SON TV

Faruk Ağa Yarman’ın kızından infografik proje!

Balyoz davasında tek sivil olarak ceza alan Faruk Ağa Yarman’ın kızı Kibele Yarman Silivri Cezaevin'de geçirilen 26 ayı infografik projesine dönüştürdü.

Faruk Ağa Yarman’ın kızından infografik proje!

2011 yılının Ağustos ayında Havelsan Genel Müdürü iken Balyoz davasında tek sivil olarak ceza alan Faruk Ağa Yarman’ın kızı Kibele Yarman, Silivri cezaevi yolunda geçen 26 ayı infografik projesine dönüştürdü. ‘BABAMI GÖRMEK isimli infografik proje, YARMAN ailesinin saatleri, dakikaları, saniyeleri; geçen ömürleriydi.

HİÇBİR ŞEY TELEVİZYONDA GÖRÜNDÜĞÜ KADAR BASİT DEĞİL
New York’ta yaşayan ve School of Visual Arts’ın Design bölümünde yüksek lisansını tamamlayan Kibele YARMAN, hem Silivri yolunda geçen, hem de babasıyla geçirdiği süreleri hesapladı. İnfografik olarak hayata geçirdi. Bu infografik, genç bir kızın politik bir davada tutuklandığı için 26 ayını hapiste geçirmek zorunda kalan babasını görmek için yaptıklarının görsel bir kaydı. Bu tür davaların yasal ve siyasal şeyler evreninden çıkarılıp insan odaklı bakıldığında nasıl göründüğünü anlatmaya çalışıyor. Kibele Yarman, duygularını şu sözlerle anlatıyor; “Televizyonda göründüğü gibi ‘Silivri’ye girdi. Silivri’den çıktı’ gibi basit değil hiçbir şey. Bu giriş çıkışların etrafında dönen binlerce gezegen var.

SİLİVRİ’DEN DÖNEBİLDİM Mİ ONDAN DA EMİN DEĞİLİM
Silivri Cezaevi, ay çiçek tarlaları içinde bir yer. Çok uzak. Fikren de, mesafe olarak da insanlığa çok uzak. Matematiksel olarak da uzakmış. Oturdum, iki yıl boyunca gidene ve dönene kadar yaptığım her şeyin süresini hesapladım. Göreceksiniz ki bir kere cezaevine gitmesi çok uzun sürüyor. Dönmesi daha da uzun sürüyor. Ben hala dönebildim mi ondan da emin değilim.”

HARİTADA TÜRKİYENİN YERİNİ GÖSTEREMEYECEK İNSANLAR
İNFOGRAFİĞİN HİKAYESİNİ SORUYOR
26 aylık ‘Silivri’ süreci hakkında tek bir detayı bile atlamayan YARMAN, Amerika’da dikkat çeken çalışmasıyla ile ilgili; “Haritada Türkiye’nin yerini gösteremeyecek insanlar infografiğimin hikayesini öğrendikten sonra bana Türkiye’de yaşanan bu ve benzer pek çok konuyu anlattırıyor.” diyor.

Kibele YARMAN projesini ve yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:
“Bu kısa süreli ve bireysel bir projeydi. Bir ‘infografik’. İnfografik geçmişte olanları anlatmak, gruplamak ve özetlemek için zaten yaygınlıkla kullanılan, benimse bu konuyu Türkiye’yle ilgili hiç bilmeyenlere anlatmak üzere seçtiğim bir araç. Silivri yolunda geçen sürelerin birbirlerine oranlarının görsel bir temsili bu grafik.

SÖYLEMEK İSTEDİKLERİMİ EN İYİ ÖZETLEYEN ŞEY SİLİVRİYE VARILAN SÜRE İLE BABAMI GÖRDÜĞÜM SÜRE ARASINDAKİ FARKTI!
İnfografikte kullanılan datayı babamın Silivri’de olduğu sürede onu ettiğim her ziyarette yolda, güvenlik aramalarında geçirdiğim zamanı hesaplayarak başladım. Gittiğim her seferin bilgileri saklanmıştı, uçak biletleri, araba yolculuklarında alınan benzinler; bunlar kayıtlıydı. Bütün bunları toparlamak yaklaşık iki haftamı aldı. Pek çok farklı kategoride data vardı. Hangilerini kullanacağıma, hangilerini arkada bırakacağıma karar vermek zor oldu. İnsan toplumda anormal olarak düşünülen bir şey başına geldiğinde onun etrafındaki her şeyi çok önemli sanıyormuş. Bunları biraz elemem gerekti. Ondan sonra babamın 26 aylık haksız tutukluluğuyla ilgili söylemek istediklerimi en iyi özetleyen şeylerden birinin babamla ortalama bir cezaevi görüşünde geçirdiğim süreyle (4 dakika) Silivri’ye araba kullanırken geçirilen toplam sürenin (yaklaşık 11.220 dakika) arasındaki fark olduğuna karar verdim. Geri kalan datayı da bu çerçeveye uyacak biçimde seçtim ve onlarla çalıştım.

