” başlıklı köşe yazısında Gülen Cemaati’ne yüklendi. Cemaate her zaman iyi duygularla yaklaştığını, yaptığı işleri taktir ettiğini belirten Kaplan, Cemaat’in son günlerde yolsuzluk operasyonu adı altında ülkeyi kaosa sürüklemesini eleştirdi.

‘MİDE BULANDIRICI, ALÇALTICI’

Eleştiri düzeyini, “Mide bulandırıcı, alçaltıcı” cümleleri ile iyicene ağırlaştıran Kaplan, isim vermeden Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya, “Bugün seçimlerin arifesinde Türkiye’yi kaosun eşiğine sürükleyecek bir yolsuzluk operasyonuna neden çanak tutuyor acaba?” sorusunu sordu.

İşte Yusuf Kaplan’ın cemaati ve cemaat yayın organlarını hedefe alan “Kara bir leke” başlıklı köşe yazısı:

“Önceki gün Batman’daydım. Bir kamu görevlisi arkadaş, Van’da bizzat tanık olduğu bir hâdiseyi anlattı.

Cemaate bağlı bir öğretmen, bir Van milletvekiline parmağını sallayarak, aynen şöyle çıkışmış: ‘Siz, kendinizi ne zannediyorsunuz? Bunun hesabını vereceksiniz!’

Kamu görevlisi arkadaşa, ‘mesele neydi?’ diye sorduğumda, ‘sıradan bir mesele’ dedi ve ‘hepimiz şok olduk’ diye de ilâve etti.

Bu hâdisenin iki yıl önce yaşandığına özellikle dikkatinizi çekmek isterim.

GELİN DE AÇIKLAYIN BU PARADOKSU!

Şu gerçeği görelim artık: Karşı karşıya olduğumuz operasyon, bir yolsuzluk operasyonu değil, aksine, ilk kez bağımsız hareket etmeye ve İslâm dünyasının umudu olduğunu göstermeye başlayan Erdoğan Türkiye’sinin yürüyüşünü durdurmaya yönelik çok yönlü siyasî, ekonomik, stratejik ve uluslararası bir ‘operasyon’.

Dün, seçimler öncesinde siyaseti dizayn etmek için çirkin yolsuzluk operasyonlarına karşı toplumu uyanık olmaya çağıran Cemaat’in yayın organının başındaki kişi ve Cemaat medyası, bugün seçimlerin arefesinde Türkiye’yi kaosun eşiğine sürükleyecek bir yolsuzluk operasyonuna neden çanak tutuyor acaba?

Şu hâle bakar mısınız: Bir yandan bir yolsuzluk operasyonu yapılıyor ve Cemaat’in bütün basın-yayın organları, çarşaf çarşaf yolsuzluk haberleri yayınlıyor.

Öte yandansa Cemaat, söylediklerinin ne anlama geldiğini idrak etmekten âciz tuhaf adamlarını ve ‘tetikçilerini’ televizyon televizyon dolaştırarak hem Cemaat’in operasyonla ilişkisi olmadığını söyletiyor hem de havada uçuşan iğrenç yolsuzluk iddialarıyla, şantaj kasetleriyle, iç ve dış şer güçleriyle kurduğu ürpertici ilişkilerle hükümete veryansın ediyor, Türkiye’yi kaosun eşiğine sürüklüyor!

YETER ARTIK! BU ZİLLETE SON VERİN LÜTFEN!

Nedir bu Allah aşkına yahu! Müslüman bir cemaat ne zamandan beri -özür dilerim ama- bu kadar mide bulandırıcı, alçaltıcı, zelil bir duruma düştü bu ülkede!

Doğrusunu söylemek gerekirse, Cemaat’e karşı her zaman hüsnüzan’la yaklaştım; yurt dışındaki okul çalışmalarını bir ufuk olarak gördüm, hizmetlerini takdirle, şükranla andım. Ve dershanelerle ilgili mücadelelerini sonuna kadar destekledim.

Ama operasyondan sonra Cemaat’in geliştirdiği söylemler, eylemler, girişimler hayal kırıklığına uğrattı beni.

Neresinden bakarsanız bakın, son derece vahim bir durumla karşı karşıyayız: Milletin gözünün içine baka baka Cemaat’in operasyonla hiç bir ilişkisi olmadığını söyleyebiliyorlar. İnsanları ne kadar aptal yerine koyduklarını göremiyor mu bu arkadaşlar?

Yeter artık yahu, yeter! Müslümanların daha fazla zelil ve rezil duruma düşmelerine tahammül edemiyorum ben şahsen!

İSLÂM’IN İZZETİYLE OYNAMA HAKKINI KİM VERİYOR SİZE!

