Cumhuriyet mi?

2003 yılı Ekim ayının son haftasında, üniversite yönetim kurulunda, “Ben bu cumhuriyeti onaylamıyorum.” dediğimde, 28 Şubat artığı rektör, “Başka cumhuriyet de mi var?” demişti de, “Cumhuriyetlerden cumhuriyet beğen” dercesine bir sürü cumhuriyet şekli saydırmıştım.
Gelişmemiş toplumların her biri, yenilik tazısı gibi cumhuriyetçilik yapmışlardı. Bizim cumhuriyetimiz de öyle bir cumhuriyetti 2010 yılına kadar. 2010 Anayasa referandumu ile, bizim cumhuriyetimiz, ray değiştirmeye başladı ama henüz cumhuriyet, oturması gereken raya oturmadı. Çünkü hâlâ demokrasi ile at başı beraber giden bir cumhuriyetimiz yok. Şu anda bile cumhuriyetimiz, kör-topal…(Referandumdan önce boşuna “kesmez ama evet” demedik. Gerçi bunu “yetmez ama evet” şeklinde çalıp kullananlar oldu ama vatan için feda olsundu.)

Muhalif partiler açılmış ama rüşeym halindeyken derhal kapatılmış…

İki dereceli seçimle, belirleyiciler müntehib-i sânîler olmuş…

İkinci meclisten itibaren her zaman “evet” diyecekler meclise doldurulmuş…

Muhalif cepheden başını çıkaranın başı koparılmış…

Yeni harflerin kullanılması izne tâbi tutulup muhalifler matbuat hayatından silinmiş…
Tekçi, buyurgan ve şekillendirmeci ideoloji dayatılmış…

Bu cumhuriyete mi sahip çıkacaktık?…

Kimse “O zaman öyle gerekiyordu.”kolaycılığına sığınıp topu taca atmaya kalkmasın. Benim bütün gençliğim ve orta yaş dönemim, 27 Mayıs darbesiyle iyice kanırtılan partizan cumhuriyetle mücadele ile geçmişti. Anayasa mahkemesinin, Senato’nun, yüksek yargının, TRT’nin, üniversitelerin, askerî bürokrasinin vesayetinde bir cumhuriyet istemiyorduk. (İnanmayan, Türkeş’in 1978 baskısı Dokuş Işık adlı kitabının 260. sayfasına baksın.)

Her türlü vesayetin karşısında idik. Cumhuriyetin tek gücü, bizzat “cumhur”, yani halk olmalıydı ama 2010 yılına kadar bu kapı hiç aralanmadı. Efendilik taslayanların tahakkümü, cumhurun diliyle, diniyle, tarihiyle, türküleriyle kavgalı olanların buyurganlığı, bizim de direnişimizi diri ve taze tutmuştu. Bu direniş yeni yeni filiz vermeye başladı. Mutlak cumhuriyete karşı, partizan cumhuriyetçilerin telaşlanmasının sebebi, devlet aygıtını ele geçirmekle elde ettikleri cukkaların ellerinden çıkmasıdır.

Yakın zamana kadar bizlere “cumhuriyet” diye yutturulan sistemin adı, gerçek cumhuriyet değildi. Bizim kavgamız o cumhuriyetle idi. Mevcut iktidar şayet partizan cumhuriyet yoluna saparsa, ömrümüz yetene kadar bu iktidara karşı da direniriz.

Yepyeni bir cumhuriyet istiyoruz. Partizanları ve vesayetçi zihniyete sahip olanları değil bu milletin her ferdine aynı değeri verecek, bireyi merkeze alacak bir cumhuriyet istiyoruz. Buyuran, şekillendiren, şartlar koyan bir cumhuriyet değil, her bireye kendi olması ortamını hazırlayacak bir “sağlayan cumhuriyet” istiyoruz. Kısaca, cumhurun cumhuriyetini istiyoruz. Çok bişi mi istiyoruz dostlar?…


SON HABERLER

İlgili Haberler

Exit mobile version