Türkiye’nin savunma atılımı ABD’yi neden korkutuyor?

SON TV ANALİZ – Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Trump yönetiminin Türkiye’ye karşı açtığı ekonomik savaş, kısa vadede sıkı ekonomik tedbirlerle doların ateşinin düşürülmesini sağlarken orta, uzun vadede milli, yerli üretim ve kalkınma modellerinin gündeme alınmasını zorunlu kılıyor. Bu model, savunma sanayii sektörümüz. Bu sektördeki başarılarımız ABD’yi korkutuyor.

SON.TV, Türkiye’nin son yıllarda ekonominin lokomotifi olan, ancak doyuma ulaşan inşaat sektörü dışında milli kalkınma hamlesi için model olacak savunma sanayii sektörüyle ilgili araştırmalarını okurlarıyla paylaşıyor.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan’ın 2009’daki One Minute çıkışı ile başlayan Türkiye’ye operasyon faaliyetlerinin önemli bir sebebi ülkemizin son yıllarda savunma sanayiinde yaptığı önemli atılımlar. Gelin, Savunma Sanayii Müsteşarlığı verilerine dayanarak bu atılımların büyüklüğünü masaya yatıralım:

2016 yılı sonu itibariyle, savunma firmalarımızın tüm savunma ve havacılık satışlarını içeren ve sektörün büyüklüğünü gösteren toplam savunma ve havacılık sektör cirosu 5 milyar 968 milyon dolar.

PAKİSTAN’A İHRACAT ABD’Yİ KORKUTTU

Geçmişte yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2016 yılında yaklaşık 8 kat büyüyerek 1 milyar 953 milyon dolara ulaştı. Son dönemde yapılmış en önemli ihracat Pakistan’a 30 adet yerli Atak helikopterinin verilmesiydi. 2 milyar 200 milyon dolarlık bu anlaşma, Türkiye’nin bugüne kadarki tek kalemde en büyük savunma sanayii ihracatı oldu. Bunun yanı sıra Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne dört adet de MİLGEM ihraç edilecek. Bunun da toplam fiyatı 5 milyar dolar.

2002 yılında yalnızca 66 savunma projesini yaklaşık yüzde 80 dışa bağımlılık oranı ile yürütürken; geldiğimiz noktada yüzde 65’in üzerinde yerlilik oranı ile proje sayımız yaklaşık 9 kat artarak 553’e ulaştı.

2023’TE YÜZDE 80 YERLİ ÜRETİM

2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken geldiğimiz noktada yaklaşık 8 katlık bir artış ile 41,4 milyar dolarlık proje hacmine ulaşıldı. İhale süreci devam eden projeler de dâhil edildiğinde bu miktarın 60 milyar doların üzerinde olacağı öngörülüyor. 2023 yılında yüzde 80 yerlilik oranı hedefleniyor.

Bu rakamlar ortaya koyuyor ki, Türkiye’nin en iddialı olduğu ve ABD’yi rahatsız eden üretim alanı savunma sanayii. Türkiye bu alandaki iki büyük eksiği savaş jeti ve yerden havaya uzun menzilli hava savunma sistemi. Şimdilik bu ihtiyacı da F16’lar gideriyor, F-35’lerin tesliminde sorun yaşasak bile Türkiye’nin savaş jetine ihtiyacı yok. F-35’ler ortak üretim olduğu için ve bazı yazılımlar Türk şirketleri tarafından yapıldığı için parası verilmiş ürünün teslimatın yapılmaması projeyi aksatacağı için ABD’yi de vuracak.

Uzun menzilli hava savunma sistemi ihtiyacı ise Patriot’ların çekilmesinden sonra Rusya ile S-400 anlaşmasının tamamlanmasıyla giderildi.

S-400 sürecine gelinmeden önce Türkiye, uzun menzilli yerden havaya savunma sistemleri ihtiyacına binaen NATO’dan gerekli desteği alamayınca, hatta Patriotlar 2015’te geri çekilince Türkiye ihtiyacını başta ülkelerden karşılama cihetine gitmişti. Önce Çin’le görüşmeler yapıldı, o zamanki Obama yönetimi bundan rahatsız oldu.

ABD ÇİN’LE İHALEYİ İPTAL ETTİRMİŞTİ

2015 yılında uzun menzilli füze savunma sistemi satın almak için Türkiye bir ihale açtı. İhaleyi, 3,4 milyar dolar ile Çinli bir şirket kazandı. Aynı zamanda uzun menzilli hava savunma sisteminin teknolojisi de Türkiye’ye transfer edilecekti. Ancak, ABD’nin tepkisi üzerine ihale iptal edildi. (Zaten o zaman FETÖ de devlete hâkim olduğu için ABD’ye açıktan mücadele sürecine de giremezdik.) Bunun ardından Türkiye, farklı arayışlara girdi.

2016’dan sonra, 15 Temmuz’la birlikte Türkiye yeni arayışlara yoğunlaştı. Dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Nisan 2017’de Türkiye’nin acilen hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu açıkladı. Bu ihtiyacı gidermek için NATO ülkelerinin mali açıdan cazip bir teklif sunmadıkları da belirtti.

Bunun üzerine Rusya savunma sanayi şirketi Rostec ile bedeli 2,5 milyar dolar olan S-400 anlaşması yapıldı.

Türkiye’nin uzun vadede tamamen kendi imkânlarıyla üreteceği uzun menzil hava savunma sistemi ve savaş jeti projesi de bulunuyor.

TEKNOLOJİ ASKERİ İHTİYAÇTAN DOĞAR

Savunma sanayiinin milli, yerli üretim ve kalkınma için model teşkil etmesinin en önemli sebebi askeri ihtiyaçlardan doğan teknoloji üretiminin zamanla sivil alana da yayılması. Bu, dünyada her dönem böyle olmuş.

Teknoloji üretimi her zaman askeri ihtiyaçlardan doğmuş. İnternetin ortaya çıkışı ABD’de Pentagon’un ihtiyaçlarına binaen üretilen Arpanet’le oldu. İstihbarat mesleğinin kökeni askeri ihtiyaçlara dayanıyor. Şu an sivil hayatta yaygın biçimde kullanılan Drone sistemleri, insansız hava aracı olarak askeri ihtiyaçlardan doğdu.

Orta ve uzun vadede Türkiye’nin askeri teknolojisi sivil alana da yayılacak. Silahlı İHA’lar yerine sivil dronelar üreteceğiz mesela. Milli yazılımların sayısı çoğalacak, siber savaşlarda güvenliğimizi sağlayacağımız bir siber sistem kurulacak.

LOKOMOTİF SAVUNMA SANAYİİ OLACAK

Türkiye’nin hem askeri manada, hem siber güvenlik anlamında, hem de siyaseten NATO’ya rağmen kendi göbeğini kesme zamanı geldi ve 15 Temmuz’dan beri bunun tedbirleri zaten alınıyor.

15 Temmuz’un hemen sonrasında başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı ve ondan sonra gelen Zeytin Dalı Operasyonu’nda yerli, milli savunma sanayii ürünlerinin etkin biçimde kullanılması da ABD’yi rahatsız eden bir başka faktör. Tam da ABD rahatsız olduğu için milli savunma sanayii hamlesini devam ettirmek ve bunu diğer alanlarda bir model olarak yaygınlaştırmak gerekiyor. Türkiye’nin, sivil alanlara da yayılarak lokomotifi olacak potansiyel sektörü savunma sanayii.


SON HABERLER

İlgili Haberler

Exit mobile version