SON TV

İzmir namaz vakitleri! (15 Şubat İzmir Cuma namazı saati)

İzmir cuma namazı saati, günün en çok aranılanları arasında yer alıyor. İzmir cuma namazı saati kaçta? 15 Şubat Diyanet İzmir cuma vakitlerine göre Müslümanlar camiye gitmek için hazırlanıyor. Cemaat halinde kılınan cuma namazı İzmir'de saat kaçta kılınacak? Diyanet'in yayınladığı namaz vakitleri sayfasında cuma saati görülüyor. Peki, 15 Şubat İzmir Cuma namaz saati kaçta? İşte, Diyanet tarafından açıklanan bilgiler eşliğinde 15 Şubat İzmir Cuma namaz vakti...

İzmir namaz vakitleri! (15 Şubat İzmir Cuma namazı saati)

İzmir’de cuma saati kaçta? İslam dininde erkekler için Farz-ı Ayn yani her erkeğin mükellef olduğu görevler arasında yer alan cuma namazı için camiler hazırlandı. Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır. Peki, İzmir’de cuma namazı saat kaçta kılınacak? İşte 15 Şubat İzmir cuma saati ve İzmir namaz vakitleri…

İZMİR’DE CUMA NAMAZI SAAT KAÇTA?

İzmir cuma namazı saati, günün en çok aranılanları arasında yer alıyor. İslam aleminin bayramı olarak bilinen bu günde öğle vakti cuma namazı kılınır. Cemaat halinde kılınan cuma namazı İzmir’de saat kaçta kılınacak? Diyanet’in yayınladığı namaz vakitleri sayfasında cuma saati görülüyor. İşte 15 Şubat İzmir cuma namazı vakti…

Bugün 15 Şubat Cuma. Bu hafta da camileri dolduracak olan vatandaşlar, İzmir’de Cuma namazı saat kaçta? sorusunun cevabını merak ediyor.

Biz de sizler için Diyanet takvimine göre, İzmir’de Cuma namazı saatlerini derledik. Haberimizde bir haftalık İzmir’de namaz vakitlerini bulabilirsiniz.

İzmir’de Cuma ezanı saat 13:31’de okunacak. 

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı namaz vakitleri sayfasına göre, İzmir’de cuma namazı öğle vakti saat 13.23’te okunacak ezanın ardından kılınacak.

15 Şubat İzmir namaz vakitleri:

İzmir’de öğle namazı vakti saat 13.31

İzmir’de ikindi namazı vakti saat 16.28

İzmir’de akşam namazı vakti saat 18.55

İzmir’de yatsı namazı vakti saat 20.12’de

Cuma Hutbesi : “Hayatı Yaşanılır Kılmanın Yolu: Din ve Maneviyat”

Muhterem Müslümanlar!

İnsanoğlu, doğumundan ölümüne kadar sevgiye, şefkate ve yarenliğe ihtiyaç duyar. Hayatı boyunca manevi boşluklarına ve ruhsal sarsıntılarına merhem olacak bir dost arar. İnsanı dünyada ve ahirette huzura kavuşturacak olan yegâne destek Rabbimizin merhametidir. Nitekim Allah Teâlâ, yarattığı insana şah damarından daha yakındır. Dua ettiğinde ona icabet edendir. Onu akıl, gönül, şuur ve vicdanla donatan, meşakkatler içinde asla yalnız bırakmayandır. Çaresiz kaldığını düşünen insana Sevgili Peygamberimizin örnekliğinde çıkış kapıları bahşedendir.

Kıymetli Müminler!

Hayatın her dönemi kendine has nimetleri ve külfetleri ile beraber yaşanır. Çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık yılları kimi zaman güzel hatıralarla, kimi zaman da sıkıntı ve üzüntüler içerisinde geçer. Hayatta karşılaştığımız imtihanlara göğüs germek ve çözüm bulmak öncelikle selim bir kalbe sahip olmakla mümkündür. Kalb-i selim, Allah’a teslim olmakla huzur bulan kalptir. Mümin, kalbini imanla besler. Maneviyatını güçlü tutar. Enerjisini ibadetten alır. Gönül doktoru olan Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), kalbte karar bulan maneviyatın önemini şöyle anlatmıştır: “Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi, doğru ve düzgün olursa bütün vücut iyi, doğru ve düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O kalptir.”[1]

Değerli Müslümanlar!

Allah’ın eşsiz rahmeti ve koruması altında olduğuna ve onun her an kendisini görüp duyduğuna inanan insan yalnız ve kimsesiz kalma korkusu yaşamaz. Hayatı yaşanılır kılmada, zorlukları aşmada, iyilikleri çoğaltmada imandan ve maneviyattan güç alır. Manevi dünyasını sağlıklı yollarla besledikçe gerilim ve çatışmadan uzaklaşır. Huzura kavuşur, ümidi artar. Zira yüce dinimizin bize öğrettiğine göre, insanın maddi ihtiyaçları kadar manevi ihtiyaçları da vardır. Maneviyat, hayatın doğal bir parçasıdır. Umut, sabır ve hoşgörü kaynağıdır.

Aziz Müslümanlar!

Günümüzde iletişim imkânları artsa da maalesef insanoğlu yalnızlaşmıştır. Aile bağları zayıflamış, akrabalık ilişkileri canlılığını yitirmiştir. İsraf ve gösterişe dayalı tüketim kültürü, ruhen ve bedenen insanlığı tükenmenin eşiğine getirmiştir. İşte böyle bir zamanda her yaştan insan için manevi destek ve rehberlik vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Manevi destek; zor günlerden geçen, ayakta kalmak için yardıma ihtiyacı olan kişilere azim aşılar. Şiddete ve zulme dur diyerek merhameti yayar. Acı ve kederle başa çıkmada, bağımlılıktan kurtulmada umut olur.

Muhterem Müminler!

Cenâb-ı Hak, bir âyet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığında Allah ve Resûlü’nün davetine gönülden uyun ve bilin ki, şüphesiz Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.”[2]

Hayat veren İslam ile toplumu aydınlatma vazifesini günümüzde hademe-i hayrat olan din görevlilerimiz üstlenmiştir. Onlar, sahih dini bilgi ve geleneğimizin köklü tecrübesi ile gece gündüz topluma hizmet etmektedir. Camiler ve Kur’an kursları başta olmak üzere hastaneler, ceza infaz kurumları, huzurevleri, sağlık kurumları ve öğrenci yurtları gibi hayatın her alanında milletimize manevi danışmanlık ve rehberlik yapmaktadır.

Aziz Müminler!

İmtihan dünyasında bunalan insan için hayatı anlamlı kılacak yegane kurtuluş, özüne dönmesi, hakikati araması ve maneviyatını canlı tutmasıdır. Unutmayalım ki yorulan gönüller, imanla ve muhabbetle tazelenir. Aşınan değerler vicdanla onarılır. Savrulan hayatlar, manevi destek ve rehberlikle istikrara kavuşur.

Hutbemi Cenâb-ı Hakk’ın Sevgili Peygamberimiz’e ve O’nun şahsında bütün insanlığa iç huzuru olarak bahşettiği İnşirah Suresinin meâliyle sonlandırıyorum: “Ey Muhammed! Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Senin şanını yüceltmedik mi? Elbette zorluğun yanında nice kolaylıklar vardır. Gerçekten, zorlukla beraber nice kolaylıklar vardır. Öyleyse, bir işi bitirince hemen diğerine koyul. Ve yalnız Rabbine yönel.”[3]