SON TV

İşte Balyoz Bebek ve hikayesi

Balyoz Bebek olarak tanınan İnanç Durusoy'un babası, Emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy hapisteyken nasıl baba olduğunu ve balyoz bebeğin hikayesini anlattı.

İşte Balyoz Bebek ve hikayesi

Adı İnanç Durusoy. Ama biz onu Balyoz Bebek olarak tanıyoruz. Balyoz davasından 16 yıl ceza alan Emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy’un oğlu o. Durusoy cezaevindeyken evlendi ve çocuk sahibi oldu. Bir süre önce tahliye olan Durusoy hapisteyken nasıl baba olduğunu ve İnanç bebeğin hikayesini Pazar SABAH’a anlattı.

10 aylık bir bebek İnanç… Her şeyden habersiz, tüm masumiyetiyle anne ve babasıyla yaşıyor. Farkında olmasa da namlı bir bebek! Biz onu Balyoz bebek olarak tanıyoruz. Balyoz davasından 16 yıl hapis cezası olan, ömrünün 3.5 yılını Silivri Cezaevi’nde geçiren ama geçtiğimiz günlerde tahliye olan emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy’un oğlu o. Hatırlanırsa İnanç Durusoy’un hayata gelme süreci çok konuşulmuştu. Tümgeneral Durusoy özgürlüğü soluduğu şu günlerde evinin kapılarını ilk kez Pazar SABAH’a açtı. Hem oğlu İnanç’ın dünyaya gelme serüvenini, hem cezaevi günlerini hem de Balyoz davasındaki kumpası anlattı.

– Bebek olayı nasıl oldu?
– Cezaevindeyken boşandım ve yeniden evlendim. Eşim Melike desteğini hiç esirgemedi. Bütün duruşmalara ve görüşlere eksiksiz geldi. Duruşmalarda bile küçük not kağıtları ile birbirimize mesajlar gönderiyorduk. Hep göz gözeydik. Onun desteği olmasa çok zor günler geçirirdim. Şişli Etfal Hastanesi’nde tedavi gördüğüm bir gün yanımda refakatçiydi. Jandarma ve gardiyan odanın önünde duruyordu. Eşimle birlikte olduk. Ben de erkeğim sonuçta… Genç ve güzel bir eşim var… Allah böyle güzel bir şey nasip etti sonuçta bize.

– Çocuk haberini nasıl aldınız?
– Telefonda aldım. Böyle bir şey olabileceğini söyledi. Dünyalar benim oldu. Daha sonra kapalı görüşe geldiğinde el kol hareketleri ile hamileliğinin kesin olduğunu anlattı.

– Cezaevi yönetimi durumdan nasıl haberdar oldu?
– GATA’dan hamile olduğuna dair rapor almıştı. Bu raporu görüşe geldiğinde X-Ray cihazından geçmemek için cezaevi yönetimine vermiş. Cezaevinin de böylece haberi oldu. Müdür yardımcısı çağırıp sordu ‘Nasıl oldu?’ diye sordu, çekinmeden her şeyi anlattım. Beş gün hücre cezası verdiler, ‘Yatarım eşim ve çocuğum için’ dedim. Fakat arkadaşlar ve avukatım Hakan Tunçkol, infaz hakimliğine itiraz hakkımız olduğunu söyledi. Başvurduk bir hakime hanım bu cezayı kaldırdı. Duruşmaya eşim de gelmişti.

– Bebek yapmak planlı mıydı?
– Anlık gelişti, planlayarak bir şey yapmadık. İyi ki böyle bir şey yapmışım diyorum şimdi. Sonuçta Allah dünyalar tatlısı bir çocuk nasip etti bize. Cezaevindeyken öyle bir moral kaynağı oldu ki bu bebek bana, anlatamam. Her görüşte öpüp kokladım. Beni hayata bağladı.

– Doğuma gitmek isteniz mi?
– İstedim ama mahkeme izin vermedi. Başvurumuz mahkemece reddedildi. Keşke verselerdi.

– Bebeğinizi ilk ne zaman gördünüz?
– Bebeğimi doğumdan 15 gün sonra cezaevinde görebildim. Açık görüşe getirdi eşim. İnançlı bir insan olduğumuz için adını da İnanç koydum.

