Kürt siyaseti sabıkalı olacaktır

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: PKK silah bırakıp sivil siyasetin sahnesinde yer alsa bile, Kürt siyasetine kan bulaştırdığı için PKK takipçisi Kürt siyaseti ebediyen sabıkalı kalacaktır.

1984-2012 arasında terörle geçen 28 sene az bir zaman değildir. 28 yıldır dökülen kanı, hafızalardan ve tarihten kimse silemez.

1961’de idam edilerek şehit edilen 3 kişinin; Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun kanı, nasıl Türk siyasetinde kıpkızıl bir leke olarak duruyorsa ve 27 Mayıs teşvikçisi CHP, bu leke yüzünden nasıl bir türlü iktidara gelemiyorsa, PKK endeksli Kürt siyaseti de, bu kan lekesinden asla kurtulamayacaktır.

Siyasete kan bulaşması demek, ağlayan ana-babalar; yetim veya öksüz kalan çocuklar, dul kalan eşler ve binlerce acıklı hikâye demektir. Bu acıklı hikâyeler, nesiller boyu devam edecek ve müsebbibi olarak dâima PKK anılacaktır.

Menderes ve arkadaşlarının idamını unutmayan bu millet, PKK’nın akıttığı kanı asla unutmayacaktır.

PKK’nın iddiasına göre, 28 sene süren terör, görünüşte “Kürt meselesi”ni halka mâl etmiştir ama bu kadar uzun süren terör atmosferi, “karşı hikâyeler”in de toplumsal vicdana silinmeyecek bir şekilde sinmesine sebebiyet vermiştir.

Bugün neredeyse her evde, doğrudan veya dolaylı olarak bir PKK zulmü hikâyesi vardır. Elbette bu hikâyenin en acısı, evlatlarını şehit veren ailelerin evlerinde yaşanmıştır ve bu evlerde bir daha asla yüzler gülmeyecektir.

Çocukları, zorla dağa kaçırılan ve bir süre sonra çocuğunun cesediyle karşılaşan Kürt ailelelerde de, evlat acısı hiç bir zaman dinmeyecek, o aileler bunun sorumlusu olarak her zaman PKK’yı göreceklerdir.

Bazı marjinal gruplar hâriç, 28 yıl önce Türkiye’nin tamamında “Kürt” dendiğinde, hiçbir olumsuzlukla karşılaşılmazdı ve iki halk arasında hiç bir sorun yaşanmamıştı. 1984’ten beri, PKK’nın döktüğü kan, Kürtlük panoramasının esas fonu olmuştur. Yani, artık bugün ve bundan sonra, “Kürt” kelimesi ile beraber PKK’nın döktüğü kan akla gelecektir. Bu durumda, “Kürt varlığı” pekiştirilmiş olsa ne olur, olmasa ne olur?… PKK’nın Kürtlere yaptığı en büyük kötülük, “Kürt” kelimesine “kan çağrışımı”nı yüklemesidir. Bir kelimeye “kan çağrışımı” yüklenmişse ve bu toplumsal vicdana kazınmışsa, bunun siyasetini yapanlar, her platformda “kan” sorusuyla karşılaşacaktır. Ne kadar yırtınsa da, ne kadar sloganlaştırsa da PKK, tarihe “özgürlük” kavramıyla değil; kanla geçmiştir.

Kan bulaşmış siyaset, dünyanın hiç bir yerinde unutulmamış ve devamlı “sabıkalı” muamelesi görmüştür. Hitler, Mussoloni, Stalin’i kansız hatırlamak mümkün mü?

Ben üzülürüm, üzülürüm de masum Kürtlerin, PKK’nın döktüğü Türk ve Kürt kanı konusunda çektikleri mahcubiyete üzülürüm.

Hasıl-ı kelâm, bundan sonra PKK endeksli Kürt siyasetçileri, her gittikleri yerde “sabıkalı” olarak görülecektir.


SON HABERLER

İlgili Haberler

Exit mobile version