Bu ne basiretsizlik, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır Allah aşkına!

Her şey bütün çıplaklığıyla ortada. Milletin gözünün içine baka baka milleti aptal yerine koymayın lütfen!

Yaşananların toplumun midesini fenâ hâlde bulandırdığını, daha önemlisi de, İslâm’ın izzetini yerle bir ettiğini nasıl oluyor da göremiyorsunuz, aklım, havsalam almıyor gerçekten!

Soru şu burada: İslâm’ın izzetiyle oynama hakkını kim veriyor size? Bu ne vurdumduymazlık böyle!

Şimdi birileri kalkıp da bana, yolsuzlukların üstünü örttüğümü söylemez umarım. Mesele yolsuzlukla filan ilgili değil çünkü.

Kaldı ki, bu tür yolsuzluklara bulaşmış Cemaat mensubu kaç tane adamın kafasını milletin içinde duvarlara vurduğumu söylemem bir anlam ifade eder herhalde.

CEMAAT’İ KENDİ ELLERİNİZLE BİTİRDİĞİNİZİ GÖREMEYECEK KADAR GÖZÜNÜZ KARARMIŞ SİZİN!

İyi de, operasyon sürecinin ve bu süreçte Cemaatin yaptığı agresif yayınların, geliştirdiği hasmane söylemlerin ve yıkıcı eylemlerin, Cemaat’in itibarını sıfırladığını göremiyor musunuz?

Daha da vahimi, gücü putlaştırarak, kendi dünyevî, siyasî, bürokratik menfaatlerinizi ölesiye koruma kavgası vererek pire için yorgan yakan, kendinizi her şeyin merkezine yerleştirerek kardeşlik fikrini yerle bir eden, ‘güç elde etmek ve elde edilen gücü korumak için her yol mübahtır’ ilkesizliğine yaslanan Makyavelist mantığınızla, İslâm’ın varoluşsal ilkelerini hiçe saydığınızı göremiyor musunuz gerçekten?

Toplumda onarılması zor derin manevî yaraların açılmasına neden olduğunuzu, masum Anadolu insanını perişan ettiğinizi ve sonuçta Anadolu insanının Cemaat’e öfkeyle dolup taştığını ve bütün bu basiretsizliğinizle Cemaat’i kendi ellerinizle bitirdiğinizi göremeyecek kadar gözünüzün karardığını nasıl oluyor da göremiyorsunuz anlayamıyorum hakikaten!

Yazık olacak Cemaat’e! Hem de çok yazık! Uyanın artık!

BU KARA LEKEYİ İSTESENİZ DE TEMİZLEMENİZ ÇOK ZOR ARTIK!

Şunu aslâ unutmayın: İki haftadır bu ülkenin ekonomisine verdiğiniz zarar, ülkeyi içine sürüklediğiniz kaos ve bu ülkenin sahipsiz insanına yaşattığınız hayal kırıklıkları, sergilediğiniz ‘ikiyüzlü’, Makyavelist ve narsist tavırlar, Cemaat’in alnına kara bir leke olarak çoktan kazındı bile. Bu lekeyi isteseniz de silmeniz çok zor artık!

İzi sürülmesi gereken soru şu burada: Bir Cemaat, nasıl olur da ülkeyi kaosun eşiğine sürükleyecek kadar pire için yorgan yakmaktan, kardeşlik fikrini hiçe saymaktan, bölgemizin mazlum ve masum halklarının tam da bize bel bağladığı bir zaman diliminde Türkiye’nin yürüyüşünü engelleyecek basiretsiz işlere soyunmaktan çekinmez acaba?

CEMAATİN PSİKOLOJİSİ BİLİNİRSE, YANLIŞLIK YAPMASI ÖNLENEBİLİR

Bu soru önemli. Bu sorunun cevabının izini sürebilmek için Cemaat’in yapısını, mantığını, karmaşık, kafa karıştırıcı uluslararası ilişkiler ağını, kısacası Cemaat’in söylemlerini ve eylemlerini belirleyen psikolojisini iyi okumak, iyi tahlil etmek gerekiyor.

Cemaatin psikolojisi, bütün stratejilerini belirliyor çünkü. Meselenin püf noktası burası.

Cemaatin psikolojisi iyi bilinirse, Cemaat’le nasıl ilişki kurulabileceği, Cemaat’in yanlışlık yapmasının önüne nasıl geçilebileceği de ön-görülebilir.

ÜMMET ŞUURU OLMAYINCA, KARDEŞLİK ŞİİRİ DE YEŞERMİYOR

Her şeyden önce, Cemaat’te ümmet şuuru yok. Ümmet şuuru olmayınca kardeşlik şiiri de yeşermiyor.