TÜM DATALARI TOPLADIKTAN SONRA
ÜÇ HAFTADA PROJEMİ TAMAMLADIM
Kullanacağım datayı toparladıktan sonra bu dikenli teli hatırlatan desenlerin eskizlerini çizmeye başladım. Onlarla datayı birleştirmesi de biraz sürdü. Toplam üç hafta gibi bir sürede de grafiklerle birlikte projeyi tamamladım. İlk versiyon İngilizce ve 17 x 24 inç boyutlarında bir posterdi. New York’ta, Türkiye’yi haritada gösteremeyecek insanlar infografiği gördüklerinde bu hikayeyi ve Türkiye’yle ilgili pek çok başka hikayeyi dinlemek istediler. Biz kendi ülkemizde işin insan hakları boyutunu unutmaya çok alışmışız; hemen herkesi ‘şucu’, ‘bucu’ diye yaftalayıp işin içinden çıkmak istiyoruz.

BÜTÜN BUNLAR OLURKEN KİMSE ÇIĞLIK ATMADI,
EN AZINDAN BEN ATAMADIM
Projenin görsel olarak sakin olmasının sebebi kimsenin bütün bunlar olurken pek de bir çığlık atamamasıydı. Yani en azından ben atamadım. Olduğu gibi yaşamaya devam ediyorsun. O yüzden yalnızca dikkatlice bakılınca o infografiğin ortasındaki o minicik noktayı görebiliyorsun. Zaten yalnızca dikkatli bakarsan haksız yere hapis yatan insanları fark edebiliyorsun bu ülkede. Dikkatli bakmayınca pek bir şey görünmüyor.”

ÖMER FARUK AĞA YARMAN:

Sanatla Adalet
Türkiye
miz çelişkiler ülkesi…

“Bir rüzgar esti, yıllarca ülkenin en parlak bilim adamı, yazar ve askerleri sahte dijital delillerle mahkemelere sürüklendi, tutuklandı, evinden, işinden yaşamından edildi. Yönettikleri kurumlar ve aileler çökertildi. Kimisi dayanamayıp intihar etti.
Balyoz ve Ergenekon gibi uydurma davalar ile Türkiye perişan edildi. Ülkenin örnek öncüleri; çoluk çocuk, aileler ile perişan, eşler- dostlar toplumdan dışlanmış; cümleten madden ve manen yok edilmek istendiler.

Sonra devlet, “Bunlar paralelci işiymiş” dedi. Anayasa, yasalar, hakimler-savcılar değişti. Yeniden yargılandılar, yıllarını tutuklu olarak hapishanede geçirenler sonunda beraat etti. Şimdi sıra geldi hasar tespitlerine… Tek tek tazminat davaları açıldı. Mağdur olan insanlar kayıplarını devletten tazmin etmesini istediler. Davalar açıldı bir-iki yıl da bu sürdü. Daha da devam ediyor.

Önce tazminat için mahkemeye gitmek istemedim. Sonra açılan davalara baktım. Ben de tazminat davası açtım. İki yıl sürdü. Sonunda mahkeme “maddi-manevi kaybın toplam 700.000 TL” eder diye hükmetti. “Ne yapalım mahkemenin takdiri böyle; bizde adalet buymuş” dedim. İtiraz bile etmedim.

Babası tutuklandığı için yurtdışı öğrenimini iki yıl erteleyen, sonra da New York’un ünlü sanat okullarından ASVA’da mastır yapan kızım Kibele Yarman bakın bir evladın babasız kalıp, babaya sahip çıkışının bedelini sanatla nasıl ifade etmiş… Eserinin adı: “Babamı Görmek”. Hayatlarından yanılan adalet eliyle alınan yıllarda bakın nelere katlanmış!

Tasarımcı/İlüstratör Eren Su Kibele Yarman kimdir?
1989 doğumlu olan Kibele Yarman, New York’ta yaşıyor, tasarım ve ilüstrasyon yapıyor. School of Visual Arts’ın Design bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri dergi, katalog, video, kitap kapağı, marka kimliği, enstalasyon, poster, avize ve mercimek çorbası yapmakla ilgili eşit hislere sahip. İşlerinin Türkiye’de ve New York’ta sergilerde yer alması ve kitaplarda yayınlanmasıyla ilgili kendini çok şanslı hissediyor ve parkta uzun yürüyüşlere çıkmaya ve çiçeklerin güzel koktuğuna inanıyor.