Melisa ile çok iyi anlaşıyoruz. Onu çok seviyorum gerçekten. Ben Melisa’nın en iyi arkadaşı olmaya talibim. Onun zaten bir babası var
Bülent Şakrak, 1999’da yayınlanan ‘Yılan Hikayesi’ dizisinde ‘Memoli’nin çaycısını canlandırdığı karakterle tanındı. Aradan geçen 20 yıl içinde TV’de inişli çıkışlı bir kariyer çizen ünlü oyuncu,tiyatroda ise her sezon bir oyunda rol aldı. Oyun Atölyesi’nde beş sezondur sahnelenen ‘Testosteron’un yanı sıra bu sene başından itibaren sahneledikleri ’39 Basamak’la adından bahsettiren Şakrak; dün vizyona giren ‘5 Dakkada Değişir Bütün İşler’ isimli komedi filminde rol alıyor. Bülent Şakrak; kariyerinin yanı sıra geçtiğimiz yıl evlendiği Ceyda Düvenci’ye olan aşkını ve aile yaşantısını anlattı…
Bu film, üç kafadarın hikayesi. Film; kenar mahallenin temiz çocuklarının eğlence uğruna üzerlerine kalan ihaleden kurtulma mücadelesini anlatıyor. Ben ‘Sedat’ adlı karakteri oynuyorum. ‘Sedat’; iş-güç sahibi, eli ekmek tutan bir adam. Arkadaşlarıyla şans oyunu oynayıp tutturuyorlar. Büyük ikramiye kazandıklarını düşünüp kutlama yapıyorlar. Felekten bir gece çalmak için gittikleri mekanda gelen hesaptan sonra olaylar başlıyor. Bu film için, bir ‘Hangover’ hikayesi diyebiliriz.
‘TÜH YA’ DEDİĞİM İŞLER OLDU
Yönetmenimiz Orçun (Benli) benim çok iyi arkadaşım. Filmin senaryosunu biliyordum. Komedi çok ince bir çizgi. Ben de ‘Tüh ya’ dediğim birtakım işlerin içinde oldum. Herkesin olduğu gibi benim de pişman olduğum işler var ama ‘5 Dakkada Değişir Bütün İşler’ için ‘Rafa koyup çocuklarıma izletebileceğim bir film’ diyebilirim.
Tabii ki, hepsiyle arkadaşız. Kaan (Turgut), Haki (Biçici), Emre Abi (Altuğ)… Emre Abi ile beş senedir ‘Testosteron’da oynuyoruz. 20 senelik abi-kardeş ilişkimiz var. Onunla Haldun Dormen’in sahnelediği ‘Buzlar Çözülmeden’ isimli müzikalde tanışmıştık.
Emre Abi de bizim okuldan mezun, benim üst dönemim. Emre Abi zaten oyuncudur. Nitelikli ve bu işe kafası çalışan biridir. Dolayısıyla benim burada onun oyunculuğuna yorum yapmam yakışık almaz. Haddim değil.
En yakın arkadaşlarımla tiyatro yapıyorum. ’39 Basamak’taki Demet (Evgar), çocuklarımın halası olacak. Okan (Yalabık) ve Engin (Hepileri) kardeşten öteler artık; ‘Düğünde ve cenazede’ dersin ya, hep bir aradayız. Hazal (Kaya) da öz kardeşim gibidir; dünya bir yana, Hazal bir yana. Hazal’la dostluğumuz Makedonya’da birlikte oynadığımız ‘Son Yaz’ adlı işle başlamıştı. Onunla abikardeş ilişkimiz var. Aile olarak çevremiz geniş. Ceyda’yla ortak arkadaşımız çok. Dolayısıyla çok kalabalığız, aşiretiz biz.
Ben çok severim. Karım da çok sever. Evimiz dolup taşıyor, bin şükür. Misafir gelsin, yiyelim içelim, sohbet muhabbet edelim… Ne için yaşıyorsun ki başka. Sağlıklı bir hayat dışında insan sevdikleriyle bir arada olmaktan başka ne ister. Annem geçen gün bir çocukluk hayalimi anlattı. “Çocukken ‘Milli Piyango çıkarsa, büyük site yaptıracağım; tüm sevdiklerimi o siteye toplayacağım’ derdin. Şimdi öyle yaşıyorsun, çok gururlanıyorum” dedi. Hakikaten düşününce güzel bir hayalmiş.
Tabii ki. Hayat paylaştıkça güzel. Burası benim olsa (Zorlu Center) her katına birini oturturum. Mutlu bir hayatımız var
Öyle bir korkum yok. Gönlümüz ferah. Çok sevdiğim bir kadınla beraberim. Benim en büyük aşkım Ceyda. Birbirimizin elini sımsıkı tutmuşuz; bu saatten sonra ‘Bizi kıskanıyorlar, çekemiyorlar’ diye dua okuyamam. Benim duam başka. Mutlu bir evde, mutlu bir hayat yaşıyoruz.
Evet. Çünkü mutluyuz. Başından beri Ceyda’yla ilgili her şey çok açıktı. Benim kalbim ağzımda; işte de, aşkta da hayatımda hiçbir şeyin hesabını yapmadım. Birçok konuda hataya düşmüşsem, bu yüzden düşmüşümdür. Ben samimiyetten yanayım.
İsterim tabii ki. Hele Ceyda gibi bir kadından bir bebek istemez miyim? Melisa’nın da bir kardeşi olmasını ikimiz de çok istiyoruz. Benim de günün birinde bir bebeğim olur inşallah.
TİYATRODAN PARA KAZANILMAZ DİYE BİR ŞEY YOK
Hayır, bu sezon bitiriyoruz artık. Beş senedir oynuyoruz. Bu sezon son. Bizden önce Oyun Atölyesi’nde bir ekip oynadı. Sonra biz devam ettik. Belki bizden sonra bir grup daha devam eder, muhteşem olur. Aktör olarak herkesin tadına bakması gereken bir oyun.
Var tabii. Bizde plan, program bitmez. ’39 Basamak’ maşallah çok iyi gidiyor.
Tabii ki kazanılır, niye kazanılmasın! Teknem olsun, yazlığım olsun diye hareket etmedim. Çok büyük hesaplarım olmadı hayatta. Uzaktan bakıp gıpta ettiğim bir şey yok. İyiyim ben. 1996 yılında Kartal Sanat İşliği Tiyatrosu’nda profesyonel tiyatro yapmaya başladım. O zamandan bu yana hiç bırakmadım. Oyun oynamadığım bir sezonum yok. Tiyatro para için yapılan bir şey değil ki zaten. Ben bunu aşkla yapıyorum. Doğru mesleği yaptığımı düşünüyorum ve bu meslek beni hiçbir şeye muhtaç etmedi. Hayatımdan çok memnunum. Hiç işsiz kalmadım mesela.
Mesleki olarak kimseyle sorunum yok piyasada. Kariyer odaklı gitmediğim için iyi insanlarla karşılaşıyorum. Huzurluyum, insanlarla iyi ilişkiler kuruyorum; severler beni. Ayrıca disiplinli ve çok çalışkan biriyim.
Kaynak: Sabah