– Cezaevinde neler yaşadınız?
– Yaklaşık 3.5 yıl cezaevinde kaldım. En zor şartlara operasyonlara alışkınız. En çok aşağılanmak bana koydu. Cezaevine girdiğimde 61 yaşındaydım ama Türk subayı olarak ilk kez aşağılanıyordum. Hayatımda ilk kez burada arandım. Cezaevindeki personel çok iyi davrandı. Eğer onlar da bize kötü muamele yapsaydı aramızda stresten ve kalpten ölen çok olurdu. Fakat sonuçta orası bir cezaevi, koğuş kapısından yemek verdiklerinde bile önlerinde eğiliyorsun. Psikolojik olarak aşağılamak için kapıda yemek verilen aralığı aşağıda yapmışlar. Cezaevine girerken kalp hastasıydım, içeride böbrek kanseri oldum, yüz felci geçirdim. Koğuşta temizlik ve iş yapmaktan bel fıtığı oldum. Tuvaletleri kendimiz temizliyorduk. Asker olduğumuz için emekli bir korgenerali aramızdan CEO seçtik, iş bölümü yaptık. Yemek temizlik hepsini düzene soktuk.

PARALEL YAPI BÜTÜN BASAMAKLARI TUTMUŞ
– Balyoz Darbe Planı olarak bahsedilen seminer yapıldığı sırada siz neredeydiniz?
– Seminerin yapıldığı dönemde Silahlı Kuvvetler Akademi Komutanı’ydım. Yurtdışına tayinim çıkmıştı, oraya gitmeye hazırlanıyordum. 2010’da Balyoz Plan Semineri’ni gazetelerden öğrendim. Bir gün emniyetten telefon ettiler ve savcının ifadeye beklediğini söylediler. Arkadaşlarımın şaka yaptığını düşündüm. Hatta birkaç arkadaşı aradım ve şaka yapıp yapmadığını sordum. Emniyeti aradım ve böyle bir durum olup olmadığını sordum. Doğru dediler, savcı beyin beklediğini söylediler

– Adliyede neler yaşadınız?
– Beşiktaş Adliyesi’ne gittim. Kendime güvenim tamdı. Ben böyle bir işin olmadığına emindim. İfadem sadece 15 dakika sürdü. Savcı Bey beni uğurlarken bu işlerlerle ilgimin olmadığını anladığını söyledi. Ben de “Yapan kimse bulunsun” dedim. Gayet rahattık ama bir baktım iddianamenin içinde adımız var. Çok şaşırdım. Dava açıldı bir süre iddianameyi bile okumadım. Bana sorarsan birkaç haftaya tahliye oluruz diye bekliyordum. Fakat üç ay sonunda bu işin sarpa sardığını anladım. Yaşadıklarımız Hamdi Alkan’ın Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım filmine benziyordu. Darbe ile suçlanıyorum ama yapmak hiçbir zaman aklımdan geçmedi. Çevremdeki komutanlardan da darbe konuşan duymadım.

– Bu süreci neden yaşadınız sizce?
– Bunları niye yaşadık diye düşündüğümde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de normal demokratik düzende karışmaması gereken konulara karıştığı günler olduğuna inanıyorum. Bunlar bir daha yapılmasın diye başımıza bunlar gelmiş olabilir.

– Paralel yapının bir kumpası mı söz konusu sizce?
– Paralel yapı Balyoz sürecinde sistemi ele geçirmiş. Bütün basamaklar tutulmuş. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ gibi ben de hazırlıksız yakalandığımızı düşünüyorum. Biz askeriz ya siyah ya beyaz vardır bizim için. Kurallar silsilesi içinde hareket ederiz. Adalet sisteminin bu kadar bozulabileceğini, eğilip bükülebileceğini belli bir görüşe sahip insanlar tarafından ele geçirilebileceğine hiç ihtimal vermezdik. Adil bir yargılama yapılmadan 16 yıla mahkum edildim.

BAŞBAKANIN DİK DURUŞU SAYESİNDE DIŞARDAYIZ
– 17 ve 25 Aralık süreci ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
– Paralel yapı Başbakan Erdoğan’ı aldattı. İyi niyetini istismar etti. Paralelciler adım adım geldi. Ergenekon ısınma turları, Balyoz operasyonu, Başbuğ’un tutuklanması ve MİT Müsteşarı’nın tutuklanmak istenmesi güç gösterisi, 17 ve 25 Aralık altın vuruştu. Başbakanın hasta olmasından yararlanıp MİT Müsteşarı’nı tutuklamak istediler. Sonra sıra Başbakan Erdoğan’a gelebilirdi.

– Tahliye olmanız bu süreçten sonra yaşananlara bağlanabilir mi?
– 17 ve 25 Aralık’tan sonraki süreçte Başbakan Erdoğan’ın duruşu çok önemliydi. Cesaretini ve dik duruşunu tebrik ediyorum. Bu kararlı duruş olmasaydı biz şimdi dışarıda olamazdık.