SON TV

FETÖ ile mücadelede yalnızdık!

Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Şefi Nazif Karaman, 15 Temmuz öncesi FETÖ ile mücadelenin zorluklarını anlattı.

FETÖ ile mücadelede yalnızdık!

Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Şefi Nazif Karaman 15 Temmuz öncesinde FETÖ ile mücadele de büyük zorluklar yaşadıklarını söyledi.

Karaman o dönem yalnız kaldıklarını ifade ederek şunları belirtti:

“40 yıldır yapılanan Fethullahçı Terör Örgütü’nün devleti ele geçirmeye yönelik niyeti, 2011 yılının son aylarında ilkkez fark edilmişti.

O dönem Beşiktaş’taki özel yetkili mahkemede SABAH Gazetesi adına yargı muhabiri olarak görev yapıyordum. Elime İki önemli ifade geçmişti. Bu ifadelerde İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün Milli İstihbarat Teşkilatı’nın haberalma elemanlarını ve çalışmalarını deşifre ettikleri anlaşılıyordu. Mesela Devrimci Karargah Terör Örgütü içine başarıyla sızmış ve MİT’e örgüt faaliyetleri ile ilgili müthiş bilgiler sağlamış bir haberalma elemanının kimliği ve faaliyetleri, dönemin terör polisleri tarafından açık edilmişti.

Emniyet mensuplarının MİT’in haberalma elemanlarına deşifre etmesi ve çalışma usullerini resmi ifadeleri geçirip ortaya saçılması garibime gitmişti. Biz ne olduğunu anlamaya çalıştığımız sıralarda 7 Şubat krizi patladı. Bir süredir güç zehirlenmesi yaşayan Fethullahçı örgüt, 7 Şubat’ta devlete karşı kılıcını açıktan çekmişti. Anladığım kadarıyla hedefleri MİT’i PKK ile irtibatlı göstermek suretiyle yöneticilerini tutuklamak ve kurumu ele geçirmekti. Gözlemlediğimiz kadarıyla bu operasyon için Örgütün emniyet ve yargıdaki adamları cansiperane çalışıyordu.

ÖRGÜTÜN BASINDAKİ ŞIMARIK ADAMLARI
Fethullahçı örgütün nasıl yargıda ve emniyette varsa medya da şımarık adamları bulunuyordu. Mehmet Baransu Önder Aytaç ve Emrullah Uslu bunların başını çekiyordu. Şuan birisi hapiste diğer ikisi firar olan bu şimarık FETÖ mensuplarıyla o döneminden başlamak üzere mücadeleye giriştik. Özellikle sosyal medya üzerinden büyük kavgalar yaptık. Örgüt lehine, Türkiye aleyhine her tavır ve davranışlarını deşifre ettik.

İlerleyen süreçte gezi olayları bu Fethullahçı militanların gerçek yüzlerini iyice ayyuka çıkardı. Dershaneler krizi ile birlikte Fethullahcılar artık seçilmiş hükümeti karşı açıktan savaş başlatmıştı. Hemen ardından tezgahlanan ‘17-25 emniyet- yargı darbe kalkışması’ Fethullahçı yapının gerçek yüzünü artık tam anlamıyla deşifre etmişti.

CESARET İŞİYDİ
17-25 Aralık 2013 ile 30 Mart 2014’e kadar geçen zaman aralığında Fethullahçı terör örgütü ne karşı koyan haberler yazmak cesaret işiydi. Çünkü sürekli tehtit ediliyor sosyal medya üzerinden hakkımızda linç kampanyaları yürütülüyor sanki bu yapıyla mücadele etmek anormal bir durummuş gibi psikolojik harbe maruz kalıyorduk. Bazen en yakın arkadaşlarımız bile bizimle ‘paralelsavarlar’ diyerek alay ediyorlardı.Fakat gazetemiz yöneticileri bu yapıyla mücadele edebilmemiz adına bize her türlü imkanı sağladı ve araştırma haberlerimize en iyi şekilde yer açtı. Gazetemiz Özel İstihbarat Bölümü olarak bir çok FETÖ imamını deşifre ettik.

Bu durum neredeyse 15 Temmuz kanlı darbe girişimine kadar devam etti. Kanlı darbe girişimi gününe kadar yaptığımız mücadele inandırıcı bulunmadı. Sanki ‘Fethullah Gülen ile Recep Tayyip Erdoğan arasında şahsi bir mesele varmış biz de bu şahsi meselenin bir tarafıymışız’ gibi muameleye maruz kaldık. Fakat biz kesinlikle böyle düşünmüyorduk. Devletin kılcal damarlarına kadar sızan bir örgütün seçilmiş hükümeti devirme hevesiyle hareket ettiği gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu inanıyor ve mücadeleyi de Türkiyemiz’in bekası adına yapıyorduk.

PARMAKLA GÖSTERİLECEK KADAR AZDIK
Medyada sayımız parmakla gösterilecek kadar azdı. Dik duruyorduk ama dik dururken de çok zorlanıyorduk. 15 Temmuz darbe girişimi ve bu girişim sırasında 250 vatandaşımızın şehit olması 2500 kadar vatandaşımızın da yaralanması Fethullahçı Terör Örgütü’nün gerçek yüzünü tam anlamıyla ortaya çıkardı. Bu örgütün kendi çıkarları için neler yapabileceğini ne kadar acımasız olabileceğini gözler önüne serdi.

ŞEREFİNİ YAŞIYORUM…
Gerek 15 Temmuz günü gerekse de ilerleyen süreçte bu örgütle en etkili şekilde mücadele etmeye devam ettik. 15 Temmuz gecesi saat 23.19’da A Haber ekranlarına çıkarak bir darbe girişiminin söz konusu olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da darbeci askerlere ilişkin yakalama ve gözaltı kararı verdiğini açıklayan ilk gazeteci olmanın da şerefine yaşıyorum.

GURURLUYUZ
SABAH Gazetesi’nde birlikte çalıştığımız ve kader ortaklığı yaptığımız müdürüm Abdurahman Şimşek ve editörümüz Ferhat Ünlü ile 2011’in son aylarında başlayan mücadelemizde ne kadar haklı olduğumuzu bugün daha iyi anlaşılıyor. Mücadelemizde haklı çıkmanın gururu söz konusu…”