O yüzden Cemaat, bugüne kadar İslâm dünyasının sorunlarına karşı duyarsız kaldı. Yine o yüzden bu ülkede İslâmî kesimlerin karşı karşıya kaldığı -neredeyse- bütün sorunlarda Müslümanları yalnız bıraktı.

Dolayısıyla ilâhî şiarları da, türlü tuhaf insanları da, kendi çıkarları için tepe tepe kullanmakta bir sakınca görmedi.

UMUT YOKSA, UFUK DA BULANIKLAŞIR VE BUHARLAŞIR

İkinci olarak, Cemaat’te Umut fikri de yok. Ürpertici, çürütücü bir vehim var.

Oysa vehmin olduğu bir yerde, panik psikolojisi hükmünü icra eder. Panik psikolojisiyle hareket eden vehimli insan, ne sunar bize, ne sunabilir ki?

Umut, vehmin panzehiridir oysa. Umutsa, ufkun kaynağı. Umut kaynağı kuruduğu zaman, ufuk ırmağı da akmaz.

Umut yoksa, ufuk da bulanıklaşır ve buharlaşır zamanla.

Korku, vehim, panik ve kaçınılmaz olarak da paranoya, cemaatin hatt-ı harekatını belirliyor.

Sonuçta, takiyyecilik diye, gayr-i islâmî, marazî bir tarz, bir usul çıkıyor ortaya.

CEMAAT, AZINLIK PSİKOLOJİSİ VE YAHUDİ MANTIĞI

Takiyyecilik, kişiliği bozuyor. Ahlâkı da bozuyor. Yahudi mantığını besliyor alttan alta.

Bu tespit tedirgin edici bir tespit; o yüzden pek de içime sinmiyor ama yine de yazmak zorundayım bunu. Umarım yanlış anlaşılmaz ve alakasız yerlere çekilmez. Çok önemli olduğunu düşündüğüm için sizlerle paylaşıyorum bu tespitimi.

Yahudi mantığı, azınlık psikolojisine dayanır. Azınlık psikolojisinin temelinde güce tapınma, gücü putlaştırma ve her ne suretle olursa olsun gücü ele geçirme paranoyası vardır.

Burada ‘Yahudi mantığı’ diye bir niteleme kullandım ya, hemen tepki verecek bazı akl-ı evveller, ‘Vayy, Yahudileri aşağıladın sen!’, diye.

İşte bu reaksiyon da Yahudi mantığının bir ürünü!

Dahası, modernliğin gerisinde yatan ruh, Lacoste’a göre, bu reaksiyoner Yahudi mantığıdır. Modernlik, bir aksiyon’a değil, reaksiyona dayanır: Kilise’ye reaksiyona.

ZAYIFKEN, GÜCE BOYUN EĞMEK; GÜCÜ ELE GEÇİRİNCE, BOYUN EĞDİRMEK!

Gücü putlaştıran azınlık psikolojisi, iki zıt davranış biçimi üretir:

Birincisi, gücü ele geçirinceye kadar, güce boyun eğer.

İkincisi de, gücü ele geçirdikten sonra da herkesi kendi gücüne boyun eğdirme mücadelesi verir.

Cemaatin, diyalog fikrinin, Müslümanlarla değil de, Yahudi ve Hıristiyan’larla çıkar ilişkisine dayanıyor olmasının sırrının burada gizli olduğunu düşünüyorum.

CEM KÜÇÜK, BİRAZ HASSASİYET LÜTFEN!

Son bir nokta: Cem Küçük, ‘yargı ve emniyet cuntası’ olarak adlandırdığı bu operasyon konusunda ilginç yazılar yazdı.

Fakat Cem Küçük kardeşimin önceki yazılarında da rastladığım ama son yazısında özellikle dikkatimi çeken tedirgin edici bir şeye dikkat çekmek zorunda hissettim kendimi.

Sevgili Kardeşim, bazı isimleri hedef hâline getirecek türden yazılar yazmanız hiç hoş değil.

Bu üslup Aydınlıkçıların, Cumhuriyet ve Hürriyet gazetesinin olağanüstü şartlar oluşturmak için başvurdukları üsluba çok benziyor. Bu üslup, yazdığınız önemli yazıların değerine gölge düşürüyor.

Hatırlatmak isterim: Salih Tuna’nın bu tür konularda yazdığı humor eksenli, zekice yazılar ya da Ömer Lekesiz’in sahici, samimi, derinlikli yazıları daha zihin açıcı ve düşünmeye ‘kışkırtıcı’.